Tek Sayı Takıntım:

Oldum olası tek rakamları severim. Merhum atamdan geçen bir duygu olsa gerek. Çocukluk anılarımda saklıdır, örneğin koyun sayımız 200 mü oldu, babam ya bir tane satın alır sayıyı 201 yapar, ya da bir tanesi keser 199’a düşürürdü. İlla tek olmalıydı…

Cumhuriyet ve 100:

100 yıl, bir asır, o nedenle özeldir ve geçen yıl 100’üncü yılını kutladığımız, Atatürk’ün banisi olduğu Cumhuriyetin her nedense 101’inci yılı beni farklı duygulandırıyor. 111’inci yılı dört gözle bekliyorum, nasip olur mu, tekliğin sahibi Allah bilir, inşallah…

Cumhuriyetin Nimetleri ve Külfetleri:

Hayatım boyunca hep şunu gördüm. Cumhuriyetin nimetlerinden daha ziyade Cumhuriyet karşıtları faydalanmıştır. Külfetin sahibi ise, tartışmasız… Çok uzaklara gitmeye gerek yok, sadece etrafa kısa bir göz gezdirmek yeterlidir… Ben gördüm, siz de gördünüz mü? Yüce Allah, er veya geç nankörlüğün bedelini mutlaka ödetir.

Değer Yargısı Olanların Çokluğu Güçlü Kılar:

Mesela seçim… Bir partiden seçilip başka partiye geçen kişi milletvekilliğinden, belediye başkanlığından, seçildiği görevden de istifa etmeli ya da bağımsız kalmalı…

Mesela bayrak… Bayrağımızın ismi, şekli değişsin diyebilen bir kişi bu ülkenin herhangi bir kamu kurumunda görev alamamalı, örneğin RTÜK üyesi olamamalı.

Mesela üniter yapı… Yahu özerklik versek ne olur diyebilen, artık cin şişeden çıktı, diş macunu yuvasından ayrıldı nakaratlarını dillendiren birisi üst düzey kamu görevlisi olamamalı.

Mesela Cumhuriyet bizi cahil bıraktı (Anadolu’da okuma-yazma oranı yüzde 1 civarında iken), dilimizi değiştirdi (oysa değişen sadece alfabedir), kültürümüzü yok etti diyen birisi Türkiye Cumhuriyeti’nde Bakan olamamalıdır.

Zayıf Düşmeden Ayakta Kalmak:

“Bir milleti yok etmek isterseniz askeri istilaya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevi değerlerini, ahlakını yozlaştırmak kâfidir” demiş Peyami Safa. 

Acaba neden “devletin dini adalettir” denmiş? Adalet öldürülürse zayıf düşülür de ondan.

Neden, “işi ehline verin” buyurulmuş? Ehil olmayanlar ehilleri yönetirse zayıf düşülür de ondan.

Egemenler buna göre proje geliştiriyor. Bakalım etrafımıza, neler oluyor izleyelim. Her yer ateş çemberi, Gazze Müslümanların iman zayıflığında zaten unutuldu gitti, Lübnan yaptıklarının bedelini ödüyor, İran evindeki misafirini koruyamıyor, Suriye diye bir devlet kalmadı, biz PKK falan filan derken burnumuzun dibinde PYD devletini kurdu ABD…

En iyisi Barbaros Hayrettin Paşa’nın “Akdeniz Bizimdi” ismiyle yayınlanan günlüğünü yeniden okumak ve Arap dünyasının açmazlarından adam satmanın dayanılmaz hafifliğini görmek. Suudi Arabistan sadece Hac gelirlerinin zekatını verse Gazze ne olur, hiç düşündünüz mü?

Yarınları Düşünmek:

Tarihin herhangi bir devrinde hükümran olan bir ülke ileriki zamanlarda bir anlığına bile zayıf düşerse tepesine üşüşen çok olur. Çok sayıda imparatorluklar ve devletler kurmuş, hükümran olarak yüzyıllar yaşamış Türk Milletinin son kalası Türkiye Cumhuriyeti de işte bu nedenle bütün zamanlarda üreten, kendine yeten güçlü bir ülke olmak zorundadır.

Şunu unutmamalıyız, bizler Türk-Kürt, Sünni-Alevi kardeşlik paydasını büyütemediğimiz takdirde, bugünleri atlatsak bile yarınlarda başımızı ağrıtacaklardır. Hele ki jeo-politik konumumuz bu zorunluğa tuz-biber oluyorsa ve hele ki her devirde özellikle Cumhuriyetin nimetlerinden en fazla faydalananların içinden yeterince iç düşman devşirilebiliyorsa…