Kudretli yılların ardından Osmanlı önce durakladı, sonra gerileme döneminde hızlı toprak kayıpları, ardından şimdiki Anadolu coğrafyasının önemli kısmının fiilen işgali ve yıkılış...
Gerek tarihte gerekse günümüzde ülkelerin baş belası ödeme gücünün ötesinde borçlanmaktır. Hele borç, üretim için değil de savaş giderlerini karşılamak içinse!...
Osmanlı’nın tarihte en çok savaştığı ülkelerin başında Rusya gelir. Kolay değil çoğu kayıpla sonuçlanan 12 savaş. Çok savaş çok masraf demektir. Savaş var ama askere yedirecek yeterli ekmek yok, çünkü yeterince buğday üretimi yok. Tefeci Rothschild çare olarak görülür ve gerekli buğday temin edilir. Borçla alınan buğdaydan, yapılan ekmek…
Her borcun bir vadesi vardır lakin günü geldiğinde Rothschild’a olan borcun ancak yarısı ödenebilir. Borcun borçla ödenmesi sarmalı böylece başlamış olur.
Zayıf düşmeye gör, her yerde başkaldırılar başlar, ağababalar oturur sizi tazminata mahkûm eder, paranız olmayınca tazminatı da borçla ödemek zorunda kalırsınız. Kimden alacaksınız borcu, adres aynı adres…
Osmanlı darmadumandır, bağımsızlığını ilan eden edene, ha bu arada Atatürk henüz doğmamıştır bile, Osmanlı’nın yıkılış faturasını Atatürk’e kesen kriptolara duyurulur.
1881 doğumlu Atatürk henüz 10 yaşındaydı, Sultan 2. Abdülhamit ‘in zamanıydı. Meşhur(!) 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) sonrasında 1891’de Rothschild’dan 60 yıl vadeli, son dilimi 1951 yılında ödenmek kaydıyla yüklü yeni bir borç alınmıştı. Üstelik eski borçlar da devam ederken. Sarmal buna denir işte…
Ve meşhur düyun-u umumiye, yani tefecilerin alacaklarının Osmanlı’nın gümrük, liman vb. gelirlerinden otomatik tahsili başlamıştı. Bu borçlar, yıkılan Osmanlı’nın külleri arasından meşakkatle doğan ve 1923 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti tarafından ödendi.
Atatürk’ü tanımak ve anlamak gerekir. 1923-1938 arasında ancak ve ancak işin ehline verilmesi suretiyle gerçekleştirilebileceklerden birkaç örnek:
· Milli Gelir 15 yılda 2,9 kat artarken, kişi başına düşen milli gelir 1,9 kat arttı.
· 99 yıllık Cumhuriyet tarihinde 13 kez gerçekleşen çift haneli (%10 ve üzeri) büyümenin 7’si Atatürk zamanında oldu.
· 15 yılda Türkiye Cumhuriyeti bütçesi 10 kez fazla verdi.
· 1923’te 763 kuruş olan Sterlin 1938 yılında 616 kuruşa geriledi.
· Yıllık enflasyon değeri 1930’da %-4, 1938’de %-2 oldu (sıfırın altı).
· Hiçbir iç veya dış güce eyvallah edilmedi, boyun bükülmedi…
Bir şeyi anlamakta hep zorlanmışımdır. Dedesi, ninesi, atası, anası mektep yüzü göremeyen, eski Türkçe (Osmanlıca) dahi okuma-yazma bilmeyen, gariban Anadolu’nun kırsalında garibanca doğan, sonra Cumhuriyet’in imkanlarıyla okuyup, manevi-maddi imkanlara, makamlara kavuşan Türk çocukları Atatürk’e neden düşmanlık eder!...
Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun, “işi ehline veriniz” ayetine uyulduğunda, Türk’ün gök kubbesini hiçbir zırhın delemeyeceğine inananlara ve Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını rahmetle ananlara…