Ne yazık ki son üç yıllarda bilinen ya da bilinmeyen bir el, ülkücüleri birbirlerine şaşı bakar hale getirdi. Oysa MHP, TBMM’ne girmezden önce; ülkücüler saygın bir konumda idiler. Devletin her kademesinde saygı ile karşılanır, muhabbetle ağırlanırlardı.
Rahmetli Türkeş, ülkücü hareketi dik ve diri tutmayı başarmıştı.
Bu nasıl olmuş, bunu nasıl becermiş diye biraz beyin jimnastiği yaptım.
Ülkücüleri zinde ve diri tutmak için başta Erciyes Zafer Kurultayı olmak üzere; çeşitli bölgelerde kurultaylar toplardı. Ülkenin ve dünyanın dört bir yanından yola çıkan ülkücülere bu asil halk sevgi ile el sallar, gururla bozkurt işareti yapardı. Böylece ülkenin her köşesinde ve her yolunda üç hilalle süslenmiş araçlarıyla ülkücüler, topluma güven duygusu verir ve saygı duyardı.
Bunlar toptan kaldırıldı.
Sakıncası ne idi, neden kaldırıldı?
Uzun yıllar Kayseri’de Jandarma Alay komutanlığı yapmış emekli albayımızla konuştum: “Nazım bey inan Kayseri kurultayı, öncesi ve sonrası olmak üzere bir ay kadar sürerdi. Bu zaman zarfında ne gir kavga ne de bir hırsızlık olayı olmadı ve ihbarı da gelmedi” demişti.
Ülkücüler sokaklara hâkimdi. Bu hâkimiyet, vurdu kırdı anlamında değil. Türk ve Türkiye için istenmeyen olaylar karşısında ülkücü hareket; vali, kaymakam, Jandarma komutanlığı, Milli Eğitim Müdürlükleri gibi kurum ve kuruluşlara protesto ziyaretleri yapar ve bildiriler sunardı.
“Ülkücü gençliği sokaktan çekiyoruz.” diyerek ülkücüleri, memleket ve ülke meselelerinden uzaklaştırdılar.
Gerekçe neydi? Amaç ne oldu?
Rahmetli Türkeş’in çok değer verdiği saygın ve dünyaca tanınmış pek çok değer, özellikle MHP’den uzaklaştırıldılar. Türkeş’in emanetlerinin MHP ile ilişkileri kesildi. Sn. A. Vefik ALP gibi.
Neden? Gerekçe ne, sonuç ne oldu?
Rahmetli Türkeş’in çok önem verdiği ve her yıl düzenli olarak yapılan: Türk devlet toplulukları kurultayı, neden önce AKP’ye kaptırıldı? Şimdi de istenirse yapılan hale getirildi?
Amaç nedir? Yapılmak istenen ne?
Yurdumuza bir sebeple gelen Iraklı, Ahıskalı, Özbek gibi Türk vatandaşlarımızın Türkiye’de gördükleri muamele mi daha iyi ya da; yurtlarını terk edip gelen milyonlarca Suriyelinin gördüğü muamele mi? AKP’ye kayıtsız destek sözü veren MHP, bu soydaşlarımızı neden görmüyor?
Kurultay isteyip, önce “EVET” yapalım sözünü verip sonra da pek çok ayak oyunu ile engelleyip, kongre ile değişim isteyen ülkücüleri; şucu-bucu diye suçlamak, ülkücü harekete ne kazandırmış ne kaybettirmiştir?
Neden böyle bir yol takip edilerek, bir tarağın dişleri gibi duran ülkücü hareket dağıtılmış, gücünün kaybedilmesi sağlanmıştır?
Amaç ne beklenen ne?
Bu durumlar ortada iken; “ülkücülük MHP’de yapılır” diyen samimi ülkücü dostlara sormak istiyorum. “Gerçekten de ülkücülüğün MHP’de yapılacağına inanıyor musunuz?”
Neden Sn. Bahçeli Ülkücü iradeye güvenip, “Ben iktidara talibim” diyemiyor da, Türklük ve milliyetçilik karşıtı AKP’ye şartsız destek veriyor? AKP bu desteğe rağmen, TBMM başkanlığını neden MHP’li birine vermedi? Ülkücünün alınyazısı, muhalefet olmak mı, ömür boyu muhalefette kalmak mı olmalı?
Rahmetli Başbuğ; “ CHP Atatürk’ün partisi olarak kalsaydı ben MHP’yi kurmazdım” demişti. Ben de, “MHP Başbuğ’un partisi olarak kalsaydı İYİ PARTİ kurulmazdı” diyorum.
Ben şahsen hepinizi seviyorum. Biz ayrılamayız. Ayrılsak da beraberiz. Bakacağımız yüze utanacağımız söz söylemekten, sıkacağımız ele de kara sürmekten uzak duralım. Böylece kazanan ÜLKÜCÜ ve ÜLKÜCÜ irade olacaktır.
Esen kalınız.
NOT: İYİ Parti Konya kurucu il başkanlığına atanan, arkadaşım Sn. Orhan TULUKÇU’yu teprik ediyor, başarılar diliyorum. Allah yâr ve yardımcısı olsun. N. P.