Önce Esat Putin'in özel temsilcisi Lavrentiev'le görüştüklen sonra," Suriye'nin tüm toprakları üzerindeki egemenliğine saygı ve her türlü terörle mücadele temelinde Suriye-Türkiye ilişkilerinde her türlü girişime açık olduklarını" söyledi.
Ardından CB Erdoğan "Esat'la geçmişte olduğu gibi ailece görüşmek için bir engel olmadığını" söyledi.
Erdoğan'ın bu beyanı bugüne kadarki Suriye politikasının yanlışlığının itirafıydı.
Düne kadar 'Esat'la görüşün' diyenler neredeyse hain ilan ediliyor, Türkiye'ye karşı Suriye'yi destekledikleri iddia ediliyordu. Arada bir mezhep sosu katılarak toplum muhalefete karşı kışkırtılıyordu.
Oysa perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Bir hiç uğruna ülke milyonlarca sığınmacı ile dolduruldu. Kapılar ardına kadar açıldı. Tepki gösterenler, ileride kamu düzeni açısından sorunlar çıkar diyenler susturuldu. PKK'nın devletleşmek istediği alan Araplardan temizlendi.Daha ileri gidip terk edecekse bu ülkeyi Araplar değil, Türkler terk edecek diyen(M.Şen)AKP yöneticileri oldu. Geldiğimiz nokta ortada.
Esat'ın açıklamasına daha Erdoğan cevap verir vermez, Afrin,Cerablus karıştı.Türk TIR'ları yağmalandı, Türkiye'ye ait ofisler basıldı,bayraklar yakıldı,Türkiye aleyhtarı sloganlar atıldı. Neticede 13 yıldır Türkiye'nin büyük fedakarlıklarla imkanlarını paylaştığı bu insanlar ilk fırsatta bu sahiplenmeye karşı en küçük bir minnet duymadıklarını, bunu adeta Türkiye için zorunlu bir görev gibi gördüklerini gösterdiler.
Bütün bunlar Erdoğanizmin ülkeye maliyetinin göstergesidir. Mesele sadece nüfus mühendisliği değil, artan kiraların arkasında da milyonlarca insanın ülkeye transferi var.
Son yıllarda neredeyse tüm politikalarda benzer geriye dönüşler yaşandı. Nas var denilerek ekonomi batırıldı. Sonra çark edilerek hem nassın inandırıcılığına darbe vuruldu, hem de ülke yaşanmaz hale getirildi. Erdoğan'ın başarılı olduğu tek bir alan yok. Tek bildiği şey nutuk ve manipülasyon. Muhalefetin dağınıklığı, İslam'ın hoyratça kullanılması, tepkilerin planlı bir şekilde FETÖ'ye yönlendirilmesi AKP iktidarının uzamasını kolaylaştıran başlıca sebepler.
Sığınmacı sorunu bu noktada kalmayacaktır.
Nitekim Kayseri'de bir çocuğa tecavüz sonrası meydana gelen olaylar aslında tecavüzden çok Erdoğan iktidarının sığınmacı politikasına bir isyandı. Okullarda, hastanelerde kendi vatandaşınıza beşinci, sığınmacılara birinci insan muamelesi yaparsanız vatandaş bir yerde patlar. Elbette tepkilerin genelleşmesi, suçsuz, masum insanlara yönelmesi tasvip edilemez.Tepki mevcut politikalaradır.Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde bu tepkilerin toplumsal barışı, kamu düzenini tehdit eder noktaya gelmesi, kontrol dışına çıkması çok uzak bir ihtimal değildir.
Türkiye Suriye ile,Suriye'nin toprak bütünlüğü temelinde uzlaşmalıdır.
Politikalarını sığınmacıların keyfine göre değil, ülkenin menfaatlerine göre tanzim etmelidir.
Esat'la sığınmacıların geri dönüşü ve PKK'nın kontrolünde bulunan bölge için -ortak politikalar- yürütmelidir.
Geri dönüşler için, sığınmacıların kendilerini güvende hissedecekleri, başlarına bir şey gelmeyeceğine dair gerekli psikolojik zemini oluşturmalıdır.
Kamuda sığınmacılara pozitif ayrımcılık yapmayı bırakmalıdır.
Sınırlarını kontrol altına almalı, geri kabul anlaşmasından çekilmelidir.
BOP'un Ortadoğu'da gerçekleştirmek istediği oyun planını bozmalıdır. İsrail'in Gazze'de yaptığı soykırım bile BOP'un bir aşamasıdır..Ülkeyi yönetenler BOP'la Türkiye'nin menfaatleri arasında bir tercih yapmalıdır. BOP içinde kalarak bu ülkenin hiç bir çıkarı korunamaz.