Siyasette alternatifsizlik bir nevi tıkanmadır. Demokrasi alternatiflerle işler. İktidar, yıllarca " rakibim yok" siyaseti yaptı. Rakipleri vardı ama onu zorlayacak kapasitede değillerdi. Bu da giderek iktidarı pervasızlaştırdı, sınır tanımayan bir siyasete itti.
Altı liderin Ahlatlıbel'de buluşması artık rakipsiz siyaset döneminin kapandığını gösteriyor. CB Erdoğan, geçtiğimiz yıllarda gerçekten çok üstün bir performans gösterdi. Günde 5-6 miting yaptığı günler oldu. O, şehir şehir dolaşırken, rakipleri peşin bir yenilmişlik duygusuyla Ankara'da oturmayı tercih ettiler. Birazda ona bu imkanı konformist rakipleri verdi.
Şimdi durum çok farklı, Erdoğan yorgun, teşkilatlar moralsiz, ekonomi kötü, muhalefet ise umut dolu. Artık Ankara'da oturarak oy bekleyen muhalefet lideri yok gibi. Sn Akşener 4 yıl içinde Türkiye'yi il il, ilçe ilçe dolaştı. Birkaç miting yaptığı günler oldu. Kılıçdaroğlu, ya sokakta, ya televizyonlarda yahut mitinglerde fotoğraf veriyor. Davutoğlu, Babacan, Karamollaoğlu, Uysal, hem sokağa inerek hem de medyayı kullanarak vatandaşa ulaşmaya çalışıyorlar.Muhalefet, altı koldan Türkiye'yi karış karış geziyor.
En başta şunu teslim etmek gerekir, Türkiye son yıllarda çok gerildi, çok parçalandı.Politik farklar din iman meselesi haline getirildi. Aynı dine inanan,aynı dili konuşan, aynı bayrağın altında gölgelenen insanlar hasımlaştırıldı.Altı liderin bir araya gelerek fotoğraf vermesi yukarıdan aşağıya doğru bir kucaklaşma, bir diyalog zemini oluşturarak uzlaşma kültürüne katkıda bulunacağına şüphe yok. Bu az şey değil, her şeyden önce toplumda son yılların oluşturduğu çatlakların onarılması gerekir. Altı lider, her birimiz farklıyız ama söz konusu ülke olunca bu farkları aşarız mesajı vermişlerdir. Altı benzemezler diye bu buluşmayı hafife alanlar olacaktır. Asıl önemli olan zaten benzemezlerin diyalogu değil midir? Benzerlerin bir araya gelmesinin duygusal olarak bölünmüş toplumlarda çok fazla anlam ifade etmediği bir gerçek.
Bu buluşmanın bir diğer önemli yanı da şudur: Sayın Erdoğan, stratejisini hep "biz gidersek CHP gelir" siyaseti üzerine kurdu. Yani hem bana alternatif olacak güçte parti yok dedi, hem de "AKP giderse CHP gelir" siyaseti yürüttü. CHP ile de bugünün CHP'sini değil, 1940'ların CHP'sini gösterdi. Geçmişte yaşananları hatırlatarak sık sık hafıza tazelemesi yaptı.Onların korkularına hitap etti. "Ya ben ya 40'lı yılların siyaseti" başarılı da oldu. Toplumsal hafızada bugünün CHP'sine dünün CHP'sinin imajı ile bakan bir algı oluşturdu.
Kılıçdaroğlu, AKP'nin bu oyununu gördüğü için CHP'yi geçmişin yükünden kurtarmak, merkeze ve muhafazakar seçmene yaklaştırmak için büyük çaba sarf etti.Bu siyasetini ısrarla sürdürmesine rağmen hala büyük bir seçmen kitlesini ikna ettiğini söylemek zor. İşte bu fotoğrafın önemi burada ortaya çıkıyor. Bu resim AKP'nin ben gidersem CHP gelir siyasetine de etkili bir cevap oluşturuyor. Fotoğraf, "AKP giderse sadece CHP gelmeyecek, biz hepimiz geleceğiz,korkularınız yersiz" diyor. Erdoğan, şimdiye kadar seçmen tabanını CHP ve eskiye dönme korkusu ile konsolide ediyordu.Artık bu politikanın eskisi kadar etkili olma şansı yok. AKP'deki çözülmenin yavaş olmasının sebebi de buydu.AKP'den kaçarken CHP'ye tutulma korkusu muhafazakar seçmeni yerinde tutuyordu. Çünkü muhafazakar seçmenin alternatifi her zaman başka bir muhafazakar partidir. Artık AKP'den kaçarken CHP'ye tutulma ihtimali yok,(kaldı ki bu CHP dünün CHP'si ile aynı değil) farklı görüşlerde ama demokrasi, adalet, insan hakları,devlette liyakat ortak paydasında buluşan,Türkiye'yi içine düştüğü kriz kuyusundan çıkarmaya kararlı bir kadro var.Altı lider verdikleri fotoğrafla iktidarların dinamosu olan bu ana kütleye güçlü bir mesaj verdiler. Kendilerini tekeri patlamış bir kamyonun önüne atarak,enkaza dönmüş bir ülkenin yükünü omuzlamaya talip oldular. Dolayısıyla bu sadece bir seçim ittifakı değil,bütün değerleri yağmalanan, kurumları çökertilen Türkiye'yi yeniden inşa teşebbüsüdür.
Millet ittifakı, her kesimden insanın kendini bulabileceği geniş bir yelpazeyi temsil ediyor.Şansı da buradan geliyor. Millet ittifakını bir kaba sığdırmak zor olduğundan karşı propagandanın etki düzeyi gittikçe düşecektir. Erdoğan'ın işi bundan sonra çok daha zor, çünkü artık sadece CHP ile baş başa değil, bu yelpazede temsil edilen Türkiye'nin her rengi ile karşı karşıyadır.