Yıllardan beri şeytana bile papuçunu ters giydiren Fetullahçı Terör Örgütü’nün çok sofistike (Yanıltıcı, iç içe, aldatıcı) bir yapı olduğunu söylüyorum ve yazıyorum. Bu şeytani yapının zikredilen özelliğini bilmeyenler yapılan bazı operasyonların kaynağını bulmakta zorlanıyorlar. Hâlbuki FETÖ’nün şeytanı bile kıskandıracak bu özeliği bilindiğinde yaptıkları operasyonlar veya dezenformasyonlar ne kadar ustaca yapılırsa yapılsın açığa çıkar.
Dezenformasyon, doğası gereği çelişkilerle dans etmesi gereken bir sanat olarak bilinir. Dezenformasyonu kullanan taraf; hedef kitlesinin algısı üzerindeki hakim bilgi/veri/haber seti üzerinde çarptırmalar gerçekleştirmek istediği ve onları istediği yöne sevk etmek için dezenformasyona başvurur.
Dezenformasyonun en temel malzemesi ise yalandır. Gerçeği boyayıp olduğundan farklı göstermektir. Anadolu’da bu meseleyi anlatma bakımından, “Anasını boyayıp babasına satmış.” diye bir tabir kullanılmaktadır.
FETÖ’nün arkasında uluslararası istihbarat örgütleri olduğu için dezenformasyon konusunda uzmanlaşmışlardır.
Dezenformasyon yabancı bir sözcüktür ve “Bireyleri ve toplumları istenen yola yönlendirmek amacıyla, yanlış bilgi ve haber verme” anlamına gelir.
Dezenformasyon, propaganda ve karşı propaganda araçlarının en önemli alanlarından biridir. Aslında kitle iletişim araçlarını kullanarak bireyleri ve toplumları yanlış yönlendirmek, yalan haber ve bilgi vermek ahlaksızlığın daniskasıdır.
Bu anlamda tarihteki en ünlü dezenformasyon ustalarından biri Hitler'in propaganda bakanı Goebbels'tir.
Goebbels'in uygulamaya koyduğu dezenformasyon örnekler şeytanı bile utandıracak niteliktedir. Mesela Hitler iktidarda iken rakipleri rejimi zayıflatmak için onun hasta olduğu söylentisini yayarlar. Bunun üzerine Goebbels hemen harekete geçer ve kendi ajanları vasıtasıyla Hitler'in çok daha hasta olduğunu yayar. Kısa bir süre sonra da Hitler’in öldüğü yalanını yayınlar. Kitleler bu haberlerin Goebbels tarafından değil, muhalifleri kanalıyla yayınlandığını zanneder ve Hitler’in öldüğüne inanır.
Kitleleri Hitler’in öldüğüne inandıran Goebbels muhaliflere öldürücü darbeyi vurmak için harekete geçer ve Hitler’e bir miting düzenletir. Bu mitingi radyodan canlı yayınlar ve Hitleri konuşturur. Goebbels bunu yaparak bir taşla iki kuş vurmuş olur. Birincisi Hitler’in öldüğü söylentisini yok etmek; ikincisi ise bu söylentiyi yaydığı bilinen Hitler karşıtlarının propaganda kaynaklarının inandırıcılığını ortadan kaldırmaktır.
Eğer bugün Goebbels yaşasaydı, 30-40 senedir ülke gündemini işgal eden ve yaptığı dezenformasyonlarla toplumumuzu yanlış yönlendiren FETÖ’cülerden dezenformasyon dilenirdi. Çünkü FETÖ’cülerin yaydıkları yalanlar, dezenformasyonda kullandıkları araçlar Goebbels'e bile rahmet okutturacak kadar şeytanidir.
Bilindiği üzere propagandanın değişmeyen hedefi, insanların düşüncelerini etkileyip onları belli bir amaç doğrultusunda şekillendirmekten ibarettir.
Beyaz propaganda doğru unsurlardan meydana gelir ve kaynağı da bellidir.
Dezenformasyon aracı olarak gri propagandanın kaynağı belli değildir. Abartılmış bir doğru habere bir sürü yalan da eklenir. Abartma dozu yüksek, hedef kitlede heyecan oluşturan, zihinleri karıştıran bir nitelik taşır.
Kara propaganda ise dezenformasyonun en temel malzemesidir. Kara propaganda genellikle istihbarat teşkilatları tarafından yapılan gizli bir propaganda türüdür. Hedefte psikolojik tahribat yapmayı amaçlar. Propagandayı hasım kitle veya kişi yapıyormuş gibi gösterilir.
