Yeni despotlar, aldatma ve ayartma ile kazanılabilecek olanın kaba kuvvetle kazanılabilecek olandan daha kalıcı olduğunu bilirler. Onun için yumruklarını ceplerinde tutar, arada bir göstermekle iktifa ederler.
Yumruk her zaman B planıdır.
Gerçek güç, insanlara patronluk taslamadan,zorbalık etmeden itaatlerini sağlamaktır. Akıllı despotlar bunu bilir, vatandaşı kendilerine bağlamak için son derece ayartıcı, baştan çıkarıcı yöntemler kullanırlar.
Juraj Krizanic, halkı öyle yönet ki asla değişikliğe ihtiyaç duymasınlar, der. Bunun yolunun da, zorbalık yapmaktansa satın almaktan, inkar etmektense saptırmaktan,karşılarına almaktansa yanın almaktan geçtiğini söyler.Thomas Paine, despotizmin halkı küstahlıkla yönetmek olduğunu belirtir.Foucault daha ileri gider, despotu, şiddetini, kaprislerini ve mantıksızlığını kanun gibi, devletin varlık sebebi olarak gösteren kişi olarak tanımlar.
Zam yaptık demek yerine, fiyat ayarlaması yaptık demek mesele çarpıtma örneklerinden biridir.
Despotların sınırsız güç arayışı sadece -tek başına yönetme- hırsından kaynaklanmaz. Asıl sebep korkudur. Korkuları arttıkça baskı düzeyini yükseltmek zorunda kalırlar. Tiranların hastalık derecesine varan korkuları için Ksenophon şöyle der: Sebep oldukları adaletsizlikler yüzünden bütün insanlar onları ölümle cezalandırmış gibi yaşarlar.Tiranlığın debdebesi özden çok biçimdedir.Aslında gerçek dostları yok denecek kadar azdır.Etrafları baş belası yağcılarla kuşatılmıştır.
Korku tiranların en yakın arkadaşıdır. Gölge gibi peşlerinden gider.Zamanla onları yönetmeye başlar, sahip oldukları gücü muhafaza etmek artık onlar için yegane kurtuluş çaresidir. Korkularını bastırmak için kararlar alır, yasalar çıkarırlar, kendilerini güvenceye almak için her yola baş vururlar.Tito'nun; en kötü ölüm, siyasi ölümdür sözü biraz da bunun için söylenmiştir.
Despotizmi ayakta tutan sadece despotların yetenekleri değil, daha çok gönüllü kulluktur. Despot- vatandaş veya lider-takipçi ilişkisi biraz idealleştirilmiş, hata yapmayan koruyucu ebeveyn ve çocuk ilişkisine benzer.Kitleleri despotların kucağına, onda buldukları bu ebeveyn figürü iter.
Akıllı despotlar, demokrasi oyununu en ustaca oynayanlardır. Sanılanın aksine seçimden kaçmazlar, çünkü seçim onların yönetimlerini meşrulaştıran araçlardan biridir. Ancak seçimler, hükümeti halktan koruyacak şekilde tasarlanır. Oylar satın alınır, karşıtlar tehdit edilir, suçlanır. Medya sansasyon yaratacak olaylar uydurur, seçim bölgelerinin sınırları yeniden çizilir, kurallar değiştirilir, oylar yanlış sayılır, oy pusulaları değiştirilir veya yok edilir Sonuçlar garantiye alınır. Kısacası yeni despotizmler demokrasisiz seçim yapar.Bu tür yönetimlere -hayalet demokrasiler- denilmesi bundandır. Demokrasinin hayaleti var, kendisi yoktur.
Belirli aralıklarla düzenlenen seçimler,bütün despotizmlerde, ülkelerini kuruldukları yüksek tahtlardan yöneten sultanların meşruiyet tazelemesine hizmet eder. Despotlar için seçimler kamusal ayinler, egemenlik karnavallarıdır. Sandıklar açılır açılmaz daha oylar sayılmadan hemen seçimi kazandıklarını ilan ederler. Muhaliflere kazanma ihtimalini düşünecek, umutlanacak zamanı vermezler.Umut vermek, cesaret vermektir, buna asla imkan tanımazlar.Tiranlar için oyları kimin verdiği değil, kimin saydığı önemlidir. Seçimlerin kaderini oy verenlerin değil, sayanların belirlediğini bilir, hesaplarını sayanlar üzerine yaparlar.
Yeni despotların en büyük suç ortağı medyadır. Medyanın görevi gerçekliği değiştirmektir.Bir psikolojik istismar biçimi olan bu yöntemle, inkar etme,hatalı yönlendirme,çelişkiye düşürme,yanlış bilgi verme gibi tekniklerle hedef kişi veya grupların ruhsal dengesinin bozulması, inandıkları değerlerin geçersiz kılınması, kendi gerçeklikleri yerine bu tekniği uygulayanların gerçekliğinin geçirilmesi hedeflenir. Medya kontrol altına alınırken sistemdeki basıncı azaltacak, emniyet supabı işlevi görecek bir iki medya organı dışarıda bırakılır.
Hiç bir despotizm ebedi değildir.Halkın desteği olmadığı müddetçe hiçbir siyasi yapı uzun süre ayakta kalamaz.Despotlar, onlara hayranlık veya korku duyan insanların ruh ve bedenlerinden beslenir. Onları despotizmin gerekliliğine ikna eder. Bu iş için medyayı kullanır.
Dijital medyanın ortaya çıkışı ile bu güdüleme giderek güçleşmiştir. Hukuki ve ekonomik güvenliğin ortadan kalkması algı politikalarını etkisiz hale getirmiştir. Dijital medyanın yükselişi sosyal mühendislik çabalarının önünü tıkamıştır. Çünkü dijital ağları tek bir kişi veya grubun kontrol etmesi mümkün olmadığı gibi ulusal veya uluslararası ilişkilerin dijital ağlara bağımlı olması fişini çekmeyi de imkansız hale getirmiştir. Söz konusu ağların fişini çekmek, doğuracağı çok yıkıcı siyasi ve iktisadi sonuçları kabul etmek demektir.
Despotizm güç ve iktidarını, ona karşı gelmekten duyulacak korku ve istikrarın kaybedilmesi endişesinden alır.Korkunun yıkılışı despotizmin yıkılışıdır.Dijital medya, muhalefete, bu korku ve endişeleri yıkma imkanı getirdi. Despot, tebasını yemleyip, tuzağa çekme imkanını kaybettiği ölçüde gücünü yitirir.Toplum ,özgürleştikçe despotizm tükenir.La Boetie, köle olmamaya azmettiğiniz ölçüde özgür kalacaksınız,der.
Bütün mesele, köle olmayı reddetmek, kula kulluğu kabul etmemektir.
Not.Bu yazıda John Keane'nın Yeni Despotizmler isimli kitabından yararlanılmıştır.