Bizim paralarımıza bizim çocuklarımızı devşirip bize karşı kullanan CIA’nın kullanışlı aparatı, asrın münafığı Fetullah Gülen’in ölmesinin ardından geride bıraktığı örgütündeki Mankurtlaşmış müritleri miras kavgasına tutuştu. Birbirlerinin çirkefliklerini ortalığa saçmaya başladılar.

Bu tür ahlaksız gaye ve ilkelerle kurulmuş yapılarda erdemli gelişmeler beklemek elbette yersizdir. Çünkü temeli batıl bir yapıda yetişenler de o yapının ilkelerini kendilerine iman esası yaparlar.

FETÖ isimli şeytani yapı içinde beklenen gelişmeler oldu ve Gülen’in ölümünün ardından liderlik ve malvarlığı üzerinde müritleri ve yasal varisleri arasında büyük bir çekişme ortaya çıktı. Örgüt liderinin vasiyeti olduğu iddia edilen iki vasiyet var. Özellikle ikinci vasiyetteki belge ve bilgilerin sahte olduğu ileri sürüldü ve bu durum örgüt üyeleri arasında bölünmelere, kavgalara yol açtı.

Fetullah münafığının ölümünün ardından şeytani yapıyı yönetmek için kendi aralarında seçtikleri 12 kişilik heyet özellikle örgüt liderinin yanından hiç ayrılmayan ve damadı olan Cevdet Türkyolu'nu varis bıraktığını iddia etti. Ancak Gülen'in malvarlığını yönetmek üzere atamalarının ardından bazı diğer örgüt mensupları ve özellikle son dönemlerde örgütün birçok kirli çamaşırını deşifre eden Gülen’in yeğeni Ebu Seleme buna isyan etti. Türkyolu tarafından mal varlığındaki bazı paraların değişik vakıflara aktarılması, örgüt içinde ciddi tepkilere ve örgüt üst yönetiminin birbirine girmesine sebep oldu.

Örgüt liderinin yeğeni Ebuseleme Gülen de, bir çantada bulunduğu iddia edilen vasiyetin yalan olduğunu ve bu hususta seçilen sözde heyetin hile yaptığını söyledi. Örgütün sözde yöneticilerinden olan Cevdet Türkyolu, Mustafa Özcan ve Ekrem Dumanlı’ya hakaretler yağdıran Ebu Seleme Gülen’in açıklamaları FETÖ isimli şeytani yapının iç yüzünü bir kez daha ortaya çıkarmış oldu:

“Amcam, alçak Ekrem'i, hırsız Cevdet'i, katil darbeci Mustafa Özcan'ı başımıza bırakıp gitti. Ne olurdu beni dinleseydi? Hesap vermeden ölme ‘hocam’ diye yalvardım ona ama dinlemedi. Bizi yarım bırakıp gitti. Ne yapacağız şimdi biz bu hırsızlarla, darbecilerle, katillerle? Bizi ‘Alî heyetli’ haramzadelere emanet etti. Tabii ben hala inanmıyorum vasiyet olayına. Burada bir kâğıt bulduk. Üstünde ‘Alî heyet şunlardan bunlardan oluşsun’ yazıyordu. Ben inanmıyorum o vasiyete. Bugüne kadar ortada olmayan bir çanta ve vasiyetten bahsediyorlar. Ve ne hikmetse o vasiyette ‘aman eski sistem aynen devam etsin, ‘Alî heyet yönetsin’, Cevdet, Mustafa, Ekrem maaş almaya devam etsin’ yazıyor. ‘Aman abilere kimse dokunmasın’ yazıyor. ‘Cevdet'e birkaç villa daha satın alın’ yazıyor. Değil mi alçaklar? Uydur uydur ipe diz.”

Asrın münafığı Gülen hayatta iken örgüt içinde FETÖKULLİ işler çok yaygındı. Ebu Seleme’nin açıklamaları örgüt liderinin ölümünün ardından da aynı oyunların devam ettiğine işaret etmektedir. Gülen’in ölümünden sonra bir vasiyet açıklanmıştı. Ölümünden altı ay sonra yeni bir vasiyetin daha olduğu ortaya çıktı. Bu yeni vasiyete göre şeytani örgütte sıcak para akışını elinde tutmak isteyen Cevdet Türkyolu Gülen'in tüm gelirlerini yönetecek isim olarak açıklanıyordu. Örgüt liderinin eserlerinden gelen telif gelirlerinin ise Mustafa Özcan (MÖZ) grubuna bağlı sözde “Altın Nesil Vakfı” ve “Herkul'e” bırakıldığının yazıldığı açıklandı. Örgütün sözde “Baş Yüceler Heyetinin” bazı üyeleri ise vasiyetnamenin ve imzaların sahte olduğunu açıkladılar. Gülen’in yeğeniyle evli olan damadı Cevdet Türkyolu ve Mustafa Özcan’ın yine örgütte liderlik konumunda olan ve Almanya’da bulunan Gülen’in ilk talebelerinden Abdullah Aymaz'ı ekarte etmek için böyle bir FETÖKULLİ eyleme başvurulduğunu açıkladı. Yeni ortaya çıkan vasiyetteki imza tarihinin Gülen'in ölümünden önce Cevdet Türkyol ve Mustafa Özcan ekibi tarafından kaçırıldığı Haziran - Temmuz 2024 dönemine denk gelmesi ise bu işte de yeni bir FETÖKULLİ dümen olduğunu ortaya çıkardı.

