Hadi anlatayım şu Damat Bayraktar olayını. Adam, işte, dünya zenginler listesine girmiş. Herkes konuşuyor, bakın diyorlar, işte Türkiye'nin gururu, başarılı biri gibi. Ama ben biraz düşünüyorum, bu başarı nasıl oluyor diye. Şimdi, adamın işleriyle devletin işleri arasında bir bağ var mı yok mu, ona bakmak lazım. Baykar diye bir firma var ya, işte onun sahibi. Savunma sanayisinde yaptıklarıyla öne çıkmışlar. Ama işin içine devletin desteği girince, işler karışıyor işte. Mesela, askeri ihaleler falan, onlara mı gidiyor, diğer şirketlere mi, bir bakmak lazım. Bence, devlet desteği olmadan da başarılı olmak daha anlamlı olurdu. Ama işte, şimdi bakıyorsun, her yerde Baykar'ın adı geçiyor, adam da zenginler arasına girmiş.
Bak kardeşim tekrar anlatıyorum, Adam dünya zenginler listesine girmiş, herkesin gözü onda. Ama bir gerçeği unutmamak lazım: Eğer Cumhurbaşkanı'nın damadı olmasaydı, bu kadar parlak bir kariyere sahip olabilir miydi? Buna gerçekten inanmak mümkün mü? Benim aklıma gelmiyor bile.
Bir de şu var, ülkede yüzlerce, belki binlerce yetenekli mühendis var. Onların ne olacağına ne zaman bakacağız? Bu mühendisler gerçekten emek verip, kendi alanlarında yeteneklerini sergileyebilecekler mi? Yoksa hep arka planda mı kalacaklar?
Devletin gücünü arkasına alan biri olarak zenginleşmek, gerçekten doğru mu? Benim aklıma pek mantıklı gelmiyor. Eğer gerçekten başarıyı hak etmek istiyorsak, herkesin eşit şartlarda yarışması lazım. Ama işte, şu anda durum pek öyle görünmüyor.
Damat Bayraktar'ın başarısı pek de inandırıcı gelmiyor bana. Eğer gerçekten kendi çabalarıyla bu noktaya gelmiş olsaydı, o zaman helal olsun derdim. Ama işte, bu kadar siyasi güç ve ayrıcalık kullanarak zenginleşmek pek de adil değil gibi geliyor bana. Herkesin aynı fırsatlara sahip olması, işte bu ülkenin daha iyi bir yer olmasını sağlar. Ama işte, şu anki durum pek de öyle gözükmüyor maalesef. Kardeşim, sen de benim gibi düşünüyorsun demek ki. Bak, şu aile üyeleri, eşi dostu, akrabayı falan zengin etme olayına bir bakalım. Adamın biri başa geçince, etrafındaki herkesi zengin ediyor. Akrabayı, eşi dostu, yandaşı falan, hepsini gözüne kestirip, kaynakları onlara aktarıyorlar. Gerçekten de ülkenin kaynaklarını böyle adaletsizce dağıtmak büyük bir haksızlık değil mi?
Bak, ülkede yüzlerce, binlerce yetenekli insan var. Onların emeklerini, gayretlerini bir düşün. Ama işte, birileri siyasi iktidarla bağlantılı diye, her şeyi kapıveriyorlar. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Herkesin eşit fırsatlara sahip olması lazım. Ama işte, şu anda durum pek de öyle değil.
Bir de şu var, bu durum toplumda büyük bir huzursuzluğa sebep oluyor. İnsanlar, devletin kaynaklarının nasıl dağıtıldığını, kimlere ayrıcalık tanındığını gördükçe, haklı olarak kızgınlar. Ülkenin kaynaklarının adaletli bir şekilde kullanılması lazım. Ama işte, şu anki durum pek de öyle gözükmüyor.
Aile üyelerini, eşi dostu, akrabayı zengin etme olayı gerçekten de büyük bir haksızlık. Herkesin eşit fırsatlara sahip olması, ülkenin daha iyi bir yer olması için şart. Ama işte, şu anda durum pek de öyle değil. Umarım bir gün her şey daha adil bir hale gelir ve herkesin hakkı verilir.