Değerli okuyucularım ana muhalefet partisi genel başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu partisinin bu haftaki grup toplantısında yapmış olduğu konuşma gündeme damgasını vurdu. Türkiye’nin içinden geçtiği zor süreci iyi tahlil etmiş ve önemli konulara değinmiş kendisini kutluyorum. Sayın Kılıçdaroğlu tarafsızlık, KHK, Trump’ın Mektubu, ABD ile yaşanılan süreç, ülkücülere çağrı ve Süleyman Şah türbesi gibi bazı önemli olaylara vurgu yapmış. Bende ülkenin sıcak gündemini güzel bir şekilde analiz eden ve saraya çağrı niteliğindeki bu konuşmasının bazı önemli noktalarını sizlerle paylaşmak istedim.
*
Kemal Kılıçdaroğlu; “1 yılda 26 milyon 115 kişiye Cumhurbaşkanı'na hakaretten soruşturma başlatılmış, 4 milyon kişiye de dava açılmıştır. AK Parti Genel Başkanı'nı eleştirmeyecek mi bir insan? Eleştirirsen eleştiremezsin... Niye? Cumhurbaşkanı. 'Tarafsız davranacağım' diye yemin etti. Tarafsızsan tarafsız kalacaksın. Bizi de eleştiriyorlar. Sonuçta vatandaş düşüncesini bir şekilde açıklamak zorunda
*
KHK ile 125 bin 687 kişi devletten ihraç edildi. İhraçların ardından FETÖ borsası kuruldu. Kayınpederi olanlar dışarıda, garibanlar içeride. Siyasi akrabaya göre adalet dağıtıyorlar.
Saray sosyetesinin başındaki zat diyor ki; her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok. Doğrudur, ama saray için doğrudur. Lale Devri yaşıyorlar. Onlar için iş ihaledir. Onun için gideceksin iş arayacaksın, KPSS sınavına gireceksin... Devlette mi çalışmak istiyorsunuz? Özel bir yerden alırlar, başlatırlar, bir bakarsınız bir haftada devletin en önemli görevlerine gelmişsiniz. Bu saray için geçerlidir, peki garibanlar ne yapacak? Her üniversite bitiren iş bulacak diye bir şey yok diyorsun. Senin çocukların için geçerli, partililerin için geçerli ama bu fakir fukara için geçerli değil. Bunların kanundan da haberi yok, Anayasa'dan haberi yok. Çalışma hakkı ve görevi... Bakın devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önleyecek ortam yaratmak ve gerekli tedbirleri almak... Bu tedbirler alınıyor mu? Saraydaki kimse işsizlik çekmiyor. Hepsinin keyfi yerinde. İşsizliğin ne olduğunu biliyorlar mı? Saray sosyetesi, bir kişinin işsiz olması halinde mutfaktaki yangından haberi var mı? Bu millet artık eti gramla alıyor, acaba saray sosyetesi bunu biliyor mu?
*
Üretmez borçla geçinirseniz Trump'ın tweetlerine maruz kalırsınız. 82 milyonu tefeciye teslim ettiler. Bu kadar milyar dolar tefecilere faiz verilmez. O milyar dolarlarla fabrika kurulsaydı ne olurdu? On binlerce kişi iş sahibi olurdu. Hiçbir devlet başkanı da kalkıp Türkiye'yi ekonomisi üzerinden vurmayacaktı, eleştirmeyecekti. Yuları kaptırdılar. Tefecilere yuları kaptırdılar. Yuları kaptırırsan atların nereye gideceğini sen değil yuları tutan gösterir.
*
Tüm bunlar dururken bunların uğraştığı bir şey. 'Arabada sigara içmeyeceksin.' Sana ne kardeşim, araba benim. Senin başka derdin yok mu? Milletin mutfağında yangın var. Şimdi tutturdular sigara haramdır. Millet sigara içmese senin bütçe açığın daha da artacak.
*
Süleyman Şah türbesini kendi topraklarımızdan kaçırmak zorunda kaldık. Ar damarı olan utanır. Kendi vatanından Süleyman Şah türbesini kaçırıyorsun, bunu da büyük bir başarı olarak satıyorsun. Ya kendi toprağından kaçan adam ne zaman kahraman olmuş? 40 milyar dolar Suriyelilere para harcadılar. Yetmemiş beyefendi hala diyor ki 'Gerekirse daha da harcarız.' E buyur harca, o ödemiyor ki, saray da ödemiyor. Kim ödüyor? 82 milyon vatandaş. Vatandaşın cebiyle kahramanlık edebiyatı yapıyor. E harca bakalım, harca. Zaten saray kara delik, ha bire para yutuyor. Devletin itibarını da sıfırladılar. Kimsenin dikkate aldığı yok.
