Vazgeçeceğim diyorum artık yazmaktan. Hani Devlet Bey'in son tiviti gibi, bu da beni son yazım demek geçiyor içimden ama yapamıyorum. Birileri yazmalı, birileri milleti aydınlatmalı diyorum ve vazgeçiyorum.
Ayasofya Kilisesi, Müzesi veya camii, siz her ne derseniz deyin, benim için insanoğlunun yaptığı bir taş yapıdan öte değil. Hiç bir zaman da olmayacak! Hele-hele kardeş katli için vaciptir diye ferman yayınlayan, neredeyse tüm ailesini katleden bir padişahın vakfiyesini okuyarak bu binaya değer katmak, akıl tutulmasından öte bir şey değildir. O vakfiyedeki bedduaları okurken, aynı Fethullah Gülen'in o iğrenç bedduayı ederken gözlerinden çıkan nefret gibi, gözünüzden nefret okunuyordu. Fatih Sultan Mehmed Han, büyük bir padişah ve Devlet Adamı olabilir ama Allah değildir ki; kimin günahı var, kimin sevabı var bilsin!
"Kıla taptınız, hırkaya yaptınız, ağaca taptınız, mezar taşına taptınız, insan yapısı ibadethanelere taptınız ama bir tek Allah'ın kelamlarını anlayıp, adam gibi O'na iman edemediniz. Yarı Tanrı Devletler yarattınız ve o devletlerin liderlerine taptınız! Yıkın Ayasofya'yı, Ahtamar'ı ve insanların kutsal gördüğü tüm ibadethaneleri. Küçük mescitler, evimizdeki seccadeler yeter bize."
Bu bir seçim yatırımdır!
"Ayasofya'nın getirisi ve götürüsünü hesaplayamayanlar cami olsun diyorlar. Ben milletimi ve devletimi düşünmeliyim. Avrupa'daki binlerce camimiz kapatılırsa ne olur" diyen bir insan, nasıl böyle bir mantıksız yola girdi? İlk seçimde biteceğini anlayıp, tüm risklere giriyor mu dersiniz, yoksa biten ekonomi konuşulmasın diye gündem mi değiştiriyor? Ya da; bir takım güçler, öyle yapmasını mı emrettiler? Yakında çıkar kokusu elbet!
Beklenen karar alındı...
Ayasofya'da Fetih Suresi okutan, İstanbul'un fethine işgal diyen Turizm Bakanı'ndan sonra, cehalet rüzgarı ile savrulan iktidar ve küçük ortağı tekrar cami söylentilerini başlattılar. Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını tanımayan Cumhurbaşkanı ve avanesi, andımız kararına uymadıkları Danıştay'ın Ayasofya kararını, hukuka ve adalete olan saygıları nedeniyle huzurla ve sukunetle beklediler(!) Danıştay, kendilerinden beklenen o gereksiz ve saçma kararı aldı. Minarelerinden ezan okunan Ayasofya Müzesi'nin, diğer tüm camileri vakit namazlarında doldurduğumuz için cami olarak hizmete açılmasına karar verdi(!)
Bir iki namaz ve restorasyon!
Şimdi ne mi olur? Bir iki göstermelik protokol namazı ve restorasyon başlar. O restorasyon, bu müsibetler başımızdan gidene kadar bitmez. Korkum; restorasyonu yapacak firmaya, cemaat garantisi vermeleri ve vakit namazlarını paralı yapmaları. Dine siyaset karıştırdılar gibi, maddi menfaati de bir dakika eksik etmez bu güruh. Hatta Menzil etkisiyle Ayasofya ismini, "AYHAN SOFİ" olarak bile değiştirebilir.
Önce Yunan Ordusu'na kafa tut!
Ayasofya'da namaz kılmayı düşüneceğinize, bizim olan ada ve kayalıkları işgal eden Yunan Ordusu'na kafa tutun ve geri alın! Tabii ki; cesaretiniz ve samimiyetiniz varsa? 12 Adalardan bahsetmiyorum kıymetli takipçilerim. Son 10 yıl içerisinde işgal edilen vatan toprağından bahsediyorum. Siz, benim gibi Ülkücülerin gözünde, 2. İsmet İnönü'sünüz Sayın Cumhurbaşkanım. Bir fark var; O gerçek bir kumandan idi!
Sonuç olarak; samimiyetten uzak tavrınızla almış olduğunuz hatalı kararlar silsilesi, bitişte olduğunuzun bir göstergesi. Çevrenizdekilere güvenerek, freni patlamış kamyon gibi ilerliyorsunuz ama yolunuz yol değil Sayın Cumhurbaşkanım. Güvendiğiniz alçakların gerçek yüzlerini, bitiş gününüzde göreceksiniz ve çok üzüleceksiniz. Benden demesi!