Amerikan destekli PYD/YPG terör örgütü, Suriye'nin kuzeydoğusunda bir devlet kurmak için gerekli tüm hazırlıkları yapmış görünüyor.

ABD, PYD/YPG terör örgütüne lojistik, silah ve maddi her türlü desteği aleni bir şekilde sağlamıştır. Bunu açıklamaktan hiçbir zaman kaçınmamış ve sakıncasını görmemiştir.

ABD, bu terör örgütüne askeri destek ve silah desteği vererek ordu kurmasına da yardımcı olmuştur. Bu kurulmak istenen terör devleti, dünün meselesi değildir; Amerika'nın yüzyıllık bir projesidir.

Lozan'ı tanımayan tek devlet ABD'dir. ABD, Sevr'i yeniden hayata geçirmeyi amaçlamaktadır.

Sevr'i hayata geçirmek, İsrail devletini güvence altına almak, İsrail'e karakol görevi görecek büyük İsrail projesini gerçekleştirmek için ülkemizi bölmek ve ülke dışında bir terör devleti kurarak Türkiye'nin gücünü kırmayı hedeflemiştir.

Bu amaçla uygulamaya koydukları kısaltma, Büyük Orta Doğu Projesi (BOP)’dir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz Büyük Orta Doğu Projesi'nin eşbaşkanıyız" derken, bu projenin amaçlarından birinin de ülkemizin bölünmesi, yeni uydu devletçiklerin kurulması ve Sevr'in yeniden hayata geçirilmesi olduğunu ima etmiştir.

Türkiye maalesef, Büyük Orta Doğu Projesi'nin gerçekleşmesi için her türlü desteği vermekten çekinmemiştir. Buna örnek olarak, PYD/YPG kurucusu Salih Müslim, ülkemize davet edilerek kırmızı halıyla karşılanmıştır.

Daha sonra PYD/YPG'nin Kobani dedikleri, Arap ülkelerindeki çatışmalara benzer bir şekilde, PYD/YPG'ye yardım etmek için giden Barzani'nin Peşmergeleri Türk topraklarında, karınları da Türkiye tarafından doyurularak geçirilmiştir.

O dönemin Başbakanı da "Selam olsun Kobanî'ye" diyerek hükümetin siyasi desteğini açıklamıştır. Bunlar, uluslararası alanda terör örgütü olarak adlandırdığımız bu yapılanmayı meşru kılmanın adımlarıdır.

Bu adımları atan Türkiye, şimdi kalkıp bu yapılanmaya terör örgütü demektedir. Ülkemiz ile Suriye arasındaki mayınlar, bu günler için sökülmüştür.

Bu kitlesel göçün rahatça gerçekleştirilebilmesi için mayınlar sökülmüş, Suriyeliler Türkiye'ye davet edilerek, gelenlere her türlü destek sağlanmış, desteklerle Türkiye, Suriyeliler için göçü cazip hale getirilmiştir.

Yurt içinde de Türkçesi göçmen, yerlisi olan mülteci ve ensar kelimelerine kutsiyet kazandırılarak Türk halkının göçe karşı olabilecek olumsuz tepkilerin önüne geçilmiştir.

Bu kitlesel göçle, Suriye'nin kuzeydoğusu boşaltılmış ve boşaltılarak PYD/YPG terör örgütüne alan açılmıştır. Bu boş topraklara hiçbir direnişle karşılaşılmadan yerleştirilen PKK'lılara, ABD tarafından her türlü destek sağlanarak bir devlet kurulması için gerekli maddi, askeri ve demografik çalışmalar tamamlanmıştır.

Şimdi sıra, siyasi olarak meşruiyet kazandırılmaya çalışılmaktadır. Bunun için terör örgütüne sözde yerel seçim yaptırılarak uluslararası alanda meşruiyet sağlanması amaçlanmaktadır.

Türkiye, bu meşruiyete zemin hazırlayacak olan bu seçimi durdurmaldır. Ülkemiz için de, göçmenlerden oluşan ağırlıklı olarak Suriyeli sığınmacı ve Afganlı göçmenlerden oluşturulacak bir Anadolu devleti planlanmaktadır. Böylece Türkiye bölünerek Sevr'in hayata geçirilmesi planlanmaktadır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir konuşmasında "çeşitlendirilmiş millet anayasası yapacağız" derken, bununla Türk milletini mi çeşitlendireceğiz düşüncesini ifade etmek istemiştir.

Bu ülkede bir millet vardır, onun adı da Türk milletidir. Türk milletini mi çeşitlendireceğiz? Amerikan desteğiyle PYD/YPG terör örgütünün kurmak istediği PKK devletine meşruiyet kazandıracak olan bu yerel seçim mutlaka önlenmelidir.

Diplomasi yoluyla bunun önlenmesi hiçbir zaman söz konusu değildir.

Bunun tek çözüm yolu, o topraklardan gelen sığınmacıları derhal topraklarına geri göndermekle mümkün olur.