Sevgili okuyucularım. Hak arasında klasik bir sözdür “ Her şeyin başı sağlık” diye söylenir. Günlük yaşantı içerisinde vücudumuzun herhangi bir organı rahatsızlanmadığı sürece o organımız aklımıza dahi gelmez. Hani yine halk arsında “Neren acıyorsa canın ordadır” diye bir söz vardır. Bu tür rivayetleri çoğaltabiliriz. Gerçek şuki; sağlığımız yerinde iken kıymetini bilmiyoruz.
Yine bizim milletimize has bir deyim vardır. “ Türk Milleti sağlığını kaybedene kadar çalışır, para kazanır, Parayı kazandıktan sonra kaybettiği sağlığını yeniden kazanmak üzere sağlık kuruluşlarına tonlarca para yatırır.” Halbuki çalışırken sağlığını da eşit olarak korumaya çalışsa belki emekliliğinde bu tür sağlık problemleri ile karşılaşmaz diye düşünüyorum. Önemli olan sağlığımızı koruyarak yaşlanmalıyız.
Bazen paranın da yeterli olmadığı sağlık problemleri yaşıyoruz. Hatırlayanlarınız bilirler. Rahmetli Sakıp Sabancı, bir televizyon programında demişti ki; Biliyorsunuz büyük bir varlığa sahibim ama yiyemiyorum demişti.
Konu sağlıktan açılmışken, geçtiğimiz haftalarda yaşadığım bir olayı anlatmadan geçemeyeceğim. Geçenlerde grup arkadaşlarla Başkent Öğretmen Evi’nde sohbet ediyorduk. Arkadaşlarımızdan Savaş Ünal arkadaşım; arkadaşlar ben yarın Hacettepe Hastanesi’nde günübirlik bir cerrahi operasyon geçireceğim, bana kim refakat edebilir diye sordu. Ben de ben gelebilirim dedim. Arkadaşım benden önce gelmişti. Saat 10:30 gibi bende hastaneye geldim. Saat 15:00’e kadar operasyon sırası bekledi. Nihayet arkadaşım ameliyata alındı. Bir saat sonra sekreteryaya sordum. Arkadaşım çıkmadı ne oldu dedim. Ameliyat bitti uyandırma servisine alındı dediler. Meğerse arkadaşım uyandırma servisinde kalbi durmuş müdahale ile çalıştırmışlar.
Hızlı bir şekilde Anjiyo servisine kaldırdılar. Orada tıkanan bir kalp damarı balonla açılıyor ve Yoğun Bakım Servisine alınıyor ve entübe ediliyor. 2 gün entübe halinde yoğun bakımda kalıyor. Bu operasyonlar öncesinde bu hastanın ailesi çocukları nerede diye sordular. Bende eşinden ayrılalı yıllar oldu. Üç oğlu var ama isimlerini bilmiyorum dedim. Operasyona girmeden önce imzalattıkları evrakları arkadaşı olarak bana imzalattılar. Yoğun Bakımdan üçüncü gün servise çıkardılar. 4. Gün arkadaşım düzeldi ve aramıza katıldı.
Oğlu dahi babamın bu ikinci kalp krizi, bu kez babam kurtulmaz diyordu. Ama öldürmeyen Allah öldürmüyor. Arkadaşımın taburcu olduğu gün ben Bilkent Şehir Hastanesi’nde Nöroloji bölümünde sonuç bilgilerini almak üzere bulunuyordum. Aynı anda PTT Genel Müdürlüğü’nde Müşavir olarak beraber çalıştığımız arkadaşım Fikri Akbay’ın eşinin Nörüloji’de Yoğun Bakım servisinde yattığını öğrendim. Arkadaşıma ben dilimin döndüğünce tesellide bulunuyorum. Yukarıda anlattığım arkadaşımın yaşadıklarını anlattım.
Fikri kardeşim Allah’tan ümit kesilmez, bak arkadaşım entübe halinden bugün taburcu oluyor. Sabırlı ol. Cenabı Allah netmeye kadir değilki gibi sözlerle teselli sözleri söylemiştim. Ama ben ayrıldıktan yarım saat sonra yenge hanım rahmeti rahmana kavuşmuş. Arkadaşım Savaş Ünal’a geçmiş olsun diyor ve uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum. Yine eşini kaybeden arkadaşım Fikri Akbay’a da başsağlığı diliyor, Cenabı Allah’tan sabırlar diliyorum. Rahmetli eşine de gani gani rahmetler diliyorum. Ona da sağlıklı ve uzun bir ömür niyaz ediyorum.
Diyeceğim o ki; Bu dünya yalan dünya. Bu dünyadaki ömür süremiz bittiğinde hepimiz bu fani dünyayı terk edeceğiz. O nedenle sağlığımıza çok iyi bakmak durumundayız. Zannediyorum daha önceki bir yazımda yazmıştım. Ben 25 yıldır bel fıtığı ile yaşıyordum.
İki dakika ayakta kalsam hemen oturabileceğim bir yer arıyordum. Şimdi ise uzun bir süre ayakta kalsam da sıkıntı olmuyor. Ankara’ya taşındıktan sonra evimin yakınında bulunan Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait spor salonuna gitmeye başladım. 6 ayda 14 kilo verdim ve 25 yıldır birlikte yaşadığım bel fıtığı ile yollarımı ayırmış oldum. Şekerim düşünce elim titrerdi, dilim ve çenem uyuşurdu.
Spor şekeri mi de düzeltti. Şimdi ne kadar aç kalsam da, şekerim düşse de artık elim titremiyor, çenem uyuşmuyor. Sporu herkese tavsiye ediyorum. Tüm dostlarımın ve okuyucularımın sağlıklarına dikkat etmelerini tavsiye ediyorum.
Yazımı Kanuni Sultan Süleyman’ın meşhur özdeyişi ile kapatmak istiyorum.
“HALK İÇİNDE MUTEER BİR NESNE YOK DEVLET GİBİ.
OLMAYA DEVLET CİHANDA BİR NEFES SIHHAT GİBİ”
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE