Kimse kusura bakmasın, Türkiye iyi gitmiyor. Bu kafayla da gideceğini sanmıyorum. Ekonomi, yarım ekonomistler tarafından felç edildi. Kurumların içi boşaltıldı. Herkes gözünü Saray’a dikmiş ondan talimat bekliyor. Böyle olunca da bilginin, tecrübenin önemi kalmıyor. Yeni sistemin gereği Tek Adam ne derse, ne kadar bilirse ülke de ona göre yönetiliyor.
Şu sıralar Sayın Erdoğan durup dinlenmeden -yeni anayasa isteğini- dillendiriyor.
Halkın yeni bir anayasaya ihtiyacı var mı?
Hepimiz halkın içindeyiz. Kimsenin gündeminde anayasa yok. Vatandaş ay sonunu nasıl getireceğini, faturalarını nasıl ödeyeceğini, borç sarmalından nasıl kurtulacağını düşünüyor. Ülkeyi o hâle getirdiler ki, insanlar giderek kendi içine gömüldü, millî davaları düşünemez hale getirildi. Zaten ülkeleri işgal etmenin, esir almanın yollarından biri budur. İnsanları midesinden başka şeyi düşünemez hâle getirmek!
Yeni ekonomi kadrosu bir şeyler yapmaya çalışıyor. Alınan tedbirler gecikmiş tedbirler. Dolayısıyla maliyeti de ağır oluyor. Hâlbuki, zamanında ekonomistler Erdoğan’ı defalarca uyarmışlar, uygulanan politikaların yanlışlığına işaret etmişlerdi. Erdoğan, her şeyi ben bilirim diyerek uyarılara kulak asmadı. Şimdi faturasını o değil, biz hepimiz ödüyoruz. O yine sarayında yaşıyor, aynı şeyleri yiyip içiyor, ama benim fakir vatandaşım evine mevsimlik sebze ve meyveleri bile götüremiyor. Çocuğunun beslenme çantasına bir elma koyamıyor.
Böyle olmayabilirdi. Her şeyi siyasetçilere yüklemek de doğru değil. Vatandaş biraz da kendi kendini sorgulamalı. Ekonomiyi batıran bir yönetime oy vermek, iyice batırın az batırdınız demektir. Bugün yakınanların çoğu bu durumun suç ortağıdır. Keşke yapılan ikazlara kulak verilseydi de yeni bir başlangıç yapılabilseydi.
Şimdi şikâyet edenlere de insan çok itibar edemiyor. Ekonomik krizin altında en çok emekliler eziliyor. Ama bu hükûmet en büyük desteği de emeklilerden alıyor. Hem ezil, hem de seni ezene oy ver. Sonra da şikâyet et, böyle bir psikolojik tutumun benzerini herhalde başka bir ülkede bulmak mümkün değil. Yerel seçimler yaklaşınca bugün şikâyet edenlere yapılacak küçük bir zammın, her şeyi tersine çevireceğine, o yakınanları, “Padişahım çok yaşa” tezahüratına yönlendireceğine şüphe yok.
Kısacası herkes cebine girene bakıyor. Cebine beklediğini kim koyarsa koysun o eli öpüyor. Bütün yakınmalar, şikâyetler, sızlanmalar bunun için. Sığınmacı sorunu, terör, yolsuzluk, ayyuka çıkan rüşvet siyaseti kimsenin umurunda değil. Ne güzel Müslümanlık değil mi? İslam ne diyorsa tam tersini yap sonra da Müslümanlık üzerinden oy devşir.
Temennimiz bütün bu olumsuzlukların izalesidir. Kimsenin yeminli düşmanı değiliz ama bu ülke çıkarlarının bekçisiyiz. Türkiye’nin demografik yapısını bozanlara, sığınmacıları kendi vatandaşlarından üstün tutanlara, yolsuzlukların üstüne gitmeyenlere, rüşvete hediye muamelesi yapanlara güvenmiyoruz. Onların hazırlayacağı bir anayasa da, Türk milletinin ihtiyaçlarına değil, hazırlayanların ihtiraslarına, ideolojilerine hizmet edecektir.. Bir Türk milliyetçisinin “tek milleti, anayasaya çeşitlilikleri yansıtacağız” diyerek yok etmeye çalışanlara yeni anayasa yapımında desteği olamaz. Mevcut anayasaya uymayanlar başkalarından kendi yapacakları anayasaya destek olmasını bekleyemezler!