Şu işe bakın, dünyanın en yüksek enflasyonu bizde, rüşvet, yolsuzluk deseniz hesabı yok. Fukaralık yüzünden aileler parçalanıyor, insanlar etini satıyor, ama biz geçmişi konuşmaktan bugünü konuşamıyoruz.
İnsan geçmişte yaşar mı?
Siyaset bizi bugüne körleştirerek geçmişe gömüyor. Yaşamakta olduklarımızı değil, bizden öncekilerin yaşamış olduklarını konuşuyoruz.
Bunun bize ne faydası olacak? enflasyon mu düşecek, ekonomi mi düzelecek, bu yalan rüzgarı son mu bulacak? Hayır, hiç biri olmayacak, çünkü geçmişi konuşmak bugünün hiç bir problemini çözmeyecek. Zaten her seçim bizi bugünden uzaklaştırmak için geçmişin -unutulması- gereken olayları gündeme taşınıyor.
Dövüşe dövüşe bir toplum kalkınır mı? Dövüşmek sorunlarımızı daha da büyütür. Biz dövüşenler neslindeniz. Bize de -beka sorunu var- dediler, vatan elden gidiyor dediler, yaşamayı erteledik ortaya atıldık. Biz ortaya atıldık ama bize vatan elden gidiyor diyenleri hiç bir zaman -kavga meydanında- görmedik. Biz dövüştük, onlar ülkeyi, yönetti, yönetiyor. Sadece ülkeyi yönetseler iyi, kendilerine karşı olanları bile yönetiyorlar. Muhalefet yaptığını sananlar bile onlara çalışıyor.
Herkes, her çıkar grubu bir şeyi sömürüyor, sadece din sömürülmüyor, milliyetçilik, Atatürk, demokrasi her şey sömürülüyor. Vatandaş bu sömürüyü görünce kime inanacağını şaşırıyor. Dini, din olmaktan, milliyetçiliği milliyetçilik olmaktan çıkardık. Artık sadece mevcut din algısını idrakine sığdıramayanlar deist olmuyor, dolaşımda olan milliyetçilikten haz etmeyenler de başka zeminlere kayıyor. Milliyetçiyim diyenlerin icraatları ile sloganları, söylemleri arasında o kadar fark var ki, özellikle gençler sözle eylem arasındaki bu uçurumu bir türlü kapatamıyor.
İyi durumda değiliz, iyi olacağımıza dair bir emare de yok. Dün faiz sebep, enflasyon sonuçtu. Bugün onu diyenler tarihimizin en yüksek politika faizine imza atılar. Hayat faize karşı olanları, politikalarını bunun üzerine inşa edenleri faizle terbiye etti. Aslında ne İslam'ı ne ekonomiyi biliyorlar. Bilseler ülkeyi bu hale getirmezlerdi. İslam dediler en büyük yolsuzluklar bu dönemde oldu. İslam dediler en büyük faiz ve rüşvet iddiaları bu dönemde ortaya çıktı. Tek devlet, tek millet dediler Oslo sürecinde şehir şehir dolaşarak eyaletleşmenin faziletlerini anlattılar. Bugün gizli kalsa da yakın bir zamanda Oslo ve Çözüm sürecinde bu ülkenin bölünmenin kıyısından nasıl döndüğü meydana çıkacak. O zaman bugün alkış çalanların ne düşüneceğini, kendilerini nasıl savunacaklarını merak ediyorum.
Hayat geriye doğru akmıyor, geriye bakanlar bugünü ve yarını göremez. Dikkatimiz hep bugünün dışına çevriliyor. Siyasi mühendislik yaşadıklarımızı bile göremez hale getirdi. Kendilerini ezenlere karşı en çok ezilenler alkış çalıyor. Rüşvete, yolsuzluğa, zulme alkış tutanlar İslam'a hizmet ettiğini sanıyor. Bu günü kaybettik böyle giderse yarını da kaybedeceğiz.