14’üncü yüzyılın önde gelen düşünürlerinden İbn-i Haldun derki, “…devletlerde insanlar gibi doğar, büyür, gelişir ve ölür. Çöküş kendini özellikle ekonomide hissettirir…” Ancak bu ömrü uzatmak hatta kıyamete kadar sürdürmek mümkündür inancında oldum hep, olmalıyız da. Yeter ki 3E konusuna yeterince eğilelim.
***
Diyarbakır’da öğretmen sınıfta ders anlatmaktadır. Derki:
“Çocuklar hayatta (3E) çok önemlidir. Bunları sakın aklınızdan çıkarmayın.”
Çocuklar pür dikkat öğretmenlerini dinlemektedir.
Bir (E)ğitim, eğitim yazboz tahtasına dönerse gelecek nesillerde yaz-boz olur.
İki (E)konomi, özellikle ekonomik bağımsızlık olmadan bu coğrafyada bizi rahat bırakmazlar.
Üç (E)hlak, ihmale gelmez çünkü ehlaksız toplumlar çürümeye mahkumdur…
Bu fıkra, Sayın Nihat Hatipoğlu’nun bir açıklamasını hatırlattı. Malum Nihat Hoca Diyarbakırlıdır, bendenizin de 7 yıl Diyarbakırlı’lığı var.
Hocamız demiş ki, “…biz yıllardır hocalar olarak, ‘Namaz kılın, oruç tutun, zekât verin, hacca gidin, bol bol sadaka verin’ dedik. İyi ettik, yanlış yapmadık ama bu ibadetlerin sağlaması gereken şeyi söylemedik, ihmal ettik. En önemli şey ahlaktır. Çünkü terazide en ağır basacak şey ahlaktır…”
***
Sayın Nihat Hatipoğlu, Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörüdür. Ramazan boyunca İstanbul’da bir televizyon kanalında canlı iftar ve sahur programları yapıyor hem akademisyen hem de Üniversitenin Rektörü…
Yine neredeyse haftanın yedi günü, senenin önemli bir kısmında ekrana çıkan çok sayıda kişi var. Bunlardan akademisyen olanlar ne zaman derse girebiliyorlar, ders öncesi nasıl hazırlık yapıyorlar, dünyayı ve Türkiye’yi nasıl takip ediyorlar da öğrencinin ve milletin karşısına çıkıyorlar, merak edilmektedir. Ve hele bazıları var ki, seçimler tartışılır onlar var, uluslararası siyasette onlar, sporda onlar, moda tartışılıyor yine onlar, genetik konusunda onlar var…
Şimdi muhteremler diyebilir ki “biz de bir şey var ki çağırıyorlar.” Eyvallah, o zamanda program yapımcılarına sormak lazım, “sahi Türkiye’de başka adam mı yok?”
***
Fıkrayla başladık fıkrayla bitirelim.
Sınav başlamak üzeredir, öğretmen sınıfta öğrencilerden birisine sorar.
Evladım senin neden silgin yok?
Öğrenci: “Hocam ben Diyarbakırlıyım, bizde yanlış olmaz,” der.
Diyarbakırlı olanlar silgiye ihtiyaç duymuyor anladık da ya diğer hocalar ve gazeteciler, sahi televizyondan arta kalan zamanlarda asli işlerinizi nasıl yetiştiriyorsunuz?
Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun (3E)’yi ihmal etmeyenlere…