Aşkabat uyguladığı başarılı politikalarla doğalgazda hem Rusya’ya olan bağımlılıktan kurtuldu hem de gelirlerini katlayarak arttırdı. Fakat gelirlerini verimli alanlara yönlendirerek ekonomiyi çeşitlendiremedi. Sanayileşemedi. Geliri tabana yayamadı. Kaynaklarını alt yapı yanında, saraylar, yollar, meydanlar, caddeler ve sanat eserleri yapmaya, yani genelde verimsiz olan alanlara harcadı. Sınırlı nüfusu olmasına rağmen, yeterli iş üretilemediğinden, yarım milyon dolayında Türkmen, yurt dışında çalışıyor. Her sene binlerce genç yurtdışına gidiyor. SSCB’den miras kalan ağır bürokrasi, yabancı yatırım gelmesini engelliyor. Çöllerle kaplı olan Türkmenistan’ın tarıma müsait arazileri oldukça az. Sovyetler yıkıldıktan sonra, doğalgazını sadece Rusya üzerinden (dolayısıyla düşük fiyatlarla) pazarlayabilen Türkmenistan; Çin’e, Kazakistan ve Özbekistan üzerinden ulaşan doğalgaz hattı yaptı. Nakil hattının devreye girmesinden sonra, gazının ortalama %70’ini Çin’e piyasa fiyatından satmaya başladı. Nakil hattına, Kazaklarla, Özbekler de gaz veriyor. Türkmenler, İran’a da iki kısa gaz nakil hattı yaptılar. Hatlar, İran sınırında bittiğinden, ambargo kapsamına girmiyor. İran bu hatlar vasıtasıyla aldığı gazı, doğu ve kuzeydoğu eyaletlerinde tüketmekte ve aynı miktarda gazı Basra Körfezinde Türkmenistan’a teslim etmektedir. Böylece her iki tarafta nakliye masrafından kurtuluyor. Rusya’nın, Orta Asya petrolü ve doğalgazı üzerindeki hâkimiyeti her geçen gün azaltmaktadır. 2006 yılında Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan doğalgazını Çin’e nakledecek doğalgaz boru hattının inşa edilmesiyle ilgili anlaşma imzalandı. Bu proje hızla hayata geçirildi. Üç Türk ülkesinden geçerek Çin’e ulaşan, birbirine paralel dört hattan oluşan nakil hattı, dünyanın en uzun hatlarındandır. Bu hat, üç ülkeyi doğalgaz naklinde Rusya’ya bağımlı olmaktan kurtardı. Doğalgazı düşük fiyattan değil piyasa fiyatından satma imkânı sağladı. Diğer önemli nokta, üç Türk ülkesi bu kadar büyük ve komplike bir projede sorunsuz iş birliği yaptı.
2015 yılında, Türkmenistan’da, yeryüzünün bilinen en zengin gaz rezervlerinden biri bulundu. Hem bu rezerv hem Hazar’ın hukuki sorunlarının çözülmesi hem de Türkmenistan’la Azerbaycan’ın, otuz yıldır ihtilaf yaşadıkları için aktif hale getirilemeyen sahaları, beraber işletmek konusunda anlaşmaları, mevcutlara ilaveten Hazar’ın altından Bakü-Ceyhan’a bağlanacak yeni hatları mümkün kılıyor. Proje kapsamında hem gaz hem petrol hattı planlanmalı, kapasite, güzergâh gibi konular dört ülkenin (Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan) mutabakatıyla belirlenmeli. Hatlar Zangezur koridorundan Türkiye’ye ulaştırılırsa hem yol kısalacağından hem de Gürcistan’ a ödenen geçiş ücretleri ödenmeyeceğinden, ciddi tasarruf sağlanır. Hem yatırım tutarı hem de işletim maliyeti düşeceğinden, projenin karlılığı artar. Enerji konusunda Rusya’ya bağımlı olan ve bağımlılığı her geçen gün artan Avrupa açısından önemli olan proje, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle kritik hale geldi. Türkiye ile Irak’ın inşa etmesi planlanan gaz nakil hattı da bu hatta eklemlenerek maliyetler daha da düşürülebilir. Proje, Türkiye’nin enerji koridoru olma gayesine ulaşmasını sağlayacaktır. İlaveten enerji maliyetleri minimum seviyeye düşecektir. Üç üretici hem zenginleşecek hem de ekonomik olarak bağımsızlaştıracaktır. Eğer nakil hatlarıyla beraber rafineri yatırımı da yapılırsa, petrol ham olarak değil, katma değerli olarak, yüksek fiyatlarla satılır. Bu projenin alternatifi, Hazar’dan Çin’e nakil hatları yapılmasıdır. Çin, enerji kullanımı hızla arttığından, bahse konu edilen rezervlere taliptir. Ama Çin alternatifi Türkler açısından doğru değildir. Mevcut iki hattın üzerine, yeni hatlarda Çin’e yapılırsa Türkler, Çin’e tam bağımlı hâle gelirler.