Örgüt liderinin ilk vasiyetinde 34 bin doları olduğu söylenmişti. Ortaya çıkarılan ikinci vasiyetinde ise bu paranın 200 bin dolar olduğu ifade ediliyor. Vasiyetnamede şahit olarak da Gülen’in damatlarından ilahiyatçı Âdem Kalaç, Ak Parti eski milletvekili Muhammet Çetin ve Hakan Serbest'in imzaları yer aldı.

Vasiyette Gülen'in, "Mal varlığımın vasiyet yürütücüsü olarak Cevdet Türkyolu'nu atıyorum. Eğer Cevdet Türkyolu bu görevi yerine getiremezse ya da getirmek istemezse, onun yerine Adam Kalaç'ı yedek yürütücü olarak atıyorum." ifadeleri yer alıyor.

24 Temmuz 2024'te Cevdet Türkoğlu’nun "Vasiyet yöneticisi" sıfatıyla imza attığı miras evrakında ise kendisinin şu ifadeleri yer almaktadır:

Ben Cevdet Türkyolu. Gülen'in “Son Vasiyeti” ve “Vasiyetnamesinde Vasiyet Yöneticisi (Executor)” olarak atandığımı burada kabul ederim.
Bu görevi kabul ediyor ve vasiyetnamede belirtilen “Vasiyet Yöneticisi” sorumluluklarını yerine getirmeyi taahhüt ediyorum. Sorumluluklarımın şunları kapsadığını (ancak bunlarla sınırlı olmadığını) anlıyorum:

- Mirası, vasiyetname ve geçerli Pennsylvania ve federal yasalara uygun şekilde yönetmek;

- Mirasın borçlarını, masraflarını ve vergilerini ödemek;

- Varlıkları belirtilen lehtarlara dağıtmak;

- Mirasın ve lehtarlarının en iyi çıkarlarını gözeterek hareket etmek;

- Yasaların gerektirdiği şekilde mirasın tam bir muhasebesini sunmak.

- Bu görevleri elimden gelenin en iyisiyle yerine getirmeye istekli ve muktedir olduğumu beyan ederim.

FETÖ’nün Abdullah Aymaz, İbrahim Hoşgör gibi talebeleri Gülen’in bıraktığı vasiyetin sahte olduğunu ve Cevdet Türkyolu ile Mustafa Özcan’ın bu belgeleri manipüle ettiğini iddia etmeleri ortalığın karışmasına sebep oldu. Ardından Gülen'in ailesi ve örgüt üyeleri arasında fiziksel ve sözlü tartışmalar yaşanmaya başlandı.

“Adı geçen bu isimler kim?” mi diyeceksiniz? Kısaca izah edeyim:

Cevdet Türkyolu, örgüt içinde "Uzun Cevdet" lakabıyla tanınıyor ve örgüt liderinin gençliğinden beri yanında ve özel hizmetinde bulunuyor. Gülen’in kardeşinin kızıyla evli olduğu için “Damatlar grubu” içinde yer alıyor. Örgütün merkezindeki para trafiğinin başında da bulunan firari Türkyolu, TSK’daki mahrem imamların da organizatörü olarak tanınıyor. Türkyolu, örgüt lideri Gülen'in malvarlığını şahsı üzerine geçirdiği için suçlanmış ve örgüt içinde ciddi eleştiriler almıştır.

Örgüt liderinin ilk talebelerinden olan firari İlahiyatçı Mustafa Özcan ise örgütün genel kasası ve Gülen’den sonraki potansiyel örgüt lideri olarak biliniyor. Şu anda ABD bulunan ve örgütü perde arkasından CIA işbirliği ile yönetmeye çalışan Özcan'ın, örgütün finansal kaynaklarını kontrol etme konusunda Türkyolu ile işbirliği yaptığı biliniyor. 150 milyar doları bulduğu söylenen sözde örgütün paralarının Özcan’ın uhdesinde olduğu için örgüt içinde otoritesinin büyük olduğu söyleniyor.

