18 Ekim 2020 günü yapılan seçim sonunda, 2005 yılında Cumhurbaşkanlığı sona eren büyük dava adamı, büyük kahraman Rauf Denktaş’ın ruhu aramızda dolaştı ve O’nun politikalarını devam ettireceğine inandığımız Ersin Tatar seçimi kazandı.
2002 yılında Türkiye’de AKP’nin iktidara gelmesinden sonra Ömrünü Kıbrıs davasına veren Rauf Denktaş oldukça zor günler geçirmişti. 2004 yılında, Kıbrıs’la ilgili olarak BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın hazırladığı plan da işin tuzu biberi oldu. Denktaş bu plana karşı çıkıyor, Recep Tayyip Erdoğan başbakanlığındaki Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ise kabul edilmesini istiyordu. Peki, ne idi bu Annan Planı:
Plan, Kıbrıs Adası’nın İngiliz üsleri bölgesi haricinde kalan kısımlarının, “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti” (United Republic of Cyprus), adı altında bağımsız ve federal nitelikte bir devlet olacak şekilde birleştirilmesini öngörüyordu.
Annan Planı’nda görünüşe göre Kıbrıslı Rumların aşırı derecede mal mülk edinmeleri engellenmiş olsa da kurulacak olan devletin 1 Mayıs 2004’ten itibaren AB Müktesebatına tabi tutulacak olması işin şeklini değiştiriyordu ve herhalde asıl tuzak burada idi. Çünkü AB Müktesebatı’nda, vatandaşı olunan ülkede mal mülk edinmenin önünde engel olmadığı için Türklere göre oldukça zengin olan Rumlar kısa zamanda adanın büyük bölümünü satın alabilirlerdi. Ayrıca birleşimden sonra devlet, Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB üyesi de olacağı için Türkiye’nin garantörlüğü tehlikeye girecek, Kıbrıslı Türkler adeta ateşe atılmış olacaklardı.
Nisan 2004'te adanın kuzey ve güneyinde yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan plan, Türkiye tarafından desteklendiği için Türk tarafından % 64,91 oranında kabul gördüğü halde Rum oylarının % 75,38'i ret şeklinde çıkınca hayata geçirilemedi. Kısacası Rumlar kendi ayaklarına kurşun sıkmışlar ya da bu plana şiddetle karşı çıkan Rauf Denktaş’ın ahı tutmuştu.
Annan Planı’nın gündemde olduğu sıralarda ABD’ye giden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, orada kendisine sorulan soruya verdiği cevabı Hürriyet Gazetesi’nin 31 Ocak 2004 tarihli haberinden aktaralım. “Kıbrıs'ta Belli Oranda Toprak Verebiliriz” başlığı altında işlenen haber şöyle idi:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Adanın şu an yüzde 36'sı KKTC'nin yaşam alanıdır. Belli bir oranda toprağı verebiliriz. Biz garantör ülke olarak tavsiye ederiz, KKTC bu yaklaşımı gösterir. Buranın çözüme kavuşturulması çok çok daha önemlidir" dedi.
