Bir televizyon kanalında yayınlanan evlilik programına IĞDIR'dan telefonla katılan evli bir çift 1 ay sonra bir kız çocuklarının olacağını ve doğacak olan çocuklarının adını evlilik programını yöneten, sunan hanımefendinin koymasını istiyordu.
Aile ile sunucu bayan arasında telefon diyalogu başlıyor ve birkaç dakikalık düşünme payından sonra program sunucusu yeni doğacak kız çocuğuna isim olarak "DURU" ismini öneriyordu.
Ne var ki, telefonun öbür ucundaki müstakbel baba adayı kendisine önerilen "DURU" ismini bir türlü anlayamıyordu. Yaklaşık 5 dakikalık bir süre içerisinde, sunucu "DURU" ismini on defadan fazla tekrar etmesine rağmen baba adayının kendisine önerilen bu ismi anlayıp telafuz etmesi mümkün olmadı.
Nihayet isim bir kağıt üzerine yazılarak ekrandan gösterilince konulacak olan isim anlaşıldı. Ama önerilen bu ismin, isim olduğu yani "DURU" diye bir kelimenin isim olarak konulabileceği algılanamadı, tam olarak anlaşılamadı.
Muhtemel odur ki, evlilik programını yöneten hanımefendi, karşı tarafa isim olarak Ayşe, Fatma, Emine, Hatice, Ayşegül, Elif, Zehra, Betül, Leyla, Aysel, Hacer, Selma, Mine ve benzer isimlerden birini önerse idi anlaşılması noktasında bir sorun olmayacak ve karşı taraf anında önerilen ismi kolayca anlayacak, gönül huzuru ile çocuğuna koyacaktı.
Evet… her şeyi, ama her şeyi sulandırıp, vıcık, vıcık ederek değersizleştirdiğimiz gibi çocuklarımıza koyduğumuz isimleri de kendi kişiliklerimiz gibi sulandırıp, değersizleştirdik.
Ayşeler, Fatmaların yerini Melisler, Nehirler aldı. Haticeler, Emineler, Leylalar ve Hacerlerin yerini Yarenler, Seyranlar, İlaydalar aldı. Ayşegüller, Selmalar, Baharlar ve Minelerin yerini Jülideler, Melisalar, Polenler, Cerenler ve Durular aldı.
Her şeyi çürüttük, dejenere ettik, kendi özgün mecra ve fıtratından çıkardık. Ayşeler, Fatmalar, Emineler, Haticeler gibi gül kokulu, ıtır kokulu, fesleğen kokulu, anne kokulu, İslam kokulu isimleri çocuklarımıza koymaktan utanır hale geldik.
Bu reyhan kokan, menevşe kokan, lale, sümbül, gül kokan, nergis kokan anne kokan isimleri modası geçmiş geri kafalılarının koyduğu isimler olarak öksüz bıraktık.
Bugün kız çocuklarımıza… Jasmin, Melis, Melissa, Hilda, Alara gibi Hıristiyan isimleri ya da Nehir, Irmak, Su gibi… Ada, Yaren, Seyran gibi… İmge, Simge, Gizem gibi… Eylem, Evrim, Beren gibi….
… çocukların üzerinde emanet duran, oturmayan, örtüşmeyen harf, harf, hece, hece, kelime, kelime özenti ve kimliksizlik kokan üfürükten, uyduruk isimler ..!
Abay, Atlas, Ardıç gibi… Betim, Eymen, Poyraz gibi… Erim, Uzay, Gurur gibi…Görkem, Nefes, Derin ve Polat gibi kokuşmuş, çürümüş, dejenere olmuş televizyon dizilerinin özenti dolu isimlerini koymaya başladık.
Dini yaşantımızı… taklidi imanı hayatımızın merkezine konuşlandırarak nasıl ki Kur'an ve Sünnet dışı hurafe, bid'at, menkıbe ve şekillerden oluşan bir dizi ruhsuz ezber ritüeller haline getirdiysek, hayatımızın geri kalan diğer kısmını da aynen bu şekilde ne anlama geldiği belli olmayan ruhsuz, özenti dolu, kişiliksiz bir hale getirdik.