Almanya ve İngiltere'deki örgüt yapılanmalarında etkili olan ve örgüt liderinin ilk talebeleri arasında yer alan firari Abdullah Aymaz ise, liderlik yarışında Özcan’ı alt etmeye çalışıyor. Aymaz'ın, örgütün ideolojik çizgisini koruma çabası içinde olduğu ve Gülen'in mirası konusunda farklı bir grup oluşturarak liderlik mücadelesini sürdürdüğü gözleniyor.

Gülen’in yeğeni ile evli olan ve “Damatlar grubuna” mensup firari ilahiyatçı Âdem Kalaç ise, bacanağı Türkyolu’nun yakın çevresinde yer alıyor ve örgüt içindeki liderlik çekişmelerinde Türkyolu'nu destekliyor.

Yine “Damat ve Molla grubundan” olan ilahiyatçı firari Ahmet Kurucan ise tıpkı Âdem Kalaç gibi örgütün ideolojik ve dini yönlerini temsil etmeye çalışıyor. Örgütün mollaları içinde yer alan Kurucan, şimdilik miras tartışmalarında ön plana çıkmıyor.

Örgütün TSK eski imamlarından olan firari İlahiyatçı Hamidullah Öztürk ise, şeytani yapının ideolojik ve dini yönlerini temsil eden kişilerin önde gelenlerinden biri olarak örgütün dini ayağını ayakta tutmaya çalışıyor. Öztürk de şimdilik miras tartışmalarına fazla girmemektedir.

Kapatılan Zaman gazetesinin yayın yönetmeni firari Ekrem Dumanlı ise, örgüte sonradan dâhil olmasına rağmen ilk kayınpederi Aker eşarplarının sahibi İzzet Akyer sayesinde örgütte hızla yükseldi. Mustafa Özcan’ın kayınpederi ile iş ortağı olmasının da bunda etkisi çok. Bu açıdan Dumanlı da MÖZ grubu içinde yer alan ve çok sayıda FETÖKULLİ dümenin uygulayıcısı olarak biliniyor.

Örgütün medya tetikçilerinden Dr. İsmail Sezgin'e yaptığı açıklamalar ile gündeme gelen Prof. Dr. İbrahim Hasgör, örgüt liderinin İzmir’den talebesi ve bir akademisyen. Miras tartışmaların bir parçası olarak gündeme gelen Hasgör, Gülen'in mirası ve vasiyetiyle ilgili büyük dümenler döndüğünü ve bunların kendisini şaşırtmadığını, çünkü Gülen hayatta iken de böyle şeytani işlerin döndüğünü dile getirerek yeni bir çatışmanın fitilini yakmış oldu.

Örgütün MEB içinde yıllarca Orta Öğretim Genel Müdürlüğünü yapan ve firarda iken ölen Aysal Aytaç’ın oğlu olan ve polis akademisinde yıllarca rektör yardımcılığı yapan firari Önder Aytaç ise, Mustafa Özcan ekibinde yer alıyor. Aytaç, miras kavgaları başlayınca Mustafa Özcan ve Cevdet Türkyolu ekibini miras hususunda hile yapmakla suçlayan ve Alman istihbaratının emrinde çalışan Abdullah Aymaz hakkında ilginç iddialarda bulundu:

“Bu miras olayı ile cemaatte oynanan oyunlar iyice ortaya çıktı. Bazıları Gülen’i kendi dünyalık çıkarları için araç olarak gördü ve kullandı. Yıllarca onun yanında münafikane durdular. Buna insanımız niye şaşırıyor? Abdullah Aymaz, Afrika’ya gönderilen kurbanlar hakkında da yanlışlar yapmıştı. Neredeyse son 25 yılda verdiği fetvalarla, Afrika’ya gönderilmek için toplanılan kurban paralarının % 60-80 kadarının oraya gönderilmemesine sebep oldu ve iç edilen bu paraların hırsızlığına fetvasıyla destek verdi. Afrika’nın hakkı olan kurban paralarının hırsızlığına maalesef ki neden olmuştur.”

