Ayağını Denk Al
Birisi ortaokul yıllarımdan, diğeri yıllar öncesi siyasi çalışmalardan beri tanıdığım ve sevdiğim iki gönüldeş karşılaşırlar.
Birisi özellikle gençlik ve eğitim konularında milli yazılar yazan, diğeri davası için koşturan, kaygı duyan iki eğitimci olan muhteremler aynı zamanda çok eski arkadaş.
Başkalarının da bulunduğu bir ortamda birisi diğerine der ki, “… sen yazdıklarında ince ince dokunduruyorsun, ayağını denk al, bunun hesabı sorulur…”
Tekraren vurguluyorum, beyler yapmayın!
Hesap sorulacaklar bitti de sıra kendimize mi geldi?
Arkadaşlarımız görevden alındılar, sürüldüler, horlandılar, hakarete uğradılar, bunu yapanlardan kaçına “…ayağını denk al…” dendi veya şimdiye kadar kimden hesap soruldu?
Hakeza, kardeşlerimizi şehit eden, vatanımızı bölmeyen çalışan kaç PKK’lının yüzüne karşı aynı uyarı yapıldı ve dahi hesap soruldu?
Kendi kendimize efelenmek çok mu kolayımıza geliyor?
İnşallah gönüldeşimiz bu yazımızdan dolayı bize de “bunun hesabı sorulur” demez(!)…
Bizim Köyün Halleri
Bursa Yenişehir’de bir akrabamızın cenazesindeyiz. 18 Mayıs’ta Cuma namazına müteakip, cenaze namazı öncesi imam, “burada bulunan cemaatin çoğu Şafii mezhebindendir ama namazı Hanefi mezhebine göre kılacağız” dedi.
Muhtemelen imam, bizim doğululuğumuzdan hareketle, bunlar da Kürt kökenlidir ve Şafi’dir diye düşünmüştür. Oysa cemaattin sadece birkaçı Şafi mezhebindendi. Kafkaslardan 1800’lerde Kars’a, oradan 1930’ların başında Muş’a oradan da 1980’lerden itibaren Bursa, İzmit, İstanbul, İzmir, Ankara gibi yurt köşelerine göçmek zorunda kalan biz Oğuz Türkleri Hanefi mezhebindeniz.
Bizimkileri üzen bu önyargı tekrarlanmasın dilerim. Maalesef Türkiye’nin açmazıdır önyargı. Adam Diyarbakırlı mı, hemen bölücülerle aynı kefeye koymaya yeltenilir. Oysa bilinmez ki, Diyarbakır kadim bir Türk şehridir ve 1970’lerin başına kadar Melikahmet semti hariç Kürtçe bilene pek rastlanmazdı. Kaldı ki, Kürtlerin çoğu vatanperverdir, bu böyle biline…
Kan Uykusu
Osman Pamukoğlu, 24 Haziran 2018 seçimlerinde, Doğu Perinçek’i destekleyeceğiz demiş. En iyisi kendi eseri olan “Kan Uykusu” kitabını bir kez daha okumasıdır. Ben okuduğumda çok etkilenmiştim.
Lakin, Pamukoğlu da derse ki, “ben PKK mücadelesini 1993-1995 yıllarında Hakkâri ve Irak’ın Kuzeyi kırsalında verdim, kucağımda şehitlerimizi o dağlarda taşıdım… Perinçek, Abdullah Öcalan’la 1989 ve 1991 yıllarında başka yerlerde görüştü, kucaklaştı, gül verdi, el aldı…
Ayrıca kimler neyi unutmadı, sövdüklerini övmedi, övdüklerini yermedi, bir kez de ben yapmışım ne olacak? Siz birbirinize, “…ayağını denk al…” derken ayıp olmuyor da benimki mi ayıp?”
Sahi ne deriz, değerli gönüldeşler? Sakın ha gönül mü kaldı demeyin.
Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun, gönül erlerine…