Tek bir dizi filmi bile seyretmem.Tarihimizi yanlış anlatan ve yozlaştıran son yıllarda çekilen bu dizilere de bakmam.

Neden derseniz  mesela  en basit misal:

Devri iktidarında 1.593.000 km2 (1 milyon 593. Bin    km 2 )  vatan  toprağı,  hemde  hiç savaşmadan, tek kurşun sıkılmadan, nerdeyse Türkiye'nin  iki katına yaklaşan toprak kaybedilmiş...

Tunus -Mısır -Kıbrıs - Sırbistan- Romanya - Karadağ olmak üzere iki Türkiye  büyüklüğünde  ve Balkanlar'da   kaybedilen  Evlad'ı Fatihan  diyarından,  bilmem  kaç senedir  devam  eden tarihi  dizilerde hiç  bunlardan   bahsedilirken duydunuz mu?..

 Vay  efendim neymiş?  33 yıllık devri saltanatı payidahlık  döneminde  33  karış  bile  toprak kaybedilmemiş!. İnsanı  aptal  yerine koymak  ve  sinir  telleriyle  oynamak bu  olsa  gerek...

Vela havle, velâ kuvvete....

Biz  deli miyiz,  aptal mıyız?..Yalanın ve gerçek olmayan hikayelerin  bu derece rahat ve hakikatmiş gibi gözümüzün içine baka baka  anlatılmasına   tahammül edemediğim için bunları da seyretmem...

Tarih;  yalan, dolan, palavralarla dolu DİZİLERDEN  ÖĞRENİLMEZ...

Neyse konumuz tarih değil. Bu kanalları ve dizileri seyretmediğim için bir kaç kanalın dışında geriye ne kaldı...
*
TRT MÜZİK...
Konumuz bu. Ha yazmayım,  ha yazmayım  diyorum , yok olmayacak...

EZAN'I  MUHAMMED'İ  ŞERİF,  İslâm'ın tüm insanlara evrensel mesajıdır.
Dünyanın her yerinde ve aynı makamla  okunur..

Müslim'de,  gayrimüslim de  bu çağrının,  namaza  davet  oluğunu bilir..
Alemlere  rahmet  olarak gönderilen Peygamberimiz (SAV) ve Hz Bilal'den itibaren de  hep  orijinaldir. Herhangi bir  müzik  bestesi  gibi de okunamaz... 

Üzerinde durduğum konu şu:

TRT Müzik  kanalında bilhassa bayan sanatçılar  şarkılarını  ve  türkülerini icra  ederlerken  son  zamanlarda, ellerini ezan  okur   gibi kulaklarına götürmeleri!..

Canım ne var bunda, götürürlerse ne olur ki!
Çok şey olur...

Bu  ne kardeşim..Sen  sanatçı mısın, yoksa   müezzin mı?  Ezan okumadığın  belli.

Peki nedir o?  Ellerini   kulaklarına götürmek  neyin   imasıdır,  neyin mesajıdır?!.

Sanatçıysan  işini yap kardeşim. Ulvi değerleri  kendi   işine  alet  etme!...

Kaldı ki:

Eskiden  camilerde,  mikrofon  ve hoparlör   olmadığı  zamanlarda, minareye  veya yüksek bir  yere ezan için  çıkan  müezzinler, sesin daha iyi ve gür  olması    maksadıyla, şehadet parmaklarını  kulaklarına  götürmesi veya  ellerini   kulaklarının  üzerine koymaları  müstehab ( yapılması iyi olan, sevap olan)  sayılmıştır.

Peygamberimizin de   Hz Bilal'e emretmiş  olduğu da   rivayet edilir...

Teknolojinin  ilerlerlemiş  olduğu bu çağda,  sesin  ve  müziğin   dünyanın  her  yerinde  izlenilmesi  ve duyulması  mümkünken;  ellerinde çok  güçlü mikrofonlar  olan, bu  ses sanatçıları  acaba  seslerinin  iyi duyulmadığını mı,  ya da  daha mı gür çıkacağını  düşünüyorlar...

Müezzinler  ezan'ı  şerifi,   nasıl ki, şarkı  gibi  okuyamazlarsa, sanatçılar da  şarkılarını,  ezan  görüntüsü gibi veya  ona   benzer  mistik  hava görüntüsü   vererek  okuyamazlar.

Mesela;
"....Dönülmez  bir  akşamın ufkun dayım, vakit çok  geç .."  
Veya;
"...Rüzgâr kırdı kolumu ellerin günahı ne, ben yitirdim  yolumu  yolların  günahı ne..."   

Ya da yine eskilerden;
"İnan ki kimse bana senin gibi bakmadı/
Vallahi, billahi, kimse beni seni gibi yakmadı..."

Gibi buna  benzer  şarkılar  terennüm edilirken  bakıyorsun  sanatçının elleri  kulaklarında.  Esasen gülünç oluyor, gülünç...

Herkes kendi işine baksın...Ezan haleti ruhiyesinde okumak  veya o tür yapmacık  tavırler  içine  girmek kimseyi  DAHA  FAZLA  DİNDAR  yapmaz,  tam aksine  ŞAKLABAN yapar...

Gecenin 12' si bile  olsa yazmasam rahatlayamam.  Her  küçük  ayrıntı, meselenin  içinde gizlidir.