Örgütün firari gazetecilerinden olan ve zaman zaman örgüt içindeki ihtilafları taraftarlarının ağzından gündeme taşıyan firari Ahmet Dönmez ise yaptığı videolarda, Cevdet Türkyolu'nu "Cemaati üstüne yaptı" şeklinde suçlayarak yeni bir cephe açılmasına sebep oldu. Örgütün sözde “Baş Yüceler Heyeti'nin” başı Abdullah Aymaz'ın yeni vasiyetnameden haberinin olmadığını söyleyen Dönmez, Gülen'in damadı Ahmet Kurucan'ın da yeni belgeden haberdar olmadığını açıkladı. Dönmez, Kurucan'ın diğer damat Âdem Kalaç'a da hesap sorduğunu gündeme getirirken şu açıklamalarda bulunması örgüt içindeki kavganın boyutunu ortaya koyma bakımından önem taşımaktadır:

"Kimileri vasiyette bulunan imza için, 'Bu Fetullah Gülen'in imzası değil.' diyor. Kimileri onun diyor. Ama bunu bile bilemiyoruz. Mirastaki miktar 34 bin dolardan 200 bin dolara nasıl çıktı? Mesele 200 bin dolar da değil. Gülen'in kitap telifleri ne olacak? Her yıl basılmaya devam edecek mi? Bunların ücretlerini kim alacak?”

Örgütün firari gazetecilerinden Fuat Baran da, gerçek vasiyet tartışmasının örgüte yönelik "Yeni operasyon" olduğunu ileri sürmesi de ilginç bir durumu ortaya çıkardı. Firari FETÖ'cü akademisyen ve ilahiyatçı Prof. olan Ayhan Tekineş de Fuat Baran’a destek vererek, "Asıl mesele para meselesi değil, asıl mesele başka. Örgüte yönelik yeni operasyonlar planlanıyor." ifadelerini kullandı.

FETÖ isimli şeytani örgüt militanlarının örgüt liderlerinin ardından servet ve makam kavgası yapacaklarını 1996 yılında kaleme aldığım “Cemaatin Kırılma Noktaları/Sapmaları” isimli makalemde de belirtmiştim. Çünkü o dönemlerde de örgütün merkezi olan İstanbul Altınuzade’deki karargâhta çeteleşmeler başlamıştı. Yapılan çekişmelerde örgüt liderinin ardından kimin ne gibi pozisyon alacağı kavgaları vardı. Yine o dönemlerde örgüt içindeki çetelerin sayısının ona vardığını da yazmış ve yayınlamıştım.

FETÖ denen iblisi yapının gelir kaynaklarının kahır ekseriyeti Türk milletinin fertlerinden “Allah ile aldatma metoduyla” toplanmıştır. Bu paralarda tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır. Bu paraların bir an evvel örgüt elinden kurtarılarak yeniden Türk milletine iade edilmesi gerekir.

Temeli haram üzerine kurulan bu İblisi yapının geldiği noktada bir miras kavgasına tutuşması kaçınılmazdı ve öyle de oldu. Bir yanda CIA kontrolünde olan ABD’deki MÖZ grubu, diğer yanda Alman ve İngiliz istihbaratlarının kontrolünde olan Abdullah Aymaz grubu arasında süren bu miras kavgasının örgüt içinde değişik bölünmeler getireceği gün gibi aşikârdır. Çünkü 150 milyar doları bulduğu iddia edilen bir servet için insanların birbirini öldürmesi bile mümkündür. İnşallah milletten çaldıkları bu paraları bu dünyada yemek hiç birine nasip olmaz, birbirlerini yok ederler de milletin paraları yeniden millete döner.

Her ne kadar örgüt parasının kahir ekseriyetini elinde tutan MÖZ grubu bu kavgada daha tesirli görünse de, örgüt başının ölümünün ardından ortaya çıkan ve taraflar arasında çok ciddi çatışmalara sebep olan miras kavgasında kimin galip geleceği şimdilik belli değil ve bunu zaman gösterecek.

Son olarak hala bu ahlaksız, hırsız, CIA, BDN ve MI6, MOSSAD gibi istihbarat örgütlerinin kullanışlı aparatı olan ve kendilerine ahlaksızlığı, hırsızlığı, Allah ile aldatmayı ilke edinen örgütü destekleyen insanlara seslenmek istiyorum.

“Bakın abi diye tapındığınız insanlar, en ufak fırsatta birbirinin gözünü oymaya çalışıyor. Yıllarca milletten çaldığınız paraları iç etmek için ellerinden gelen her türkü ahlaksızlığı, FETÖKULLİ dümeni icra ediyorlar. Artık uyanın ve bu şeytani yapının arkasından gitmeyin. Bu İblisi örgüt sizin dünyanızı mahvetti, bari ahiretinizi de mahvetmesin. Ölmeden önce tevbe edin ve hakikat yoluna, Kur’an’a dönün. Dönün ki bu şeytanlar sizi Allah ile aldatmasın ve sizlerde Allah ile aldananlardan olmayın.”