Din kullanılmaz, dine iman edilir. Hayat onunla anlamlandırılır, din insana bir hedef gösterir, gayesiz, amaçsız, faydasız yaşamasının önüne geçer.
Fakat dini kullananlar da olmuştur.Din, en büyük zararı onu siyasallaştırarak ikbal aracı haline getirenlerden görmüştür.
Siyasallaşan din, birleştiricilik vasfını kaybeder.
Siyasallaşan din, aslında din adına dini katleder. Bir giyotin gibi Müslümanların boynuna iner.
Tarihte en büyük cinayetler siyasallaşan din adına, dine karşı işlenmiştir.
İslam tarihinde de böyledir, Batı tarihinde de böyledir.
Bizde peygamber efendimizin en seçkin sahabileri Hz.Ömer, Hz.Osman ve Hz. Ali siyasal dinin ilk kurbanlarıdır. Sonra bayrağı Emeviler devralmış, tarihimizin hala kanayan yarası olan Kerbela faciasını yapmıştır.
Hariciler, Şiiler hep dinin siyasallaşmasının tezahürleridir. Siyasal olan zamanla din kisvesine bürünerek kendine itikadÎ bir temel de oluşturmuştur. Kutsiyet izafe edilen her siyaset sonunda dini bir kisveye büründürülür.
İslam, Allahın kelamı, Peygamberin sahih sünneti dışında beşer müdahalesi görmüş her alanı eleştiriye açık tutar.Eleştirilemez olan yüce Allah'tan gelenler ve onun sevgili peygamberinin sahih sünnetidir. Çünkü o yaradılışın hikmetini, amacını bize verir. Ona ulaşacak yolu gösterir.İnsanlara bu dünyanın oyun ve eğlence için yaratılmadığını vazeder.
Beşeri olanla ilahi olan arasındaki temel farklardan biri budur.Din eleştiriye kapalı, beşeri olan her şey velev ki dini yorumlar da olsa eleştiriye açıktır.
Beşeri olana yönelik eleştiri kapılarının açık olması putlaştırmanın önündeki en büyük engeldir. Çünkü eleştirilmeyen kutsallaştırılır, kutsallaştırılan eleştirilmez. Eleştiri, kişiyi beşer sınırları için tutar, hem eleştiren, hem eleştirilen açısından.
Günümüz siyasetinin en önemli zaaflarından biri budur.
Din siyasallaştıkça, siyasal dinin temsilcileri kutsallaştırılır. Siyasal olan dini olan gibi algılanır.Eleştiri kapıları kapanır. Eleştiren, eleştirisini artık kişilere değil, dine yöneltmiş kabul edilir.Siyasetin öncelikleri dinin öncelikleri haline gelir. Dinin muhatabı zamanla bütün insanlık olmaktan çıkar, onu siyasallaştıranların mülkü haline gelir. Din mülkleşir,hitap alanı daralır. İman ölçüleri bile siyasi tercihlere göre belirlenir.Siyasi tercihler dini tercihlere dönüşür.Parti ayrımı din ayrımı olarak takdim edilir, kavga da burada başlar. Bu hale gelen bir din artık gönüllere inşirah veren, huzurun rehberi olan bir ilahi reçete olmaktan çıkar, ölüm saçan bir silaha dönüşür.Çünkü din, artık siyasete göre yorumlanmakta, mümin kafir sınıflandırması ona göre yapılmaktadır. Haklı veya haksız olmanın ölçüsü din değil, onun siyasal,partisel yorumudur.
Bu tarz bir dini yaklaşım -dini içinden- yıkmaktan başka işe yaramaz. Dini zorlaştıran, ayrışma aracı haline getiren, onu siyasal hedeflerin manivelası yapan her davranış dine içinden darbe vurmaya yarar. Bugün her türlü yolsuzluğun, rüşvetin, hırsızlığın, savurganlığın, adaletsizliğin, ayrımcılığın, despotluğun -harp hiledir- düsturu ile meşrulaştırılmasının nedeni budur. İşte din adına dinin yasakladıklarının, görmezden gelinmesi, hatta bir mücadele biçimi olarak görülmesi bundandır. Siyasal İslam dediğimiz şey de zaten budur.Siyasal İslam insanları dine çağırmaz, dini kendi amaçlarına hizmet etmeye çağırır. Onun için siyasal İslam'ın etkin olduğu hiç bir yerde -dindarlaşma- olmaz. Çünkü din adına yapılan her yanlış, dine şüphe olarak döner.