HÜKÜMETE SESLENİYORUM 

 

Yirmi birinci yüzyılda farklı bir ihtilal denemesine muhatap olduk.   

Umuyor ve diliyorum ki, buradan çok ciddi dersler çıkarılır.  

Hem Türkiye’ye bu ayıbı yaşatanlara hesap sorulur hem de buna yol verenlere, bu noktaya gelirken yapılan hatalara bakılır.                                                                 

Bir de aklı-selim özeleştiri yapılır.    

 

Sonuç olarak hükümetler devleti, sivil-asker bürokrasisi, özel sektörü, medyası, STK’ları, v.b. eliyle bir bütün olarak yönetir. 

2003’ten başlayarak, 17-25 Aralık dönemine kadar bu ülkeyi karşılıksız sevenler, özellikle de ülkücüler devletten dışlandı. Yine aynı şekilde bu ülkenin Genel Kurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları, Ordu Komutanları, yetkin subay-astsubayları günahkâr-masum ayrımı pek önemsenmeden hapishanelere yollandı, sonrada serbest bırakıldı. 

Ve böylece devlette bir kısım ehil olmayanlar yer tuttu. Yetkinlerin ayıklanmasıyla kendilerine yol açılanlar da darbe yapmaya kalktılar. 

 

Bu nasıl bir darbe girişimi? Bu nasıl bir mensupluk? 

Bu vatanın ekmeğiyle büyüyenler, bu vatanın parlamentosunu bombalar mı? 

Bu nasıl bir eğitim, bu nasıl bir kurmaylık, bu nasıl bir zekâ ki, millete kurşun sıkar?  

Bu nasıl bir akıl tutulması ki, kullandığı helikopter ve uçaklarla kendi ülkesinin polislerini, sırtını dayayacağı asker arkadaşlarını, sivilleri tarar?  

Geride dullar, yetimler, öksüzler, kararan gelecekler, yıkılan umutlar bıraktırarak...  

Bu nasıl bir asker nefreti ki, bir askerin üniforması sivillerce parçalanır, ekranlarda gösterilir. O gövde yargılanır, gerekli ceza veririlir ama üniforma Türk Milletinindir korunur.  

Unutmayalım darbe, Türk askeri ve Türk polisince özellikle de Türk Milletinin desteğiyle önlendi. 

 

Sanırım artık bundan sonra sığ söylemlerden kaçınır ve vatana ana gibi sarılırız.  

Darbe girişimi sonrası sıcağı sıcağına pek görülmeyen bir tehlike doğuyor.  

Asker düşmanlığı…  

Buna mutlaka engel olunmalıdır.  

Ayrıca arkadan hançerlenme travmasının bir an evvel atlatılması için tedbirler alınmalıdır.  

Kim kime arkasını nasıl dönecek? 

 

Çare samimiyetten geçiyor. Türk-İslam yurdunun birliğinden ve dirliğinden geçiyor. 

Tek millet diyelim ama büyük şemsiyenin adının Türk Milleti olduğunu da söyleyelim, 

Tek bayrak diyelim ama şehadetin, bağımsızlığın sembolü ay-yıldızlı al bayrağı görelim, 

Tek vatan diyelim ama bölünmez yurdun Türk yurdu, Türkiye olduğunu da söyleyelim, 

Tek dil diyelim, isteyen istediği dili konuşsun ama resmi dilin Türkçe olduğunu haykıralım… 

 

Aksi halde bu coğrafyada bize rahat gün göstermezler, göstermediler zaten...  

Aksi halde kinimizin esiri olur, bu cennet vatanı kendimize cehennem ederiz, 

Aksi halde mahşerde, yaratanın huzurunda verecek cevabımız olmaz,  

Aksi halde gelecek nesillerin yüzüne bakacak yüzümüz olmaz… 

 

Madalyonun bir de öteki yüzüne bakalım. 

Allah korusun ya bu darbe girişimi başarılı olsaydı, bunlar mı yönetecekti bu ülkeyi? 

Bu vesileyle hükümete sesleniyorum(!).  

Onca can, canını bu ülkeye feda etti.  

Neden? 

Demokrasiyi korumak için, perde arkasında neler olduğunu dahi bilmeden.  

“Her işte bir hayır vardır” hadisine kulak verin ve bu şerden de bir hayır çıkarın. Geleceği Türk Milletinin ve Türk yurdunun selameti adına kurgulayın…  

Güç zehirlenmesine kapılmayın…  

Toptancı yaklaşmayın…  

Türkiye sevdalılarını devlet kademelerinden ayıklayarak yapılan hataların farkına varın ve bürokratik tercihlerde bundan sonra gereğini yapın... 

Merhum Erbakan zamanından başlayarak YAŞ’ta konulan şerhleri gözden geçirin…  

İktidara geldiğinizde Kamu-Sen üyelerini tehditle Memur-Sen’e geçirenlere bakın...  

Hastanelerin verdiği raporu ciddiye almayarak bizlere ölürseniz ölün diyenlere bir bakın… 

Çocuğunu daha iyi bir eğitim ve güven nedeniyle cemaat okuluna gönderenleri yakın çevrenizden de aynı durumda olanlarla empati kurarak değerlendirin… 

 

Yarınlarda; 
Benzer badirelerle karşılaşmamak, barış ve huzur içinde yaşamak için, 

Daha çok üretmek, kimseleri aç ve açıkta bırakmamak için, 

Bayrağına-sancağına-ocağına-bucağına göz dikmenin göze alınamayacağı bir ülke için, 

Her vatandaşımıza ötekileştirmeden eşit yaklaşın ve birliği sağlayın.  

Yani kardeşliğimizi güçlendirin ki, bir daha birileri darbeyi rüyasında bile göremesin… 

 

Yazımı, Türk Milliyetçiliğinin önderi, ülkücü ideonun kurucusu merhum Başbuğ Alpaslan Türkeş’in  "En kötü demokrasi en iyi darbe idaresinden daha evladır" sözü ile bitiriyorum. Bu söz biz ülkücülerin temel felsefesidir. Bu darbe girişiminde ülkücülerin koyduğu tavır bunu bir kez daha ispatlamıştır. Bizde başkaları gibi riya yok. Dün ne idiysek bugün de oyuz.  

 

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun yaş ile kuruyu ayırt edebilenlere, darbenin her türüne karşı olanlara, huşu ile geçmiş olsun Türkiye ve kalben geçmiş olsun Türk Milleti diyenlere... 

[email protected]