Siyasetin ne hale geldiğini, nasıl itibar ve irtifa kaybettiğini görüyor musunuz? Bir parti lideri hakarete uğruyor, tehdit ediliyor, ilgili makamların hiç birinden ses yok. Meclis başkanı susuyor, parti liderleri susuyor, olaya el koyması gereken yargı susuyor.

Kimden bahsettiğimi anlamışsınızdır.

İYİ parti liderinin Bahçeli’ye yönelik eleştirilerine onun yerine çok bayağı ifadeler kullanarak ÜO Genel başkanı cevap verdi. Dervişoğlu’nu tehdit etti. Şimdiye kadar bu yolla susturduklarına bakarak Dervişoğlu’nu da susturacaklarını sandı. Dervişoğlu’da, Sinan Ateş’in öldürüldüğü yerde “ ben buradayım” diyerek tehditlere pabuç bırakmayacağını gösterdi.
Ülkücülük, her şeyden önce edeptir, terbiyedir, vatan sevgisi ve yüksek ahlaktır. Şanlı peygamberin gösterdiği ahlaki ufka doğru yürümektir. Türk töresini kuşanmaktır.
Toplumları kılıçla boyun eğdirir ama fethedemezsiniz.
Toplumlar güzel ahlakla ve adaletle fethedilir. Onun için rahmetli Türkeş yürüyüşümüzün adını “ gönül seferberliği” olarak koymuştu.
 

Korkuya boyun eğenler er geç o boyunduruktan kurtulurlar, ama gönülleri fethedilenler fethedildikleri yerde kalırlar. 
Büyüğünü küçüğünü bilmeyen, tehdit ve hakareti ülkücülük sananlar topluma nizam veremezler. Kendini terbiye edemeyenler başkalarını terbiye edemezler.

Bütün bunlar son yıllarda izlenen baskı politikasının gençlerin dünyasındaki yankılarıdır. Bir lider, sırayla suç örgütü liderlerini makamında kabul edip fotoğraf verirse, gençler de gösterilen itibara bakarak o yolda yürürler. Böyle böyle tertemiz bir gençliği yanlış mesajlarla siyasetin değneği haline getirdiler. Saygısızlığı bir mücadele biçimi olarak sundular.
Siyasetçiler, birbirini eleştirebilir, ağır ve sarsıcı sözler de söyleyebilirler. Cevabını yine siyaset kurumu verir. Kimsenin tehditle, baskıyla eleştiri hakkı elinden alınamaz.

Sonra Dervişoğlu niye tepki gösteriyor? Niye Bahçeli’yi eleştiriyor? Bu bebek katilini meşrulaştırmayın, şehitlerimizi ve ailelerini incitmeyin, ülkeyi bölecek tavizler vermeyin, ABD/İsrail planına alet olmayın, BOP. Eş başkanlığını bırakın diyor. Bunların hangisi yanlış? Apo’yu omuzlarınıza alın, ülkeyi bölün, ABD emperyalizminin kirli bir aparatı olun mu  deseydi? Gerçekten ülkücü olanlar, bu beyanlara kızmaz tam aksine sahip çıkardı. Hakaret etmez saygı duyardı. Ama bilinçli olarak ülkücülüğün içini boşaltarak parti militanlığı haline getirdiler. Kurumsal olarak ülkücülüğü rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu sürdürmeye çalıştı, şehit ettiler. Bu tavır gösteriyor ki, artık kurumsal anlamda ülkücülük yok, bireysel anlamda var. Onlar da 1990 öncesinin ülkücüleri. Her biri kendi gayretiyle ülkücülüğü yaşatmaya, bayrağı taşımaya çalışıyor, bu tür çirkinliklere, nobranlıklara, seviyesizliklere rağmen. 

Sözün özü; kötü örnek alınamaz, kötüyü örnek alanlardan başka bir üslup beklenmez zaten.