2020 yılı UNESCO tarafından dünyada Bilge Tonyukuk yılı olarak ilan edildi.
Dünya ölçeğinde biz Türkler tarafından bile az bilinen ilk Türk yazar ve ilk Türk tarihçi Bilge Tonyukuk’un dünya entelejansı tarafından tanınıp kabul edilip adının bir yıla verilmesi biz Türk milleti mensuplarını tabiî ki sevindirmiş gururlandırmıştır.
Bilge Tonyukuk’un doğum yılı bilinmiyor fakat 726 yılında öldüğü biliniyor.
Doğum yılının bilinmiyor oluşunun sebebi Türk milletinin Orta Asya’da yaklaşık 50 yıl süren Çin işgali zamanlarında doğduğundan olduğu kabul ediliyor.
Türk milleti yaygın işgal olarak tarihte iki büyük işgal görmüştü biri 630-680 arası Orta Asya’da yaşanan Çin işgali diğeri, 1918 - 1923 Avrupa devletlerinin Anadolu işgali.
Tarihte ve halen sürmekte olan işgaller vardır, tabii dünya Türklüğünün tarihinde sürekli bağımsızlık hareketleri görüşmüştür, halende bazı coğrafyalarımızda bağımsızlık mücadelemiz sürmektedir.
Bilge Tonyukuk’un bu günden yaklaşık 1300 yıl önce sürdürdüğü Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini bizim dünya ölçeğindeki devletlerimiz tarafından tanıtmak ve bu güne ibla etmek durumundadırlar, tabii başta Türkiye Cumhuriyeti olarak.
Denebilir ki UNESCO bir Birleşmiş Milletler örgütünün kurumudur. Birleşmiş Milletler Örgütünün yöneticisi 5 veto hakkı olan devlettir, dolayısı ile UNESCO bir emperyalist maniveladır.
Diyelim ki öyle;
Fakat Bilge Tonyukuk yılı tanıtımı sayesinde dünyanın Orhun Yazıtlarına ilgisi, Doğu Türkistan’daki Çin işgali, Kafkasya ve Urallardaki ve Kırım’da Türk topraklarındaki Rus işgali, Batı Trakya’daki Yunan ve Bulgar, Balkanlardaki diğer milletlerin, Türk topraklarındaki işgali ve Türklerin özlük ve vatandaşlık haklarının gasp edilmesi, Orta doğudaki Musul, Kerkük, Telafer’deki Türklerin Suriye Türkmenlerinin ve diğer orta doğuda yaşayan Türk kökenli insanların, gördükleri iğfaller dünyada gündeme getirilebilir.
Devletimiz milletimiz için bir şans bu.
Öncelikle bir Türk olan ve UNESCO tarafından bir yıla adı verilen Bilge Tonyukuk’u Türk milletine sonrada dünyaya tanıtmalıyız.
Türk devletleri projeyi sahiplenmeli ve ne gerekiyorsa onu yapmalıdırlar.
Türk devletleri bu tanıtım için bir ortak fon ve kurum kurabilirler, Türk devletlerinin bazı konularda ortak hareket etmesinin temellerini atabilirler.
Malum Avrupa Birliği de önce “Avrupa Çelik Birliği“ sonra “Avrupa Topluluğu“ sonra “Avrupa Birliği” olmuştu.
Bir soy birliği olmayan menfaat birliğini Avrupalılar yaptı da, aynı soydan olan bir mensubiyet bağı olan ortak tarihi olan insanlar bir ortak geleceği neden planlamasın.
Tarih bazen milletlere bazı şanslar sunar.
Milletimizin dünya ölçeğinde birlikte hareket etmesinin kıvılcımı olabilir.