Dün Ahmet Davutoğlu, milletvekili adayı olmayacağını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığını desteklediğini açıkladı.
Akılları sıra Davudoğlu’nu paçavraya çevirmeye kalkan gazeteci/pelikan çetesinin isterikli sevinç çığlıkları atacağını zannettim. O çirkin üslûplarıyla, “O ya ohucuk ya biz adamı böyle göndeririz.” diye teneke çalmalarını bekledim.
Çünkü Mayıs 2016’dan beri bunu yapıyorlar.
Yanıldım.
Davutoğlu için “Erdoğan’ın arkasından iş çeviriyor.” demişlerdi. Arkadan çevrilen iş neydi? Şu an Erdoğan’ın yanında olan Bahçeli’ye koalisyon teklif etmek.
Pelikan Dosyası’nın 8.maddesini hatırlayalım:
8- REİS’e yönelik hırsızlık iftirası kampanyasının asenası olarak arzı endam eden Bahçeli “Bilal’i ver koalisyonu al” diye nara atmaya başlar. REİS çok öfkelenir. Kendisinden açık açık çocuğunu kurban vermesini istemektedirler. Hoca ise Bilal Erdoğan’ı kurban olarak isteyen Bahçeli’nin meclis yeminini sonuna kadar bekler ve sonra da tüm kabinesiyle birlikte alkışı basar.
Davutoğlu, Bahçeli’yi alkışladığında -şimdi Bahçeli’ye övgüler düzen- peli-kancıklar, “Neyi alkışlıyorsunuz acaba?” diye çılgına dönmüşlerdi. Peki şimdi kendileri neyi alkışlıyorlar? Bilâl Erdoğan kurban verildi de haberimiz mi yok?
Bunların dertleri, Erdoğan değil; Erdoğan’dan sonra kimin geleceği. İşte her şey, bunun için. Bu kadar basit.
“O kim?” derseniz, bu soruyu soranlara verdiğim cevâbı size de vereyim:
Kimin hanımı en çok estetik ameliyat oluyorsa işte o!
Ne alâka mı? First ladyliğe hazırlanmak, çok mühim bir ipucudur.
Bu ikbâl arsızı gazeteciler, Ahmet Davutoğlu’nu hâin ilân ettiler; ona destek olanları da “AK Parti içindeki AKP’li fırıldaklar” diye taşladılar. Fırıldaklığın kitabını yazacak sefiller, iki yıldır akla hayâle gelmeyen oyunlar çeviriyorlar. Gazeteleri farklı ama fitne yerleri aynı. Her gün yalıda toplanıp ertesi gün yayacakları mikropları paslaşıyorar. Bâzen aynı cümleleri bile kuruyorlar.
Kendilerini devlet zanneden bu ruh hastaları, her fırsatta “Bana mazlûmu getirin” misâli Davutığlu’na saldırdılar. Sıra referanduma geldiğinde bu sefer Davutoğlu’nun AK Parti’deki potansiyel oyunun derdine düştüler. Her türlü terbiyesizliği yaptıkları bir Başbakan’a “Meydana çıkıp oy iste” baskısı yaptılar. “Tâcizcisine âşık olma” rolünü iyi oynamadı diye saldırının dozunu arttırdılar. Kardeşim, bu adam kötü değil mi? AK Parti’ye ve Erdoğana’a zarar vermedi mi? Arkadan iş çevirmedi mi? O hâlde meydanda ne işi var?
Erdoğan’ı iknâ edip zamansız soktukları referandumdan bekledikleri oy gelmedi. Bunun faturasını da Davutoğlu’na çıkarmaya kalktılar.
Önümüzdeki seçim, çok çekişmeli olacak. AK Parti’nin her oya ihtiyacı var. Durum, çok kritik. Muhâlefet, ikinci turda tek adayda birleşirse kazanabilir. Anketçiler, şimdiden açıkladılar zâten. Erdoğan’ın ilk turda kazanması, mezkûr çetenin en büyük ümidi. Böylece patronlarının istikbâli garanti olacak. Ama yanılıyorlar, çok yanılıyorlar. Kim seçilirse seçilsin öyle bir istikbâl yok.
Dedim ya AK Parti’nin, her oya ihtiyacı var. İşte tam böyle kritik bir durumda Ahmet Davutoğlu, “Ben oynamıyorum. Aday değilim.” dedi.
Haydi peli-kancıklar! Toplanıp dosya hazırlayın! “Erdoğan’ın altını oyuyor, AK Parti’den aday olmasın!” deyin.
“15 Vekil” meselesinde neye uğradığını şaşıran yalı çetesi, Davutoğlu’nun çekilmesiyle bir darbe daha aldı. Bugün Melih Altınok, yazacak bir şey bulamamış, “Kötü rol yapıyor.” demiş.
Toyluk, böyle bir şey işte!
Oğlum Melih, ne rolü? Görmüyor musun adam, “oynamıyorum” diyor.
Hadi bakalım, şimdi, “O zaman ben de oynamıyorum.” diyen AK Parti seçmenini nasıl iknâ edeceksiniz?
Sırf oynamasalar iyi. Ya bir de muhâlefete oy verirlerse ne yapacaksınız?
Kolayı var değil mi? “Kâfir oldular” dersiniz.