O sıralarda Kıbrıs Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da hem Kıbrıs’ta hem de Türkiye’de toplantılar yapıyor, çeşitli kuruluşların davetlerine katılarak Annan Planı’nın Kıbrıs Türklüğü ve Türkiye için ne gibi felaketler getireceğini anlatmaya çalışıyordu. Ancak ne var ki Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti o kanaatte değildi. Sanki Kıbrıs’ta taviz verilir ve Annan Planı’na “Evet” denirse hemen AB’ye kabul edeceklermiş gibi davranılıyordu. Onun için Rauf Denktaş’ın Türkiye’de toplantılara katılmasından rahatsız olundu ve bizzat zamanın Başbakanı Erdoğan, Nisan 2004’te, “Ne anlatacaksan git Kıbrıs’ta anlat” diyerek Denktaş’ı adeta kovdu. Buna rağmen O kimseye darılmıyor, gücenmiyordu. Yine bir davete katılmak üzere geldiği sırada konu ile ilgili olarak sorulan soruya verdiği cevabı da 10 Aralık 2006 tarihli Hürriyet’ten aktaralım:
“Başbakanı Erdoğan'ı üzdüğüm için üzgünüm. Ancak Türkiye benim memleketim, vatanım. Kıbrıs meselesi müşterek milli davamız. Ben buraya davet üzerine geliyorum. ‘Kıbrıs nereye gidiyor’ diye merak eden bir halkın aydınlatılması için bildiklerimi gördüklerimi söylemek için dolaşıyorum” dedi. Kıbrıs konusunda basının, halka pembe bir resim çizdiğini öne süren Denktaş, şöyle devam etti: “Kırmızı çizgiyi, Cumhurbaşkanı Sezer, dünyaya duyurmuştur. Hükümetin, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde de iki kez onaylanmış olan bu milli formülü, Avrupa Birliği'ne niye duyurmadığını ve böylelikle baskıdan kurtulmadığını anlayamıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde karara bağlanmış olan milli formül, konfederasyondur. Sayın Cumhurbaşkanı Sezer bunu, ‘Kıbrıs'ta iki eşit egemen halk vardır. Rumların devletleri vardır ve Kıbrıs üzerinde dengeler vardır. Bu dengeler Türk- Yunan dengesidir, Lozan dengesidir. Bunları kale almayan bir anlaşma kabul edilemez’ demiştir. Biz Annan Planı'na kadar bu milli davayı ve formülü müdafaa ettik. Hükümetin, Annan Planı'na ‘evet’ deyişi ve bize de ‘evet’ dedirtmesi bu milli formülü ortadan kaldırmıştır. Rumların ‘hayır’ demesi ile felaketten kurtulduk. Felaket, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ortadan kalkması, Türk askerinin adadan çıkması, Türkiye'nin müdahale hakkının ortadan kalkması ve dolayısıyla 5- 10 yıl içerisinde Kıbrıs'ın Girit gibi kaybedilmesi anlamına gelmektedir.”
Araştırmacı gazeteciliğimizin dışında bu konularda hassas olduğumuz için Kıbrıs’ta toprak tavizi verilmesi ve Kıbrıs’ın narenciye bahçeleri ile ünlü Güzelyurt’un istenmesi üzerine şu dörtlüğü yazmıştım:
GÜZEL YURT GÜZEL KIBRIS
-Kıbrıs’ın AB sevdâsına kurban edilme gayretleri üzerine-
Bin beş yüz yetmiş birde kanla – canla alındı
Beş asırdır Türk’ündü Güzel Yurt, Güzel Kıbrıs
Şimdi ne oldu bilmem; bir sevdâya satıldı
Gidiyor elimizden Güzel Yurt, Güzel Kıbrıs. - 19 Ocak 2003
Denktaş’ın direnmesi ve Rumların adeta kendi ayaklarına kurşun sıkarak Annan Planı’nı reddetmeleri sonucu olarak Güzelyurt gitmedi. Denktaş’ın dışlanmasından sonra 2005 seçimlerinde Cumhurbaşkanı seçilen Mehmet Ali Talat Rumlarla anlaşarak adeta Annan Planı’nı hortlatmaya çalışmışsa da başarılı olamadı. 2010 yılında Cumhurbaşkanı seçilen Derviş Eroğlu Denktaş ekolünden geliyordu. Onun için Türkiye’deki hükümetle tam uyum içinde çalışamadı. 2015’te yapılan seçimi ise her fırsatta “Rum dostu” olduğunu adeta haykıran, Doğu Akdeniz ve Mavi Vatan konusunda nerede ise Rum yönetiminin yanında yer alan ve giderayak, tıpkı 2004’te Başbakan Erdoğan’ın söylediği gibi “Çözüm için Rumlara toprak vermeliyiz” diyen Mustafa Akıncı Cumhurbaşkanı seçildi. Ancak ne var ki uluslararası ilişkiler ve devletlerin politikaları durduğu yerde kalmıyordu. “Hamur kıvama geldi odun tükendi, demir kıvama geldi kömür tükendi, akıl başa geldi ömür tükendi” misali Türkiye – AB ilişkileri bozuldu, Yunanistan’la, Arap ülkeleri ile aramız açıldıkça açıldı, Suriye, Irak, Mısır, Libya, ABD, Rusya derken uğraşacak bin bir türlü derdimiz oldu. Türkiye’de yönetim sistemi değişti ve Kıbrıs konusunda rahmetli Cennetmekân Denktaş’ın politikasına geri döndük. Şimdi, O’nun politikalarına bağlı olan Kıbrıs Başbakanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile uyum içinde çalışacağını beyan ederek ve üstelik bırakın toprak vermeyi, 37 yıldır kapalı duran Maraş Bölgesi’ni de açarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Beşinci Cumhurbaşkanı oldu. Ben, “Denktaş Ruhu kazandı” diyorum. İnşallah yanılmayız.