2021’nin Ocak ayında, Türkmenistan ve Azerbaycan, Hazardaki “Dostluk” Petrol Sahasını, iki ülkenin beraber işletmesini karara bağlayan anlaşmayı imzaladı. Söz konusu sahaya Azerbaycan tarafı Kepez, Türkmenistan tarafı Serdar ismini koymuştu. İki tarafta sahanın, kendilerine ait olduğunu iddia ediyordu. Saha iki tarafa da eşit uzaklıkta ve taraflara ait sahaların tam ortasında. Taraflar anlaşamasaydı, 60 milyon ton rezerve sahip olan saha işletilemeyecekti, dolayısıyla kimseye faydası olmayacaktı. Halbuki şimdi her iki memlekete de faydası olacak. Saha yüzünden iki devlet sürekli çekişecek, birbirlerine düşmanlık edeceklerdi. Belki bu düşmanlık halklara sirayet edecekti. Oysa şimdi tam tersine, bu ortaklık, dostluğu ve kardeşliği pekiştirecek.
Bağımsızlığını kazandıktan hemen sonra kendini ‘’daimî tarafsız ülke’’ ilan eden Türkmenistan, uluslararası teşkilatlardan, iş birliği platformlarından uzak durdu. Kendini neredeyse izole etti. Türkmenbaşı’nın vefatı da politikalarda kayda değer değişikliklere yol açmadı. Türkiye’yle, Türkmenistan arasındaki en şiddetli kriz, doğalgaz nedeniyle 1990’ların sonunda oldu. Türkmenbaşı, Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacını, Rusya’dan almasına tepki gösterdi. Türkmenistan’dan alınmasını talep etti. Hazar’ın statü sorunu çözülmeden, bu mümkün değildi. Türkmenistan son yıllarda, izolasyon politikasını kısmen yumuşatarak TDT’ ye gözlemci olarak katıldı. Daha uzlaşmacı ve iş birliği yapmayı arzulayan politikalar takip etmeye başladı. Hazar’ın statüsü konusunda tezlerinden vazgeçerek, sorunun çözümüne katkı sağlaması, Azerbaycan’la arasındaki petrol ve gaz sahalarıyla ilgili anlaşmazlıkları çözmesi, Özbekistan ve Kazakistan’la beraber, Türkmenistan-Çin doğalgaz nakil hattı projesini geliştirerek gerçekleştirmesi, yaklaşım değişikliğinin somut örnekleridir. 2022 senesinde, Cumhurbaşkanlığına genç bir siyasetçi olan Serdar Berdimuhammedov seçildi. Serdar beyin, babasına göre daha liberal ve iş birliğine açık politikalar takip edeceği öngörülüyor.
Türkmenistan, Hazar geçişli petrol ve doğalgaz nakil hatları devreye alınırsa, yakın gelecekte hızla zenginleşecek. Proje, aynı zamanda Türkler arasındaki ekonomik entegrasyonu arttıracak. Türkmenistan, gelirlerini verimli alanlara yönlendiremediğinden düşük oranlarda büyüyor. Yeterli istihdam yaratamıyor, dolayısıyla işsizlik sorununu çözemiyor. Türkmenistan’ın Hazar denizinde uzun ve güzel sahil şeridi var. 2007 yılında, Türkmenbaşı şehrine 12 km mesafedeki Awaza, “Millî Turizm Bölgesi” ilan edildi. Antalya örnek alınarak çok sayıda lüks otel, tatil köyü, alış veriş merkezi ve eğlence alanları inşa edildi. Altyapısı tamamlandı. Awaza, Orta Asya’ya, Rusya ve İran’a hitap edebilir, bölgenin en önemli turistik merkezi olabilir. Fakat mevcut modelle turizm alanında gelişme sağlanamaz. Kamu, otel işletmeciliğini beceremez. Otellerin işletmeciliği turizm konusunda faaliyet gösteren Türk şirketlerine verilmeli. Turistlere vize kolaylığı getirilmeli. Türk ülkelerinden, eski SSCB devletlerinden ve İran’dan vizesiz gelinebilmeli. Türkmenbaşı Havalimanı’ndan yukarıdaki ülkelerin metropollerine direk uçuşlar organize edilmeli. Türkmenistan petrol ve gaz zengini. Fakat enerji sektörü, istihdam yoğun değilken, turizm tam tersine istihdam ağırlıklıdır. 2021 itibariyle yüzbinlerce Türkmen genci Rusya, Kazakistan, Türkiye ve Azerbaycan’da çalışıyor. Yüksek olan işsiz sayısını azaltacak olan Awaza projesi ülke için oldukça kritiktir. On milyonlarca dolarlık yatırım, devlet turizm işletmeciliği yapmaya çalıştığından çürümektedir. Türkmenistan ve Özbekistan, ABD’ye gümrüksüz tekstil ürünleri ihraç etme hakkına sahiptir. Her iki ülkede devasa pamuk üreticisidir. Her iki ülkede de işsizlik sorunu vardır ve tekstil emek yoğun bir sektördür. Bu sektörde yapılacak yatırımlar bu ülkelerde ekonomik kalkınma yanında işsizlik sorununu da çözeceğinden sosyal adaletin sağlanmasını kolaylaştıracaktır. Kırgızistan ve Tacikistan da bu iki ülke kadar olmasa da yüksek hacimde pamuk üretmektedir. Emek bu ülkelerde çok daha ucuzdur. SSCB zamanında pamuğun çoğu Rusya’ya ham olarak gidiyor ve orda işleniyordu. SSCB yıkıldıktan sonra bu döngü kısa süre devam etti. Eski teknolojiye sahip olan hantal tesisler kendini yenileyemediği ve rekabetçi olamadığı için kapandı. Pamuk yine ham olarak yani en düşük fiyatla Çin’e gitmeye başladı. Türkiye ile Türkmenistan, iş birliği yaparak bu kısır döngüyü kırmalıdır.