ZİRVESİ SİYASET YAPIDA DAYAK YİNEN PAPAZ

Altı ibadet, Ortası ticaret, Üstü ihanet!..

Tanımlanan yapıda eksik bir tanım var; O da bu yapının ibadetinden, ticaretinden, ihanetinden nemalanan bir katman!

O da bu yapının zirvesi olan “Siyaset”!..

Açıklanan rakamlara bakıldığında bağı olduğu düşünülenlerin oranı %0,005 (yüzbinde beş)

Tespit edilenlerin oranı %0,001 (yüzbinde bir)

Rakamlar/oranlar pek inandırıcı değil!..

Ha! Birileri “bu işin sonu bize dayanır,  zarar verir” olarak düşünüyor ve Cumhurbaşkanı’na rağmen şahsi menfaatleri adına girişimde bulunmuyorsa ihaneti uzakta aramamak gerek!..

Samsun’da kim kimi destekledi, ne verdi, ne istedi, kimin “birileri istiyor” ve “hemşerimizdir” diye aday edildi!

Kim her listelerde her zaman yerini aldı!

Herkes her şeyi biliyor ama yapı bir türlü çözülmüyor!..

Çözülmüyor deyince insanın aklına hikayeler geliyor!..

Yapıdan siyasi olarak nemalanan kişi ve kliklerin yapmaya çalıştıkları şimdilerde tam bir “Papazı Dövdürtmeyecektik!..” hikayesi, savunması veya hamlesi!

***

Hikaye şöyle;

Eski zamanda Anadolu’da üç arkadaş bir yaz günü yürüyerek yolculuk yaparlar.

Biri Türk, biri Kürt, diğeri de Ermeni!..

Ama Ermeni olan aynı zamanda da papaz!..

Hava sıcak, bir süre sonra yolda susamışlar. Bakmışlar etrafta su yok!

Üzüm bağlarının da olgun zamanı!

"iki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın," diye dalmışlar bir üzüm bağına. Bağın sahibi de Türk ama onu görememişler.

"Kaç paraysa veririz!" diyerek başlamışlar yemeye!..

O sırada bağın sahibi çıkagelmiş.

Bakmış üç kişi bağa girmiş üzümünü yiyor.

Fena bozulmuş olsa da üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş.

Birine bakmış, kıyafetinden Ermeni ve Papaz olduğunu anlamış.

Diğerine bakmış, konuşmasından Kürt olduğunu anlamış.

Üçüncüsü de Türk.

Bağcı dönmüş Ermeni'ye; "Bak bu adam Türk, yesin malımı. Benim kanımdandır. Helali hoş olsun. Bu da Kürt'tür ama din kardeşimdir. Sen niye yiyorsun benim üzümümü?" demiş.

Bu laflar üzerlerine fırça yemeyen Türk ve Kürt'ün durum hoşuna gitmiş.

Adam, papazı bir güzel dövmüş.

Kıpırdayacak hal bırakmamış, yere uzatmış.

Bağcı biraz sonra Kürt'e dönmüş. "Müslümansın da niye sahipsiz bağa giriyorsun. Bu adam benim kanımdan yediyse afiyet olsun, çünkü o Türk'tür ve kardeşimdir" diyerek bir güzel onu da dövmüş ve yere uzatmış.

Bu durum Türk'ün hoşuna gitmiş. Biraz sonra Türk'e dönmüş ve "tamam anladık Türk'sün, aynı kandanız, aynı dindeniz ama sahibi olmadan başkasının bağına girilir mi?" diyerek Türk'e de vurmaya başlamış.

Türk, yumrukla yere yuvarlanınca Kürt'e dönmüş ve "biz," demiş "papazı dövdürtmeyecektik".

***

Bağcı papazı döver mi veya birileri papazı dövdürtmeyip bağcıyı ikna(!) eder mi yakın zaman gösterecek?

Yapılar belli, nemalananlar belli, kimin, kimin adamı olduğu belli, önü açılanlar ve tıkananlar belli!

Eee! Sonuç?

Bekleyeceğiz ve göreceğiz kimin ne kadar samimi olduğunu!..