Atalar; “anayurt” demiştir, babayurt diyeni duymadık. Her insanın bir “anavatanı” vardır. Peygamberleri de analar doğurur, dünyayı kana bulayanları da. Doğurana ve üretene bütün dinlerde, kültürlerde ve toplumlarda hürmet edilir. O halde üreme kabiliyeti olanlara özen gösterilmelidir.
Bir İnekten Kaç Yavru?
Tarım Kredi Kooperatifleri (TKK) Genel Müdürü Hüseyin Aydın çok tecrübeli bir bankacıdır. Katıldığı TV programında “… sığırdan yılda 15-20 yavru edilebileceği…’ yönündeki açıklamaları dikkat çekti. Aslında demek istediği başkaydı. Üstün genetik özellikli sığırlardan alınan embriyoların taşıyıcı çok sayıda dişi hayvana transferiyle buzağı temininden bahsediliyordu. Lakin söz ağızdan çıkmış ve maksadı aşmıştı.
Asıl sorun şuradaydı, Sayın Genel Müdür bankacılık ve kredi konularında kendini kanıtlamakla birlikte tarım/hayvancılık konusunda yetkin değildi. Burada iş yardımcılara, danışmanlara düşer. Ancak görüldüğü kadarıyla ya danışmanları da bu konuda yetkin değil ya da yetkinler dışlanmış.
Konu Dışı Danışmanlar:
Benzer bir konuyla geçmişte de karşılaşmıştık. TKK’ya danışmanlık yapan zatın, kendisine yöneltilen eleştirilere, “yıllarca tarım piyasalarını yönetmiş birisinden, milyon tonun üzerinde ham madde işleyen Tarım Kredi Yem Şirketinin danışmanlık hizmeti alması kadar doğal ne olabilir” şeklindeki cevabını basından okumuştuk. Tarımla alakalı eğitimi olmayan birisi yönetici koltuğunda yıllarca oturtulabilir(!). Lakin sperma transferiyle çok sayıda buzağı teminini mümkün kılan biyoteknoloji, insan beynine bilgi transferini henüz mümkün kılamadı. Hakeza koltuktan gelen sinerjiyle bilgi naklini de…
Dişilere Kıymayın:
Kurban Bayramı yaklaşıyor. Atamın rahmete ulaşmasına kadar kurbanlığımızı aile olarak kendimiz keser, yüzer, parçalardık. Hayvanı hep kendim seçerim. Ahıra girer, hayvanın sırtını, bacaklarını, gerdanını incelerim. Kurban pazarlarını da dolaşırım. Ziyaretlerimden birinde, gördüğüm bir ineğe acımıştım. Adeta hayvan, “ben süt ırkıyım, ben verimliyim, ben gencim, daha çok yıllar doğururum, bana kıymayın” der gibi bakıyordu.
Buradan Sayın Bakana ve Bakanlık yetkililerine sesleniyorum, lütfen kaliteli dişi hayvan kesiminin önüne geçin. Pazarları ve kesimhaneleri takip ve kontrol ettirerek genç dişi hayvanları gerekirse bedeliyle satın alın ve TİGEM’lere gönderin. Hutbelerde bu konuya yer verdirin. İşte size bir fırsat. Doğurma özelliği olan hayvan kesimi zinhar yasaktır deyin. Bu kararı asgari 3 yıl uygulayın. Ve gözleyin hayvan sayımız ne kadar artıyor, et fiyatlarında neler oluyor…
Analar ve Çiftçiler:
Analar ile çiftçilerin kader birliği vardır. Birisi doğurur, öteki üretir. İkisi de meyve verir. Analar doğurmazsa gelecek son bulur. Çiftçiler üretmezse sofralar boş kalır. Türk çiftçisini yeterince desteklemezsek sofralarımızı yad ellerdeki çiftçilerin ürettiği ürünler süsler.
Üreticinin de sanayicinin de tüccarın da memnun olacağı politikalar üretilmeli. Bu mümkün mü? Elbette… Elin gâvuru(!) dediklerimiz yapıyorsa biz neden başaramayalım? Tarımda bir kural vardır. Bir ürünün piyasa fiyatı maliyetinin veya beklenen değerin altına düşerse üretici o maldan kaçar. Başka yollar arar.
Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun doğuranları kollayıp, gözetenlere…