Yalan haber üretme, gri ve kara propaganda deyince Türkiye'de aklımıza gelen ilk gelen isim şüphesiz uluslararası istihbarat örgütlerinin taşeronu olan FETÖ’cülerdir.
(Konumuz değil ama ürettiği yalan haberlerden dolayı ‘Fabrikatör’ diye bilinen Perinçek’in hakkını da yememek lazım. Bu hususta yayınladığım bir makaleyi şu linklerden okuyabilirsiniz: https://selimcorakli.wordpress.com/2019/07/03/fabrikator-dogu-perincek/ , http://yenidunyagundemi.com/kose-yazilari/fabrikator-dogu-perincek--1150.html )
15 Temmuz sonrası yurt dışına kaçan FETÖ’nün militan gazetecileri de dezenformasyon konusunda Goebbels'e rahmet okutacak faaliyetlerini her gün sosyal medya üzerinden uygulamaktadırlar.
Twitter, Facebook, Youtube vb. sosyal medya kanallarına kısa bir göz gezdirdiğimizde FETÖ'nün kara propagandasını yürüten isimler arasında şunları görüyoruz:
“Fatih Akalın / Bold Medya,
Said Sefa / Gündem Haberdar,
Adem Yavuzaslan,
Cevheri Güven,
Erkam Tufan Aytav,
Bülent Korucu,
Aydoğan Vatandaş,
Sacit Arvasi,
Emre Uslu,
Tuncay Opcin,
Kerim Balcı,
Bülent Keneş,
Ergün Babahan,
Ali Adabay / Gündem- Siz,
Savaş Genç Özet-Li-Yorum,
Abdullah Bozkurt,
Ekrem Dumanlı,
Halit Esendir,
Tarık Toros,
Osman Özsoy,
İhsan Yılmaz,
Erhan Başyurt,
Eyüp Can Sağlık,
Asım Yıldırım vb.”
FETÖ soruşturmaları ve davalarında haklarında yakalama kararı olan bu FETÖ’cü vatan haini kişiler bugün hayatını yurt dışında firari olarak sürdürmekte ve ülkemizin aleyhinde kara propagandanın elemanları olarak çalışmaktadırlar.
Organize suç örgütü lideri olduğu bizzat devlet yetkililerince böylenen Sedat Peker’in açıklamaları şimdilerde FETÖ’nün bu tetikçi militanlarının en çok baş vurduğu konu oldu. Peker’in açıklamaları üzerinden FETÖ’cüler ülkemize karşı yeni bir dezenformasyon bombardımanı başlattılar.
Aslında hem Sedat Peker’in açıklamaları hem de FETÖ’cülerle birlikte muhalefetteki partilerin tümünün bu meseleye balıklama atlamaları meselenin uluslararası bir operasyonun ayağı olduğunu kendiliğinden meydana çıkarıyor.
FETÖ’cüler her zaman, “Düşmanımın düşmanı dostumdur.” Mantığıyla hareket etmiş ve şeytanla bile işbirliği yapmaktan kaçınmamışlardır. Şimdilerde Peker’in açıklamalarına balıklama atlamaları ve söylediklerinin doğru olduğunu yaymaları tam anlamıyla bir dezenformasyondur.
FETÖ’cülerin sık sık başvurdukları yalanlardan biri de 15 Temmuz darbe planını kendilerinin yapmadığıdır. Bu hususta ellerinden geldiği kadar dezenformasyona başvurmakta ve yalan haber üretmekte ustalaşmışlardır. Ortada yüzlerce darbeci general ve subayın darbeyi FETÖ’cülerin yaptığına dair itiraflar ve binlerce delil olmasına rağmen “Biz yapmadık” demeleri tam bir dezenformasyon örneğidir.
Bunca yalanı yüzü kızarmadan, kuldan utanmadan ve Allah’tan korkmadan söyleyen ve uluslararası istihbarat örgütlerinin elinde oyuncak olan FETÖ gibi münafık bir yapı ile mücadele etmek her Müslüman Türk vatandaşının görevidir. Bu görev savsaklanmaya veya ertelenmeye gelmez. Eğer ciddi olarak İslami, kültürel, sosyal, siyasi, ekonomik, adliye, emniyet alanlarında topyekûn bir mücadele verebilirsek FETÖ denen bu şeytani yapıyı 20-30 senede tamamen yok edebiliriz.
halde FETÖ yeniden ülkemizde hükümferma olur ve tıpkı Netanyahu’nun Filistinlilere yaptığı zulüm, katliam ve ahlaksızların daha da fazlasını bu ülkenin insanına yapar.