CB Erdoğan, İYİ partiyi altılı masadan ayrılıp dörtlü masaya katılmaya çağırdı. Benzer bir çağrı iki yıl önce de hem sayın Bahçeli hem sayın Erdoğan tarafından yapılmıştı. Üstelik her iki lider İYİ Partinin yerli ve milli olduğunu söylemişlerdi.
Gerçi İYİ Partinin kimsenin referansına ihtiyacı yok. Sayın Akşener parti kurarken gidip ABD'den icazet almadı, icazet karşılığı sözler de vermedi. Millete güvendi, Türk milleti de onun güvenini karşılıksız bırakmadı. Önümüzdeki seçim İYİ Partinin birinci parti çıkması sürpriz olmaz! Çünkü mevcut baskı ortamında sesini çıkaramayan ama sandık önüne geldiğinde şamarını vuracak sessiz bir çoğunluk var. O gün geldiğinde -birinci partiyi- bu sesiz ama kararlı kitle belirleyecek.
Erdoğan'ın çağrısına beklendiği gibi sayın Akşener," Kumar masasında olmayız, kimsenin referansına da ihtiyacımız" yok diye cevap verdi. Daha bir hafta önce HDP'ye nasıl yılıştıklarını, Demirtaş'ın özel uçakla babası ile nasıl görüşmeye götürüldüğünü hatırlattı. Bu insani bir teşebbüse itiraz değil, arka planına dikkat çekmekti. Akşener aslında biz size referans vermiyoruz diyordu. Çünkü açılım sürecinin hedefinin nereye varmak olduğunu biliyordu.
Erdoğan'ın bu çağrısı dörtlü masa ile seçim alamayacağının itirafı gibiydi. Şu son terör eyleminden sonra yapılan yorumlar, eleştiriler bile vatandaşın hükümete güvenmediğinin göstergesiydi. Terörist belli, örgüt belli, ama vatandaş bir türlü ikna olamıyordu. Bu komplo teorilerinin bir kısmı da dikkatleri PKK'dan başka taraflara çekmek içindi. Yönetenlere güvenini kaybeden toplumları komplo teorileri yönetir, bu defa da öyle oldu.
Terör eylemleri üzerinden -mühendislik - yapma girişimleri yeni değil. Vatandaş en keskin tepkileri bu tür eylemlere gösterir. Siyasiler de ellerindeki yönlendirme araçlarını kullanarak bu tepkileri rakiplerine yöneltmeye çalışırlar. Nitekim Erdoğan geçmişte bazı terör eylemlerini muhalefetle ilişkilendirmeye çalıştı. Soylu, Kandil ile anlaşma imzalandığını bile söyledi. Tabi bu ahlaklı bir siyasetçiye asla yakışmayacak bir iftiraydı. Bugüne kadar ne Akşener’in ne de Kılıçdaroğlu'nun bir teröristle resmi çıktı. Ama Soylu'nun birçok uyuşturucu baronu ve kripto para dolandırıcısı ile poz poz resimleri çıktı. Hala o makamda oturmaya devam ediyor. Bu da iktidarın ahlak anlayışının bir göstergesi.
Bu eylemde muhtemelen muhalefetle irtibatlandırılacaktı. Ama bir hafta önce AKP'nin HDP'ye yaptığı ziyaret böyle bir propagandayı imkânsız hale getirdi. Bu eylemden altılı masa sorumlu diyemediler, çünkü HDP altılı masanın altında değil, Cumhur ittifakının dörtlü masasının altından çıkmıştı. E zaten HDP ziyaretinden sonra dörtlü masanın dördüncü ayağı Perinçek, örgüte çağrı yaparak "kardeşlerim gelin teslim olun" demişti. Teslim ol çağrısı iyiydi de bunu kardeşliğe kadar götürmek abartı ve en hafif tabirle skandaldı. Altılı masadan herhangi biri PKK'lılara kardeşlerim dese kıyamet kopardı. Böyle bir çifte standart var. Partizanlığın kör ettiği vicdanlar ne yazık ki bu çelişkileri göremiyor. Yahut görmek istemiyor.
Erdoğan hep birilerini koltuk değneği gibi kullanarak iktidarını sürdürdü. Bir dönem Fethullahçıları kullandı, işi bitince onları tasfiye etti. Şimdi MHP ve Perinçek grubu ile iş birliği yapıyor. Bu iş birliği kendi açısından gereksiz hale geldiği an onlardan da kurtulacaktır. Gücünün azaldığını gördüğü için bu defa İYİ partiye yöneldi. Ama karşısında artık onu ezberleyen bir muhalefet var. Akşener’in, hayır demesi işte bundan!