AKP bugün kongresini yapıyor. Yeni başbakan Binali Yıldırım olacak. MHP delegesi kongre için imza topladığında AKP kongresi gündemde yoktu. Davutoğlu'nun yolsuzluklara yol vermeyen tavrı,sonu oldu. iki hafta içinde iktidar partisi karar alarak büyük kongreye gitti.

Siyasette zaman faktörü çok önemlidir. Hele tarihin yeniden yazıldığı dönemlerde bu daha önemlidir. AKP bunu gördüğü için her şeyi bir kaç güne sığdırdı. Muhtemelen yarın da yeni hükümetin kimlerden oluştuğunu göreceğiz.

Kamuoyu araştırmalarında MHP barajın altında görünüyor. Bahçeli'nin tabanı ile yüzleşmekten kaçması,sağa sola sıçrattığı çamurlar MHP'nin fedakar tabanını MHP'den de siyasetten de soğutmuş durumda. Halbuki, iktidar partisinin her gün kendini yenilediği bir zeminde MHP'nin daha atak, daha cesur ve iktidarı hedefleyen bir siyaset izlemesi gerekirdi. Ama Bahçeli üzerinden MHP'nin iplerini ellerinde tutanlar Erdoğan'ın tekerine taş koyacak-bir MHP istemiyorlar.

Bahçeli yıllarca rakiplerine çamur atarak ayakta kadı. Dönemin şartlarına göre iftiralar üretti. Dün ajan,casus,proje,ABD'nin adamı dediklerine bugün konjüktöre bağlı kalarak paralel demeye başladı.Kişi kendini nasıl bilirse başkalarını da öyle bilir diye bir vecize var. Hatırlanırsa 7 Haziran seçimlerinde partimizden biri Erdoğan'la görüşmüş,araştırıyorum tespit edersem gereğini yapacağım demişti. Aslında görüşen, hem de gizlice görüşen kendisiydi. Ama dikkatleri başkalarının üzerine çekerek kendine yönelen şüpheleri bertaraf etmeye çalışmıştı. Şimdi de ajan,provokatör, paralel diyor, kişi kendini nasıl bilirse başkalarını da öyle bilir, vecizesinin bir daha tecellisidir bu.

Bu paralel suçlamasını Koray Aydın'da söyledi. keşke söylemeseydi. Kendisine güvenen, kırk beş yıllık siyasi hayatında bir şeyler öğrenmiştir diyenleri hayal kırıklığına uğrattı.Daha önce rahmetli Yazıcıoğlu'nun da F.Gülen'den para aldığını söylemiş,Yazıcıoğlu kendisini mahkemeye vermiş, tazminat kazanmıştı.

Paralel terör örgütü Erdoğan'ın yol temizliği yapmak için kullandığı bir araçtır. Arkasından başka bir şey çıkar mı zaman içinde göreceğiz. Yasa ve ahlak dışı bir faaliyetin çıkması halinde bunu takbih etmek,karşı pozisyon almak  hepimiz için görevdir.Bugün için bir mahkeme kararı yok,olduğunda tavrımızın değişeceğinden kimsenin şüphesi olamaz.Akıllı siyasetçi başkasının ağzıyla siyaset yapmaz,başkalarının gözleriyle olaylara bakmaz. Devlet içinde devlet olmak için organize olmuş gruplar varsa elbette gereği yapılmalıdır.Her türlü paralel yapıya karşı olduğumu defaatle belirttim. Ama bu gerekçe ile farklı planlar yapılıyorsa bu oyuna da gelinmemelidir.

Bugüne kadar o kadar yalan söylendi ki bu paralel lafı da insanlara şüpheli geliyor.O kadar çok şeyi paralele karıştırdılar ki inandırıcılıklarını kaybettiler. Bu davaların inandırıcılığını havuz medyası yok etti. Daha makul bir yol izlense daha inandırıcı olabilirlerdi.Erdoğan,paralel diyerek muhalefeti yok ediyor,muhalefet de paralel diyerek buna yardımcı oluyor.Soruşturmalar sınırlı tutulsa daha farklı olurdu.Tepkimiz suçlu masum ayırımı yapılmamasınadır. Buna dikkat çekmek için bir paralel hikayesi de ben anlatmak istiyorum.

80'li yılların başı,ülkücüler ve lider kadrosu hapistedir. Dışarıda kalan bir kaç serdengeçti içeridekilerin ve dışarıda sahipsiz kalanların ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyor.Kimine avukat,kimine odun,kömür, kimine harçlık lazım. Bu da çok büyük meblağlar ediyor. Çünkü binlerce insan içeride,binlerce aile perişan durumda. Maddi yönden tıkanırlar. Ankara'da hep aynı kapıları çalmaktan utanır hale gelmişlerdir.İzmir'e para toplamaya giderler. Biri F.Gülen'e gitmelerini tavsiye eder. Utana sıkıla giderler. Hoca efendi onları hoşlukla karşılar,bir iş adamına telefon ederek yardımcı olmasını ister. İş adamına giderler,saygı ve övgü ile karşılanırlar. Kahvelerini içerlerken iş adamı bir çek uzatır,tanımadıklarından para almak alışık olmadıkları bir durumdur.Çeke bakmadan çantalarına koyarlar. Çıktıktan sonra ne yazmış diye bakarlar,rakam hareketin bir kaç aylık ihtiyacını giderecek kadar büyüktür. Daha sonra,sevinç içinde Ankara'ya döndük, o para o kadar çok işimizi gördü ki diye anlatır Galip Erdem.(Bu olayı Galip Erdem'den bizzat dinleyen MHP eski Adıyaman İl başkanı Mahmut Çakırkaş'tır).Ona buna paralel diye çamur atanların bunları da görmesi gerekir.AKP için kötü olan niçin benim için de kötü olsun.Ben aynı değer yargılarıyla dünyaya bakmıyorum ki. Ama şunu da inkar etmiyorum, gerçekten böyle bir yapının ispatı halinde hiç bir ülkücü buna tolerans gösteremez.Gereğini yapmak devletin görevidir.

AKP iktidarı bugüne kadar millete bir çok yalan söyledi. İktidarına engel gördüklerini şeytanlaştırmaktan imtina etmedi. Hedefe ulaşmak için her yolu mübah gördü.Bugün Davutoğlu,Arınç,Gül için söyleneler bu gerçeği anlatmaya yetmiyor mu? Bu bakımdan, AKP'nin her iddiasının dikkatle irdelenmesi gerekir. Dün devleti İmralı ile Kandil arasında mektupçu durumuna düşüren,Öcalan'a laf söyletmeyen de bu AKP'idi. Böyle bir partinin argümanları ile hareket edilmez.

Evet,AKP bugün yeni kongresini yapıyor. Kendini yeni şartlara hazırlıyor. Yüzde 49.5'u yeterli görmüyor. Daha yukarılara çıkmak istiyor. 15 yıldır her seçimden mağlubiyetle çıkan MHP'nin ise yeni mağlubiyetler tatması için kongre yapması,kendini yenilemesi engelleniyor.Her şey AKP'nin başarısına,amaçlarına göre tanzim ediliyor.Birileri de hala Devletin Başına Devlet Gelecek diye bağırıp duruyor...