Hayatın her alanında değiştik, başkalaştık bir başkası olduk adeta. Kendi dinimize, kültür, gelenek, örf ve ananelerimize düşman olduk. Kur'an ve Sünnet'te bize emredilen sırat –ı müstakim çizgisinin dışına ifrat noktasında kaydık.
Sekülerizmin ahtapot kollarında akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerimizi derin bir riske soktuk.
Zina'nın suç kapsamı dışına ötelenmesi ve meşru bir birliktelik olarak mer'i kanunlarla bu kebair günahın normalleştirilmesi neslin, nesillerin korunması noktasındaki emniyet zincirlerini bir bir kırarak şeytan ve şeytanlaşmış insana sevinç naraları attırmıştır.
Bugün insanlık... insanların zararda ve ziyanda olduğu, ifsada uğradığı bu Hüsran Asrı'nda kendini Allah'a ve Rasulüne adayan, insanlara iyiyi anlatacak, kötülükten nehyedecek, salih amellere gark olmuş civanmert ebrar kullarını arıyor.
BUGÜN, İMAN EDENLER … “Ey âmenû olanlar! Allah'a ve O'nun Resûl'üne ve Resûl'üne indirdiği Kitab'a ve daha önce indirdiği Kitab'a îmân edin."
… çağlar üstü ilahi hitabının topyekün muhatabı haline gelmişlerdir. İmanlar; makam - mevki - şan - şöhret - siyasi ve ekonomik ikbal karşısında yenik düşerek akamete uğramış ve bu yönde Rabbim bu fakiri affetsin yeniden bir balansa ayarına ihtiyaç duyar hale gelmiştir.
Yeniden İman etmek, yani... Yusuf Suresi Ayet 108 in (De ki (Habîbim:) «işte bu, benim yolumdur. Ben (insanları) Allaha (körü körüne değil) bir basıyret üzere , akla uygun, bilinç ve duyarlıkla donanmış bir kavrayışa dayanarak da'vet ediyorum. Bana tâbi olanlar da (böyleyiz) gereği olarak, sormak sorgulamak seçim ve tercihlerimizde koyun gibi, sürü gibi olma yerine...
... analitik bir muhakeme ile yani basiretle yaşamı ve tüm gelişen olayların analiz ve sentezini yapmak bu yönde Tahkiki İmanı yeniden ve bir kez daha Taklidi İmanının önüne fersah fersah geçirmek.
Erdemli, şahsiyetli, yüksek ahlaklı, dosdoğru olmak.
Ritüeller Manzumesi şekline dönüştürülen Vahyin Dinini yeniden Sırat –ı Müstakim’e odaklayarak bir kez daha sahihleştirip... sevginin, yüreğin, merhametin, şefkatin, hasbiliğin, erdemin, karşılıksız vermenin, dünyaya tenezzülsüz ve zahidane bakmanın yani KURAN'IN DİNİ hali getirmeye mahkum ve mecbur olmaktır, "YENİDEN İMAN ETMEK".
BUGÜN, ANNE KOKAN MÜBAREK İSİMLER… AYŞELER, FATMALAR, HATİCELER, EMİNELER, ZEHRALAR, BETÜLLER, ELİFLER, ZEYNEPLER, MUAZZEZLER VE MÜZEYYENLER MEHCUR VE Bİ – KES.
Bugün reyhan kokan, menevşe kokan, lale, sümbül, gül kokan, nergis kokan anne kokan isimleri modası geçmiş geri kafalılarının koyduğu isimler olarak öksüz ve yetim bıraktık. Vaktin Saatine doğru, Sur’un Sahibine (İSRAFİL AS.) adım adım yaklaşırken, Rabbim encamımızı hayırlara tebdil eyleye. AMİN…AMİN…AMİN…