Sevgili okuyucularım, emekli olduktan sonra 18 yıla yakın Samsun’da ikamet ettim. Geçmişte 35 yılımı geçirdiğim Ankara’ya dönmek durumunda kaldım. Keçiören Yayla Mahallesi’ne 9 ay önce taşındım. Ankara’nın en eski yerleşim yerlerinden birisi olan Keçiören’in mahallelerinde çöp konteyneri olmadığı gibi çöp kutuları dahi yoktu. 31 Mart mahalli seçimler öncesi, Keçiören Belediye Başkanlığına aday olan Mesut Özarslan meydanlara Keçiören’in her köşesine çöp konteynerleri yerleştireceğini vaat etmişti. Keçiören’in diğer mahallelerini bilemiyorum ama Yayla Mahallesi ve çevrisinde halen çöp konteyneri olmadığını görüyorum.

Çöpler sokaklara gelişigüzel atılıyor. Atılan çöpleri sokak hayvanları deşiyor veya dağıtıyorlar. Çok kötü görüntüleri her gün görmekte ve yaşamaktayız. Keçiören Belediye Başkanı Mesut Özarslan’dan seçim öncesi verdiği vaatleri bir an önce yerine getirmesini istiyor ve talep ediyoruz.

Samsun’la kıyasladığım zaman, Samsun’un her mahallesinde çöp konteynerleri, çöp kovaları, hatta yer altına gömülen çöp konteynerleri ile bu hizmeti en iyi şekilde verdiklerini düşünüyorum. Sayın başkan seçileli 7 ay olmuş ama bu konuda hala bir çalışma göremiyorum.

Z KUŞAĞI

Başka bir sosyal konuya değinmek istiyorum. Ben çoğunlukla toplu taşıma araçlarını kullanmaktayım. Toplu taşım araçlarında bazılarının övünerek bahsettikleri Z Kuşağı çocuk ve gençleri büyüklerine karşı son derece saygısızlar. 65 yaş üstü insanlar ayakta giderken otobüs veya metroda gençler yayılarak, kakara kikiri yaparak oturmaktadırlar. Bazıları uyuyor numarası yapıyor, bazıları kulaklıklarını takarak çevresinden habersizmiş gibi davranıyorlar.

Hiçbirinin aklına bir gün bizlerde yaşlanacağız, tepemizde ayakta dikilen yaşlılara yer vereyim diye düşünmüyorlar. Bizim kuşak hiç de böyle değildi. Büyüklerimize yer verirdik. Bu gençlerin aileleri çocuklarına acaba bu konuda hiç mi nasihatte bulunmazlar. Ben çocuklarımı bu bilinçle yetiştirdim. Görev yine ailelere düşüyor.

Çocuklarımıza sadece toplu taşım araçlarında değil, her konuda büyüklerine saygılı davranmalarını, hatta bazı durumlarda yardımcı olmalarını tavsiye ve tembih etmeliyiz. Eskiden okullarda daha çok ilk ve orta okullarda “Adabı Muaşeret” kurallarını öğreten dersler verilirdi. Şimdi var mı bilmiyorum ama bu dersler mutlaka gençlerimize verilmelidir.

Okullarımızın yüzde 80’ini İmam Hatip okuluna dönüştürmekle bu problemler çözülmüyor. Ahlaklı olmanın dinle imanla çok da ilgisi yoktur. Ahlakı olmayanın dini de imanı da olmaz. Japonları ateist bir millet olarak biliriz. Ama Japonlarda ahlak kuralları en önde gelen kurallardan biridir. Gençlerimize İslamiyet’i öğrettiğimiz gibi ahlaklı olarak yetişmelerini de sağlamalıyız.

Bu konu çok geniş bir mevzu ama daha fazla uzatmaya gerek görmüyorum.

Anlayan anladı zannediyorum.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE VE DİYEBİLENE