Dile kolay tam 16 yıl Almanya’yı, 18 yıldır da partisini yönetti. O bir papazın kızıydı. Dini eğitimi ve bilgisi vardı.
Hiçbir yalanı, yanlışı, para sıfırlaması, soru çaldırması, hakkını arayana polis işkencesi yaptırmadı.
Sıradan bir apartmanın bir katında sade bir hayat yaşadı. Eşiyle birlikte ortaklaşa evlerinin işlerini gördüler. Yüzlerce hizmetli, binlerce koruması olmadı.
Bildiğin sade bir yaşamı tercih etti.
Kaybetti mi? HAYIR
Kazandı mı? EVET.
Ardında yüz kızartacak bir olay, anı bırakmadı. Hani bizim bir lafımız var ya: yüzünün akıyla geldi, akıyla da gitti.
A. Merkel gitti.
Sokaklar da, balkonlarda, caddeler de, pencereler de tüm Almanya 6 dakika boyunca Merkel’i alkışladı.
Nedendi bu alkış?
80 milyon Alman, kendilerini yönetmesi için A. Merkel’i seçmişti. Merkel ne yaptı? Emanet iyi kullandı; beceriyle, halkına adanmışlık, samimiyet ve şeffaflıkla yönetti. Saçma sapan şeyler söylemedi. Kilise de resim, elinde İncil ile halkının karşısına çıkmadı. Bendensin, değilsin demedi. Almanya’nın kaynaklarını akıllıca ve Alman halkının çıkarlarına kullandı. İhaleler şeffaf, yaptırımlar geleceğe dönüktü
En güzeli de halkına rağmen hiçbir harcama ve yatırımı: Çatlasalar da, patlasalar da yapacağız mantığıyla ve inadına inadıyla değil, akıllıca ve Almanya’nın geleceğine yaptı.
Sonuç: sade Almanya’nın değil dünyanın "Leydisi” olarak adlandırıldı.
Elbette lider kolay olunmuyor. Ülkesinde otoritenin liderliğini sürdürdüğü bu 18 yılda; şahsına karşı hiçbir suç kaydedilmedi. Akrabalarından, tanıdıklarından, okul arkadaşlarından hiç birini her hangi bir devlet görevine atamadı.
Dünyanın lideriyim, zaferlerin yaratıcısıyım, başkaları bizi kıskanıyor, Almanya’yı şu kadar büyüttüm demedi. Çünkü bunları yapmak onun seçilirken üstlendiği görevi idi.
Milyarlarca Euro’luk yatırımlar yaptı, asla ödeme almadı. Asla taraf olmadı, hak edene hak ettiğini, hakkıyla verdi.
Almanya’nın ve kendinden öncekilerle asla didişmedi, savaşmadı. Tarihe de saygılı oldu. Asla polemik içinde olmadı.
Geçtiğimiz günlerde mensubu olduğu parti liderliğinden ayrıldı ve arkasından gelenlere devretti. Yeter artık demesini bildi. Bu da O’nu bir başka yüceltti ve değerine değer kattı.
Arkasına baktığında Alman halkı da, Alman ekonomisi de, Alman bütçesi de; olmadığı kadar iyi durumda. Alman halkı da gereken saygısını gösterdi ve ülke çapında ayakta alkışlandı.
Özel yatı, katı, uçağı, hizmetçileri, şakşakçıları olmadı. Gardırobunu hiç değiştirmedi. Bir basın toplantısında kendisine: “Aynı kıyafeti giydiğinizi fark ettik, başka giysiniz yok mu?” sorusuna: “Ben bir devlet yöneticisiyim, MODEL değilim” cevabı muhteşemdi. Bir başka soruya: “Hayır hizmetçilerim yok. Kocam ve ben işlerimizi birlikte yapıyoruz” yanıtı da bazılarına ders niteliğindeydi. O normal vatandaşlar gibi yaşadı, ama Almanya’yı da hak ettiği şekilde yönetti.
Ve Almanlar, bir kimya fizikçisi olan liderlerine saygıyla veda ettiler.
A. Merkel, şimdi eski Almanya Şansölyesi, Almanya’da dünyanın en büyük EKONOMİSİ.
Güle güle A. Merkel. Sen Müslüman değildin ama İslam’ın emrettiklerini yaptın ve yaşadın.
Esen kalınız.