Ancak ne var ki bazı çevreler buna inanmıyorlardı. Ben dinlememiştim ama bir arkadaşımın paylaşımından okuduğuma göre meşhur araştırmacı Adil Gür, “Ersin Tatar kazanırsa mesleği bırakırım” gibi bir söz sarf etmiş imiş. Bakalım şimdi ne yapacak?
Seçimden bir hafta kadar önce de bir arkadaşım, galiba AKP’den milletvekili adaylığı ya da aday adaylığı da olan Mustafa Şatıroğlu isimli bir şahsın Denktaş’ın ruhunu da inciten bir paylaşımını göndermişti. “Kıbrıs’ta Son Durum” başlığı altındaki paylaşım şöyle idi:
“Milliyetçi vatanperver Merhum Denktaş 30 yılı tepe tepe harcadı 300 bin insanı yönetmeyi beceremeyip Rum emellerine Türk/İslam davasına yabancı olarak yetişmesine seyirci kaldı. 20 yıl önce Kıbrıs’ta bir iş için bulundum zamanın gençleri biz ne Müslüman ne Hırıstiyanız biz lâikiz ve biz ne Türk ne de Rum değiliz biz Kıbrıslıyız diyorlardı. Al sana KKTC son seçim!.. Sonuç nasıl? Türkiye yüz milyarları akıtıp durur yetmedi suyunu her şeyini ver ama seçim sonucu nasıl tam Rumlar’ın istediği gibi sebatayist M. Akıncı ve yandaşları şimdiden nerede ise % 60 oyu garantilemiş gibi...
Ne İslam ne ahlak ne milli şuur ne vatan sevgisi aslında Kıbrıs ayağımızın altından kayıp gidiyor farkında değiliz...
Neredesin Ey Denktaş.!
Kıbrıs’a taş yağıyor taş... Acaba duyar mısın?..”
El insaf, el insaf!.. Hani derler ya “Dam başında saksağan” diye, işte öyle bir saçmalayış. Ömrünü Kıbrıs için veren, Kıbrıs hâlâ bizim ise ve vefatından sekiz yıl sonra da olsa O’nun politikalarına geri dönmek zorunda kalmışsak ne diye ruhunu incitip duruyoruz. Hani Akıncı %60 oyu garantilemişti, ne oldu?
Bakalım şimdi neler olacak ve ruhundan da olsa Denktaş’tan kim ya da kimler özür dileyecek?
Kıbrısımızın Beşinci Cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar’ı tebrik ediyor, bu vesile ile vefatından tam bir yıl önce görüşerek sohbet ettiğim ve kendisi için yazdığım şiiri okuyup hediye ederken duygulanıp gözyaşlarını salan büyük dava adamı Rauf Denktaş’a Allah’tan rahmet diliyorum.