Demokrasi sözünün etimolojik kökeni “demos” (halk) ve “kratos” (egemenlik) kelimelerine dayalıdır. Kısaca Demokrasi, halkın egemenliği demektir. Demokraside egemenliğin gerçek sahibi “birey” ve nihayetinde, bir devlet sınırları içerisinde yaşayan “halk”tır. Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir.

***

Yukarda kısaca demokrasinin ne anlama geldiğini duyarlı zatı muhterem devlet büyüklerimize birkez daha hatırlatma gereği hissettim. Gerçi devlet büyüklerimiz daha iyi bilirler amma ben yine de hatırlatayım dedim, insan erdeminin, birey olma, yurttaş olma, eşit olma ilkelerinin yegane temeli olan demokrasiyi. Sahi değerli okuyucularım bu demokrasi herkese eşit mi işliyor. Yoksa sadece gücü olan, güçlü olanların mı yanında.

***

Yasalarda belirtilen belirli suçları işlemekte olduğu konusunda kuvvetli şüphe bulunan şirketlere kovuşturma sürecinde kayyım atanabilir.

Bu suçlardan bazılarını şu şekilde sıralamak mümkün:

* Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti,

* Uyuşturucu ticareti,

* Kalpazanlık,

* Fuhuş yaptırma,

* Kumar oynatma,

* Zimmete mal ve para geçirme,

* Kara para aklama,

* Silahlı örgüt kurma,

* Silah kaçakçılığı,

* Casusluk,

* Kaçakçılık ile kültür ve tabiat varlıklarına karşı işlenen bazı suçlardır.

***

Yukarıda kayyum atanması kriterlerden bazıları sıralanmıştır. Şimdi can alıcı soru şu? Örneğin 25 yıl Ankara’nın altından girip üstünden çıkan ve milyonlarca lira belediyeyi zarara uğratan Melih Gökçek döneminde neden kayyum ataması yapılmadı. Keza aynı durum İstanbul içinde geçerli neden atama yapılmadı. Aynı durum Gaziantep içinde geçerli neden atama yapılmıyor. Buna benzer birçok belediye aynı durumda neden atama yapılmadı ve yapılmıyor. Bunlarda kamu malını zarara uğrattılar ve hala uğratmaya devam ediyor. Neden kayyum ataması yapılmıyor. Yani bu kayyum atamaları sadece ve sadece muhalif belediyeler için mi geçerli olan bir durum. Yani siz değerli büyüklerimizin tabiriyle bir belediyeye kayyum ataması yapılması için sadece belirli suçlar mı gerek yoksa yukarda belirtilen suçları kapsayan bütün yönetimlere kayyum ataması mı yapılmalı. Yani sizin deyiminizle terör örgütüne yardım ve yataklık yaptığı gerekçesiyle kayyum ataması yapıldığı söyleniyor. Eyvallah gerçekten yapılıyorsa kayyum ataması yetersiz kalır kanun önüne çıkarılıp yargıya hesap vermeleri de gerekir. Peki, bu görevden alınan kişiler tutuklandı mı? Öyle ya madem suç işliyorlar tutuklanıp yargı önüne çıkarılması gerek. Yok, tutuklanmadı ise neden atama yapıldı. Haa soruşturma devam ediyor diyorsanız. Önce ceza verip sonra yargılamak hangi kanunda var bunun da açıklanmasını istiyorum. Benim bildiğim kanunda ispat edilmemiş hiçbir eylem suç değildir. İspat edilmiş ise o zaman da yargılanma gerektirir. Bir diğer husus örneğin kamu malını iktisadi bakımdan zarara uğratmak suç teşkil etmez mi? Teşkil ederse şuan ki birçok belediye kamu malını milyarlarca zarara uğratmış ve hala da uğratmaya devam ediyor neden atama yapılmıyor.

***

Sayın Cumhurbaşkanımız her platformda seçmen iradesine saygı gösterilmesi gerektiğinden bahsediyor. Sonuna kadar katılıyorum. Fakat Seçmenin iradesiyle göreve gelmiş kişilerin görevden alınması demokrasi ile örtüşüyor mu? Bu söylemle şuan ki kayyum atamaları ne kadar paralel birbirine. Bir taraftan her fırsatta seçmen iradesine saygı vurguları yapıp diğer taraftan seçmen iradesiyle seçilen belediye başkanlarını görevden alıp yerine kayyum atamak ne kadar etik ve hukuka uygun kamuoyunun vicdanına bırakmak lazım. Şunu da sormak lazım bu insanlar farklı bir siyasi partiden seçildiler maksadıyla bir yafta yapıştırıp kayyum atanıyorsa bu atamaların nedeninin kamuoyuyla paylaşılması gerekmez mi? Peki bu seçilmiş başkanların madem terör örgütüyle bağlantıları var “İSE” neden seçilmelerine izin verdiniz? Hukuka aykırı kişilerin başkan seçilebilme hakları var mıdır? Yok ise neden verdiniz? Var ise neden kayyum atıyorsunuz? Yani bu belediyeler Ak Parti’den aynı kişilerin başkan olduğu durumda seçilmiş olsalardı yine de kayyum atayacak mıydınız?

***

Sözün özü hiçbir siyasi parti gözetmeksizin hangi partiden seçilirlerse seçilsinler(AK Parti, CHP, MHP, İYİ parti, HDP) ortada gerçekten bir suç varsa gereği yapılmalı ama bütün siyasi partilere eşit şekilde işlemeli kanun. Yani yargıyı, yasamayı ve yürütme gücünü elinde bulunduran hükümet kanadını koruyup kollamak, diğer yandan muhalif durumdaki partilere haksız yaptırım uygulatmak demokrasi ile de insan haklarıyla da seçmen iradesiyle de örtüşmez. Bu uygulamaların uluslararası kamuoyunda Türkiye’nin sadece ve sadece güven kaybetmesine prestij kaybetmesine neden olur. Yani muhalifleri susturacağız derken uluslararası arenada güven zedelenmesi yaşıyorsunuz bilesiniz.