Türkiye karanlık bir gece geçirdi.Bir darbeden çok intihar saldırısını andıran bir kalkışmaya tanık oldu. Sonunda TSK'nın direnci, vatandaşın sağ duyusu ile kritik bir eşikten dönüldü.

Öncelikle belirtmekte fayda var,haklı darbe yoktur. Demokrasilerde siyasi rekabetin yolu bellidir. Bir siyasi iktidarı beğenmiyorsanız onunla silahla değil,demokratik yöntemlerle mücadele edeceksiniz. Aksi takdirde ne şikayetlerinizin haklılığı, ne meşruiyetiniz kalır.

Bu bir intihar saldırısıydı çünkü başarı şansı olmadığı daha ilk saatlerde ortaya çıktı. Bizim kuşak darbelerle yetişmiş,darbelerin nasıl yapıldığına dair az çok fikir sahibi olan bir kuşak.Bir iktidarı devirmek için yola çıkıp tek bir iktidar mensubuna ulaşamayan,medyayı kontrol edemeyen,sokağa hakim olamayan bir darbe asla başarıya ulaşamaz.Bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok.Amaçsız,hedefsiz,perspektifsiz başlamıştı bir gecede bitiverdi.

Kalkışmanın önlenmesi,darbenin amacına ulaşmaması elbette önemlidir. Ancak bunun ağır aksak işleyen demokrasimizi daha da geriye götüreceğine şüphe yok. Darbeciler hangi amaçla yola çıktılarsa tam aksine hizmet ettiler. Bundan sonra muhalefet daha da zorlaşacaktır. iktidar bugüne kadar dirençlerle karşılaştığı projelerini daha rahat uygulayacaktır.

Ortaya çıkan görüntüler çok korkunçtur. Bazı devlet kurumlarına atılan bombalar,çevrilen silahlar uzun süre maşeri vicdanda kötü bir hatıra olarak yaşayacaktır.Buna neden olanların cezalandırılması bundan sonrasının teminat altına alınması için de şarttır.Bu tip kalkışmalar nereden gelirse gelsin asla müsamaha ile karşılanamaz.Millete silah çeken milletin tokatına müstehak olur.

Ancak daha önemli olan Türkiye'yi bu noktalara getirmemektir.Bir yerde bir arıza varsa bunun bir çok nedeni vardır ve mutlaka bu sebepler üzerinde ciddi bir şekilde düşünülmelidir.Darbelere zemin hazırlayan bir çok neden vardır,bunların başında siyasetin kamu düzenini sağlayamaması gelir. 12 Eylül böyle bir darbeydi. Siyasi irade sokaktaki kavgayı bastıramadı,asker de seyirci kalınca vatandaş darbeye davetiye çıkardı. 60 darbesi ideolojik bir darbeydi,hiç bir haklı gerekçesi yoktu. 28 Şubat'ta öyleydi. Siyasetin bu konuda alacağı en önemli tedbir demokratik mücadele kanallarıı sonuna kadar açık tutmaktır.İnsanlar demokratik yollarla mücadele imkanının kalmadığını düşünmeye başladıklarında darbeciliğin alt yapısı da oluşmaya başlar. Onun için iktidarların her alanı domine etmeleri,bir partinin iktidarını tahkim etse de toplumun demokratik yollarla mücadeleye olan inancını sarsar. Bugün demokrasiyi tehdit eden unsurların başında bu güvensizlik yatıyor. MHP kongresinin bile iktidar tarafından tıkandığı bir ülkede insanlar sadece siyasi iktidara değil, demokrasiye olan güvenlerini de kaybederler.

Herkes hepimiz bu kalkışmadan dersler çıkarmak durumundayız.

Birincisi,meşru darbe yoktur.

İkincisi,darbeye karşı olmak bir partinin yanında olmak demek değil,bir partiye muhalif olmak da darbecilerin yanında olmak değildir. Amasız,mamasız darbelerin karşısında olmak gerekir.

Üçüncüsü, demokrasinin inkitaya uğramaması için siyaset yapmak isteyen herkes için demokratik kanallar sonuna kadar açık olmalıdır.

Dördüncüsü,bu teşebbüs ,otoriterleşmenin,tek adam düzeninin asla meşruiyet gerekçesi yapılmamalıdır. Toplumun birikmiş öfkesi, gerilimi mutlaka boşaltılmalı,barışçı,teskin edici bir dil kullanılmalıdır.

Beşincisi,kim suçlu ise gereği yapılmalı,kanun dışına çıkanlara kanun dışı yollar denenmemeli,devletin kendini hukukla koruması gerektiği akıldan çıkarılmamalıdır.

Altıncısı,Türkiye ciddi bir dış ve iç kuşatma altındadır.Bu kuşatma ancak bütünleşmiş, gaye ve amaç birliği etmiş bir toplumla aşılabilir.Dolayısıyla ayrıştırıcı bir dilden sakınılmalıdır.,

Yedincisi, darbeye karşı olmak bir partiyle beraber olmak değil,milletle beraber olmaktır.Söz konusu demokrasi ise milletle beraber olunmalıdır.

Hülasa,Türkiye yeni bir yörüngeye girmiştir.Karanlık bir gece atlatılmış ancak tesirleri yıllar sürecek bir dönem açılmıştır. Bu yeni dönemin ülkeyi nereye götüreceği ülkeyi yönetenlerin sağ duyu ve basiretine bağlıdır.Allah ülke ve milletimizi korusun.