Yazıma üç tespit ile başlamak istiyorum.
1-Lütfü Türkkan’ın yaptığı şartlar ve ortam ne olursa olsun asla kabul edilemez; kınıyorum.
2- Şehit yakını olmak ise kimseye bir ayrıcalık ve dokunulmazlık vermez. Ancak saygı duyulur, eğer saygıyı da hak ediyorsa.
3-Lütfü Bey üzerinden siyaset yapanları da kınıyorum.
Şehit yakını olması: o şahısta olmak üzere kimseyi ayrıcalıklı kılmaz/kılmamalı. O muhterem, önce haddini bilmeliydi. Ettiği hakaret sonucu, adliyelik olduğu bir siyasetçinin önüne geçip laf atması, provokasyon yapması; şahsın art niyetli olduğunun en önemli göstergesidir.
Durum bu iken hiç kimse şahsın, iyi niyetli bir şehit yakını olduğunu söyleyemez/söylememeli.
Bu gerçek, vekilin de küfretmesini haklı kılmaz.
Her işte adil ve adaletli olmamızı salık veren bir dinin mensuplarıyız.
Lütfü beye gösterilen haklı tepki, şimdiye kadar başkalarına, başka olaylarda neden gösterilmedi/gösterilmiyor?
Böyle bir çifte davranışla nereye kadar?
Aziz şehitlerimize “Kelle” diyene neden sesimiz çıkmadı, neden görmezden duymazdan geldik/gelindi? Bazı duyarlı şehit yakınlarının açtığı dava sonucu 5 kuruşluk cezaya çarptırılmadı mı?
Onlarca vatan evladını şehit eden, bebek katili PKK’nın elebaşına “Sayın” dendiğinde neden sesiniz soluğunuz çıkmadı? Dahası da bunlar için övmeyi yasaklayan yasa kaldırılmadı mı? O zaman insan değil miydik? Neden “Ne yapıyorsun arkadaş!” diyemedik?
Adana’da şehit edilen astsubayımızın acısına, teröre isyan eden şehit abisi Yrb. Mehmet ALKAN’a ne diye soruşturma açılmıştı, neden ve niçin suçlamıştınız?
Hanginiz, “Yahu arkadaş, abinin ciğeri yandı, acısına da mı yanmasın” diyebilmiştiniz?
Siz milletin kutsalıyla “Her Cuma salla bir Bakara, makara” diye dalga geçen, alay eden, kutsalı küçümseyen birine hangi sesi kardınız, hangi tepkiyi gösterdiniz?
Millet ittifakını oluşturan insanlara, “Çamur-çukur, illet-zillet” diye hakaret edilmedi mi? Bu insanların için de hiç mi şehit yakını yoktu? Şehit anası Pakize Akbaba’yı neden yargıladınız?
Hatırlıyor musunuz?
Ballı ihaleler alan ve muhalefetin “Beşli Çete” diye tanımladığı müteahhit M. Cengiz, “Milletin a…na koyacağız” dediğinde sen ne yaptın, hangi haklı tepkiyi gösterdin/göstermiştiniz?
Bu, 83 milyona yapılan küfür, Lütfü Bey’in küfrünün yanında hiç mi kalıyor, daha mı hafif oluyor? Ben o günlerde “Misliyle iade ediyorum” demiştim.
Bütün bu olanlara ne demiştiniz, tepkiniz ne olmuştu?
Ekonomi dip yapmış, raflarda etiket fiyatları dikiş tutmuyor, döviz almış başını gidiyor, enflasyon fırlamış, altın, faiz dörtnala koşuyor.
Siz kalmış Lütfü Bey üzerinden siyaset yapıyorsunuz.
TBMM’inde bekleyen 1300 den fazla dokunulmazlık dosyası var deniliyor. Bu dosyayı öne almak, sizlerin şehit ve şehit yakınlarınıza sevgi ve saygınızı değil de koltuğunuzu kurtarmak için yaptığınız bir eylem olarak algılanıyor; haberiniz olsun.
Maksat üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi?
Lütfü Bey üzerinden İyi Parti ve Sn. Akşener’i itibarsızlaştırmak ve bunların üzerinden de prim yapmak olmuyor mu?
Sık sık söylemiş ve yazmıştım. Bu millete “Türkçülük” yaptırmayın diye. Millet işsizlik, zamlar, alamadığı gıda, kazanamadığı ürün, evladına harçlık veremediğinin derdinde.
Eğer muktedir iseniz, bırakın bunları da, pahalılık, döviz, faiz, enflasyon canavarlarına bir çare bulun. Bu asil millet bunaldı, çıkış yolu arıyor. Öyle topu taca atmak, ipe un sermek yok.
Asla aklınızdan çıkarmayın: “Ayarını bozduğunuz kantar, gün gelir sizi de tartar.” Ya da “ Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.”
Bu haklı isyanım, haksızlığa ve yanlı tutumadır. Ülkem, laik sistem ve cumhuriyet değerlerimden başka kimse beni ilgilendirmiyor.
Esen kalınız.