Başarı için önemli olan IQ mu, EQ mu, yoksa LQ mu?
Sürdürülebilir başarı için IQ ile EQ’nun ne kadar önemli olduğunu biliyoruz da, peki LQ nedir?
IQ (İntelligence Quotient), zekâ katsayısı anlamına gelir ve bir kişinin bilişsel yeteneklerini, problem çözme becerilerini ölçer. Zihnin öğrenme, öğrendiklerinden yararlanabilme, yani çözüm yolları bulma yeteneğidir. Matematik becerisi, dil yeteneği, hafıza, mantık yeteneği, analitik düşünce kabiliyeti, bilgi işleme süresi ve hızı gibi pek çok skoru barındırır. Genellikle zekâ testleri aracılığıyla değerlendirilir.
EQ (Emotional Quotient), duygusal zekâ anlamına gelir ve bir kişinin duygusal farkındalığını, duygusal düzenlemeyi ve diğer insanlarla olan duygusal ilişkilerini anlama ve yönetme yeteneğini ölçer. Duygusal zekâ, empati, duygu yönetimi ve sosyal beceriler, kendini ifade etme kapsamında değerlendirilir.
Başarı için sadece IQ yetmez, EQ da gereklidir.
Bazı insanların zeki ama başarısız olmalarının nedeni EQ seviyelerinin düşük olmalarıdır. Zeka seviyeniz ne kadar yüksek olursa olsun, çevreyle iletişim kuramıyorsanız, sosyal çevrenizi yönlendiremiyorsanız, empati kuramıyorsanız ve farkındalığınız düşükse, başarıyı ya da sürdürülebilir başarıyı unutmanız gerek. Bunun tersi de mümkündür; kişi zeki olmayabilir ama başarılı olabilir. Bunun nedeni EQ seviyesinin yüksek olmasıdır. IQ ile EQ birbirine bağlıdır ve ahenkle dans etmesi gerekir. Daha sonra bunlara sosyal zeka, dijital gibi kavramlar eklendi. EQ'su yüksek olanlar, takım çalışması, iletişim, iş birliği konusunda yeteneklidirler. İşe alımda IQ önemli ise de, işe girdikten sonra EQ önem kazanır. Bir işi iyi yapmak kadar, çevresiyle uyum içinde yapmak da önemlidir.
LQ (Leadership Quotient), liderlik katsayısı anlamına gelir ve bir kişinin liderlik yeteneklerini, başkalarını motive etme, yönlendirme becerilerini, stratejik düşünme, karar verme yeteneklerini ölçer. Etkili iletişim, vizyon oluşturma ve takım yönetimi bu alanda değerlendirilen özelliklerdendir. Hayatımıza son yıllarda giren bir zekâ türüdür ve oldukça önemlidir. İnsanların hızla çok kapsamlı hale gelen, hatta karmaşıklaşan değişime ayak uydurabilmek için kendilerini LQ ile desteklemeleri gereklidir. LQ'yu yükselten süreç merak etmekle başlar, öğrenme ile tetiklenir, öğrendiklerini uygulayarak ilerler. Merak et, öğren, uygula, test et, revize et, eksiklerini gör, yeniden dene ve yeniden öğren; meraklarla öğrenmeye, değişmeye ve dönüşmeye devam et. IQ ve EQ gayet yerinde olan ama LQ'su düşmeye başlamış bireylerde merak ve öğrenme arzusu kaybolduğunda, yok olup gittiklerini, bir dönem başarılı olsalar da bunu sürdüremediklerini çok net görüyoruz.
LQ’nun ne kadar önemli olduğunu düşündüğünüzü duyar gibiyim. Buradaki asıl sorun, öğrenmeyle eğitim arasındaki katı, kemikleşmiş bağı, ilintiyi koparmaktır. Mevcut sistemi neredeyse baştan aşağı değiştirip, hatta yeniden oluşturmak zorundayız. Hala sınıf odaklı, özel yeteneklere göre değil, ezbere dayalı bilgi öğretmeye, notlara, testlere, sınavlara programlanmış katı eğitim sistemi ve bu sistemin şekillendirdiği bireyler, eğitim sisteminin eksikliği, işlevsizliği, hatta zararları önemli bir açmaz olarak ülkemizde ve tüm dünyada görülüyor ve bütün ülkeler bunun için çalışıyor. Bu değişim zaman alacak.
Ama bizim hiç beklemeden herkesin kendi öz farkındalığı ile hem kendisinin, hem çocuklarının, hem çalışanlarının eğitim ve öğrenme sorumluluğunu üstlenmemiz gerekir.
Bunun için dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Elimizde IQ, EQ ve LQ’yu yükseltecek harika bir program var: Yaşam Becerileri, Sosyal ve Duygusal Eğitim Programı. Stanford Üniversitesi tarafından hazırlanan, Türk müfredatına uyum ve değerlendirmeleri Boğaziçi Üniversitesi tarafından yapılan, 2002 yılında Liay Vakfı tarafından satın alınan ve yürütülen bir programdır. Anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise öğretmenlerinin eğitildiği, eğitilen öğretmenlerin sınıf içi uygulamalarla öğrencilerini eğittiği bir programdır. Bu programı alan öğretmenlerin eğittiği öğrencilerde, madde kullanımında azalma, risk algılama, doğru karar verme, kurallara uymada artış, anlayış, hoşgörü, şiddetten uzaklaşma, çatışma çözümü becerileri, akran baskısında azalma, iletişim, saygı ve gönüllülük bilincinin geliştiği ve liderlik özelliklerinin görüldüğü tespit edilmiştir.
Öğretmen arkadaşlarım, Sosyal ve Duygusal Eğitim Programı lütfen katılın. Öğrencilerinizin kendilerini tanımalarına, kendileriyle barışık, topluma yararlı, başarılı bireyler ve geleceğin liderleri olmalarını istiyorsanız bunu mutlaka yapın.
Anne ve babalar, anaokulundan itibaren çocuğunuz için öğretmen seçimi yaparken, Sosyal ve Duygusal Eğitim Programı’na katılıp katılmadığını çocuğunuzun geleceği için mutlaka sorun. Gelecekteki başarının, sürdürülebilir başarının sırrı yeniliklere ve değişime uyum sağlayabilmekle orantılı olacaktır. Bunun için üşenmeyin, ertelemeyin, vazgeçmeyin, araştırın ve bulun. IQ, EQ ve LQ’yu ahenkle dans ettirip çocuklarınızda farkındalık yaratın.