Bugün, 26 Ağustos Büyük Taarruz’un 102. yıldönümünü anarken, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük yolunda gösterdiği eşsiz kahramanlıkları bir kez daha hatırlıyoruz. Bu zafer, sadece bir askeri başarı olarak değil, aynı zamanda bir milletin varoluş mücadelesi ve bağımsızlık iradesinin simgesi olarak tarih sahnesindeki yerini almıştır.

Büyük Taarruz, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde, düşmana karşı verilen son büyük mücadele olarak tarihe geçmiştir. Bu kahramanlık destanı, Türk milletinin asla boyun eğmeyeceğini, özgürlüğü ve vatanı uğruna her türlü fedakarlığı göze alacağını dünyaya ilan etmiştir.

Günümüzde, Atatürk'ü taklit etmeye çalışan bazı kişiler ve onların yardakçıları, bu büyük mirası ve kahramanlıkları kendi çıkarlarına alet etmeye çalışmaktadırlar. Oysa ki Türk milleti, Atatürk’ün önderliğinde zafere koşan gerçek kahramanları ve onların izinden gidenleri unutmamış, asıl değerlerin ne olduğunu çok iyi bilmektedir. Atatürk ve silah arkadaşlarının cesareti, azmi ve liderliği olmadan kazanılmış bir zaferin mümkün olamayacağı, her Türk vatandaşının bilincindedir.

Nazım Hikmet, Türk milletinin Kurtuluş Savaşı’ndaki kahramanlıklarını, “Kurtuluş Savaşı Destanı” adlı eserinde büyük bir ustalıkla dile getirmiştir. Şiirlerinde, savaşın zorluklarını, milletin direnişini ve kahramanlığını yücelten Hikmet, savaşın sadece askeri değil, aynı zamanda ulusal bir mücadelenin de simgesi olduğunu vurgulamıştır. Hikmet'in eserleri, savaşın zor şartlarına rağmen Türk milletinin gösterdiği cesareti ve kararlılığı, tüm insanlığa duyurmuştur.

Atatürk, yalnızca bir askeri deha değil, aynı zamanda milletin bağımsızlık ve hürriyet yolundaki rehberi olarak da tarihe damgasını vurmuştur. Silah arkadaşlarıyla birlikte, zorlu bir mücadele sürecinde, Türk milletinin bağımsızlığını sağlamış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır. Onlar ki, sadece bir zafer değil, yeni bir devletin doğuşunu da müjdelemişlerdir.

Büyük Taarruz’un kahramanları arasında Türk kadınlarının rolü de göz ardı edilemez. Cephe gerisinde verdikleri destek, yaptıkları fedakarlıklar ve gösterdikleri cesaret, zaferin kazanılmasında büyük bir pay sahibidir. Türk kadını, tıpkı erkekler gibi bu mücadelede yer almış, vatanı için her türlü fedakarlığı yapmaktan çekinmemiştir.

Bugün, bu büyük zaferin yıldönümünde, Atatürk ve silah arkadaşlarının bize bıraktığı mirası onurlandırmak, onların yolunda ilerlemek her birimizin sorumluluğudur. Sahte kahramanlar, ne kadar çabalarsa çabalasın, gerçek kahramanların izini silemezler. Bu ülke, Atatürk ve onun izinden giden gerçek vatanseverlerin fedakarlıklarıyla bugünlere ulaşmıştır ve onların anısını yaşatmak, bu millete karşı en büyük görevimizdir.

26 Ağustos'un yıldönümünde, başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor; onların bizlere miras bıraktığı bu kutsal topraklarda, özgür ve bağımsız bir yaşam sürdürme kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz. Bu zafer, Atatürk ve Türk milletinin ortak mücadelesinin bir simgesidir ve bu mirasa sahip çıkmak, her Türk vatandaşının en büyük görevidir.