Ne zaman parti kapatılmadan bahsedilse bazı çevreler -düğmelerine basılmış- gibi bir ağızdan parti kapatmanın demokrasi ile bağdaşmadığını yazıp söylemeye başlıyorlar.
Demokrasi, insanları birbirine düşürme pahasına partileri açık tutmak değildir.
Partilerin görevi, yasalara uymak, şiddet kışkırtıcılığı yapmamak, terör örgütlerinin sembol ve söylemlerini kullanmamak, aralarına mesafe koymaktır. Demokrasiden ancak bu ölçülere uyan partiler yararlanır.
Kardeşi kardeşe düşürmenin özgürlüğü olmaz!
Kanla beslenenlere arka çıkmanın demokrasi ile izahı olamaz!
Bu dünyada da böyledir, bizde de böyle olması gerekir. Türkiye, HDP ve seleflerinin Örgütle organik ilişkisine ve onun sembollerini kullanmasına yıllarca müsamaha gösterdi. Siyasetin onları ehlileştireceğini düşündü. "Arkamızda, PKK/YPG var", "PKK sizi tükürükle boğar" diyenlere tahammül etti. Hiçbir ülkenin tolere edemeyeceği ihanetlere katlandı. Bazıları bu katlanışı, bu suskunluğu devletin aczi olarak yorumladı. Daha da küstahlaştılar.
Konuyla ilgilenenler İspanya'da ETA'nın partisi Herri Batasuna'nın İspanya Yüksek Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi tarafından nasıl kapatıldığını bilir ve bunun tek örnek olduğunu sanır. Halbuki bu tek örnek değildir. Örgüt, önce 1978'de Herri Batasuna'yı, (HB) 1998'de Euskal Herritarrok'u(EH), 2001 yılında ise Batasuna'yı kurmuştur. Bu üç parti de Siyasi Partiler Kanunu'na aykırılık ve ETA terör örgütü ile ilişkileri yüzünden kapatılmış, HB ve Batasuna partilerinin AİHM'e yaptığı başvuru da -amaçlarını şiddet ve terör araçları ile yaşama geçirmek isteyen örgütlerle organik ilişkileri ve şiddete bitişik eylemleri- gerekçesiyle reddedilmiştir. Örgüt daha sonra kitlesini Bask Komünist Partisi’ne (EHAK) yönlendirerek adaylarını bu parti listelerinden göstermiş, Yüksek Mahkeme, kapatılan Batasuna ile ilişki ve iş birliği nedeniyle bu partiyi de 2008 yılında kapatmıştır. İspanya bu partileri kapatırken AB üyesidir. Parti kapatma ile demokrasi, AB hukuku ile yine demokrasi arasında ilişki kuranların bu örneklere iyi bakmaları gerekmektedir.
İspanya bununla da kalmamıştır. Siyasi Partiler Organik Yasası ile partilerin kapatılması ile ilgili kriterler getirmiştir.
Buna göre, Yöntem olarak şiddeti körüklemek, kolaylaştırmak yahut meşrulaştırmak, (Mesela PKK'ya terör örgütü değil, ulusal kurtuluş örgütü demek),
Terör eylemlerini olduğundan az göstermek suretiyle terörizme zımni veya açık destek vermek, (Mesela PKK'nın eylemlerini başkaları yaptı gibi göstermek),
Terör suçlarından hüküm giymiş olan ve terör amaç ve açıkça reddetmemiş olanları, düzenli olarak yönetim organlarına sokmak, (Mesela tutuklu kişileri, dağdan inenleri Parti meclisine almak, milletvekili adayı göstermek),
Terörizmle temsil edilen sembolleri, mesajları, araçları kullanmak (mesela PKK bayrağı veya Apo posterleri taşımak, teröristler için şehitlikler açmak),
Terör eylemi yapanlarla iş birliği içinde olan kişileri ödüllendirmek, takdir etmek ya da onlara saygı amacı taşıyan etkinlikler düzenlemek, bunlara katılmak (Mesela Apo'ya sayın demek, sokaklara caddelere terörist isimleri vermek) parti kapatılma nedeni sayılmıştır.
İspanya bu yasayla -terör örgütleri ile- iltisaklı partilerin önünü kapatmış, siyasetin imkanlarını kullanarak teröre alan açmayı imkânsız hale getirmiştir. Öyle ki örgütün eylemlerini başkalarına yıkmaya çalışmayı bile kapatma nedeni saymıştır. İstiklal Caddesinde patlatılan bombadan sonra bazı çevrelerin PKK'yı aklamak için nasıl çaba harcadıklarını hatırlayınız. İspanya terör eylemi yapanlara saygı amacı taşıyan etkinlikleri yasaklarken Çözüm Sürecinde Türkiye Apo'ya sayın demeyi suç olmaktan çıkarmakla övünmüştür. HDP ve selefleri geçmişte bazı tutukluları milletvekili adayı göstermiştir. Mesela Hakkâri Milletvekili Selma Irmak, Van Milletvekili Cengiz Çiçek gibi isimler tutukluyken vekil seçilmişlerdir. İspanya terörün hareket alanını daraltmak için bu tedbirleri alırken Türkiye tutuklulara seçilme imkânı veren yasalarında en küçük bir değişikliğe gitmemiştir. Bugün HDP'yi kapatmak için yapılan girişimlerin esas nedeni de mümkünse HDP'yi Cumhur İttifakının yanına çekmek, mümkün değilse kapatmaktır. Yani kapatmak ikincil hedeftir.
Türkiye teröre son kırk yılda en büyük bedeli ödeyen ülkedir. Hala da ödemeye devam etmektedir. Hukuka uymayan, şiddeti teşvik eden, terör örgütlerinden bağımsızlaşamayan partilerin hukukun ve demokrasinin korumasından yararlanmaya hakkı yoktur. Partileri açık tutmak asıl, kapatmak istisnadır. Lakin istisnadır diye partiler bunu kuralsızlık, sınırsızlık olarak yorumlayamazlar. Siyasal faaliyetleri örgütsel faaliyetlerin bir uzantısı olarak görmek dünyanın hiçbir yerinde müsamaha ile karşılanamaz! Hukuk böyle der, ancak belli bir tabana oturan ayrılıkçı partiler için hukuk kadar siyasetin (siyasi şartların) ne dediği de önemlidir. Bizi doğru kararlara götürecek olan bu ikili bakış tarzıdır. Ne yaptılar sorusu kadar ne yaparsak bu bölücü ihaneti zayıflatır, etkisizleştiririz sorusu önemlidir. Birinci soru hukukun, ikinci soru siyasetin işidir. İki sorunun cevabı nerede buluşuyorsa tereddütsüz o yapılmalıdır.