Türkiye, cumhuriyet tarihinin en önemli ve en enteresan seçimine gidiyor.
Yeni bir sistem, “Partili ve tam yetkili cumhurbaşkanlığı” sistemine gireceğiz. Cumhurbaşkanının sınırsız yetkilerine karşın; sorumluluğu ve denetim mekanizması olmayan bir sistem.
Bakanlar kurulunu atayacak, bütçeyi yapacak, güven oylaması yok, sınırsız KHK çıkarma yetkisine sahip ve parlamento devre dışı bir sistem.
Bu sistemi işletecek gerekli yasalar çıkarılmamış, yönetmelikler hazırlanmamış. Uyum yasaları hazır değil.
Mevcut hükümet sık sık, “Erken seçim AKP ile tarih olmuştur. Her erken seçim vatana ihanettir. Erken seçimi aklınızdan çıkarın” gibi büyük ve iddialı sözler söyleyerek böyle bir seçeneğin olmadığını, olamayacağını ve Türkiye’nin gündeminin böylesine bir istekle meşgul edilmemesi gerektiğini vurgulamaktaydı.
Ne oldu, neler oldu, nasıl oldu da; AKP ve Sn. Erdoğan daha 18 aylık bir süre olmasına rağmen alel acele bir erken seçim kararı aldılar?
Söylenti çok.
En büyük etkenin de, ekonomideki nahoş gelişmeler ile Sn. M. Akşener olduğu en kuvvetli söylenti.
Sn. Erdoğan ve kurmayları, seçim manifestolarında; güzel vaatler de bulunuyorlar. Hepsini burada anlatmaya gerek yok. Hepiniz biliyorsunuz.
En dikkat çeken yanı da, Sn. Erdoğan ile AKP, sanki iktidarda değillermiş gibi söylemler içindeler. Sanırım bu ülkeyi 16 yıldır tek tüfek yönettiklerini unutmuş gibiler.
Şöyle bir soralım:
- İşler yolundaysa, ekonomi uçuyorsa, Batı bizi kıskanıyorsa; neden erken seçim yapıyoruz?
- Eğer işler yolunda değilse, ekonomi berbat, tarım bitmişse, düzeltmesi için; neden aynı kişileri tam yetkili cumhurbaşkanı seçiyoruz/seçeceğiz?
- Ülkeyi kurtaracak olan güç, Sn. Erdoğan ise; ülkeyi bu hale getiren kim?
Evet! Sandığa giderken ya da 16 yıldır bu ülkeyi yönettiğini unutarak; memura, polise, öğretmene 3600 ek gösterge vereceğim diyenler neden şimdiye kadar vermediler?
Daha fazla özgürlük diyenler, neden ülkede özgürlükleri kıstılar, muhalif olan yazar-çizer ve basın mensuplarının ekmekleriyle oynadılar, işlerinden atılmalarına neden oldular?
Madem FETÖ ile daha etkin mücadele edilecek de, neden FETÖ ile görüşen ve fotoğraf çektirenler yeniden AKP listelerinden Mv adayı yapıldılar, neden FETÖ’nün devletin kılcal damarlarına kadar sızmalarına izin verildi?
Sanırım bu kadar soru yeter. Neden bütün yetkiler halkta ve halkın iradesi olan TBMM’de iken bir kişiye verelim? Elbette çok akıl bir akıldan üstündür. Atalar: “Bin biliyorsan da bir bilene danış” diye neden söylemişler? Bu, sadece bir Erdoğan meselesi değil ki, ülke ve gelecek meselesidir. Ya Sn. Erdoğan’dan sonra bir manyak, bir art niyetli de cumhurbaşkanı olursa?!
Esen kalınız.