*
'Ben Trump’la görüşürüm, heyetle görüşmem' dedi. Görüştü. O masaya oturdu. Cumhurbaşkanlığı forsunun önünde ABD Başkan Yardımcısı ile eşit konuma oturdukları fotoğraf beni rahatsız etti. Mütekabiliyet dediğimiz bir kural vardır. Oturması gereken yer Fuat Oktay’ın karşısı. Erdoğan onu yanına oturtuyor çünkü ezik. ABD sopa gösterdi 'mal varlığını araştıracağız' diye. Erdoğan'ın aslan kesilmesini beklerdim, arada yapıyor ya... 'Ey Trump, sen benim mal varlığımı mı araştıracaksın? Araştırmazsan namertsin. Verilmeyecek tek kuruş hesabım yoktur' diyecekti. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bizi bu kadar aşağılayan bir mektup gelmedi. Johnson'un mektubunu hatırlıyorsunuz değill mi? 'Yeni bir dünya kurulur, o dünyada Türkiye yerini alır' diyordu. İşte İnönü budur. Allah aşkına bu mektubu nasıl hazmettiniz? Nasıl kozlar var ABD'nin elinde ki bunu yalayıp yuttular? Mal varlığıyla ilgili mi, başka bir şey mi? 'Sorunlarını çözmek için çok uğraştım' diyor Trump. Özel sorunlar mı, ailevi sorunlar mı, finansal sorunlar mı? Hangi sorunları çözmek için uğraşır Trump. Bütün partiler tepki gösterdi, AK Parti'den tık yok. Ve 18'inde açıklama yapıyor Erdoğan, 'Elbette bunu unutmadık. Bizim karşılıklı olan sevgi saygımız da bunları sürekli olarak gündemde tutmaya müsaade etmiyor.' Adamda mide olur ya, nasıl kaldırdınız? Vakti ve saati ne zaman gelecek bekliyoruz. O mektup bütün devletlerin arşivine girdi.
*
Ülkücü kardeşim bunlara alet olmayacaksın, bunların ipiyle kuyuya inmeyeceksin. Bu benim cumhurbaşkanım değil, sen çıkıp desene 'Benim mal varlığım açıktır, ben bunu beyan ettim. Dünyanın bir yerinde bana ve aileme ait beş kuruş bulursanız hesabını veririm' diyemiyorsun. Bu mektupla ilgili hala suskunluğunu koruyor. Şimdi ben 7 soru soruyorum.
Hiçbir şekilde diplomatik teamüllere uymayan ve hakaret dolu ifadeler içeren bu mektubu 'Bu üslup kabul edilemez' diyerek neden iade etmediniz?
Okuduğunuzda bu ifadeleri nasıl hazmettiniz? Neden ve hangi korku, endişe ve ruh haliyle bu mektubu kabul ettiniz?
Hakaretler içeren mektubu anında iade etmediğiniz gibi, kamuoyundan da gizlediniz. Neden?
Bu mektubu Amerikalılar kamuoyuna duyurmasaydı üstünü örtecek, sessiz mi kalacaktınız?
Hakaretler içeren mektubun üstünü artık örtemeyeceğinize göre, milletin onurunu nasıl kurtaracak ve bu yakışıksız üsluba Türkiye ve ABD arşivlerine girecek şekilde nasıl cevap vereceksiniz?
'Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak' T.C. Cumhurbaşkanlarının anayasal görevidir. 82 milyonun huzurunda ettiğiniz yemini hatırlıyor musunuz?
Ettiğiniz yeminde bahsi geçen 'namus ve şeref' kavramları sizin için neyi ifade etmektedir? “
Diyerek Sayın Erdoğan’ın yanıtlaması için sorular yöneltti. Bizde önümüzdeki günlerde bu soruların ne yönde yanıtlanacağı ve muhatabı tarafından karşılık bulacağını merakla bekliyoruz.
Son olarak ülkemizin huzura kavuşması için; şeffaf, tarafsız ve bağımsız yönetimin olması hepimizin temennisi ve arzusudur. Bunun içinde elbette ülkenin liyakatli kadrolara ihtiyacı olduğu zaruriyet arz etmektedir. Ülkem nereye dememek için ülkemize sahip çıkalım. Ülke sorunlarına duyarsız kalırsanız bir başkaları gelir senin adına ülkeyin sorunlarına müdahale eder olan yine sana, bana, size, bize olur. Ama bu defa da atı alan Üsküdar’ı geçmiş olur.