Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk insanını merdiven altı fetvalardan, kökü dışarda tarikat ve cemaatlerden korumak, Tanrı’nın dini İslam’ı Kur’an’daki gibi anlatmak üzere kurulmuş müstesna bir kurumdur.
Türk insanı, dini insanını sever ve saygı duyar. Ne yazık ki son yıllarda DİB, kuruluş amaç ve felsefesinden çok uzaklaştı, siyasallaştı, bir partinin arka bahçesi konumuna geldi.
Bu durum önce DİB temsilcilerini yıpratmakta. Çünkü yapılan kamuoyu araştırmaları, din insanlarına güveni oldukça azaltmış, saygıyı ise neredeyse sıfırlamıştır. Milyonlarca Müslüman, camiden soğumuş, Cuma vaazlarının siyasallığından bıktığı için cumaları da terk etmiş durumdadır.
Bunun vebali de, günahı da DİB’e ve onun temsilcilerine aittir.
DİB, “Duyarlı Müslüman alkol satılan yerden alışveriş yapmaz “ demiş.
Tamam bunu anladık, altına da imzamızı attık.
Neden “Duyarlı Müslüman akrabaları belediyelere doldurmaz” dememiş?
Neden, “Duyarlı Müslüman çalınan soru ile işe girmez, başkasının hakkını çalmaz.” Dememiş?
Neden, “Duyarlı Müslüman, devletin malını, kamunun parasını çalmaz, israf etmez, hor kullanmaz” dememiş?
Neden, “ Duyarlı Müslüman, kul hakkı, yetim hakkı yemez” dememiş?
Neden, “Duyarlı Müslüman, kendisine emanet edilen çocukların ırzına geçmez” dememiş?
Neden, “Duyarlı Müslüman, dört-beş yerden maaş almaz” dememiş?
Neden, “Duyarlı Müslüman, halkından lüks, yaşamaz, gösterişten uzak durur, sade yaşar .” Dememiş?
Neden, “Duyarlı Müslüman, kendi ordusuna, kendi bilim adamına kumpas kurmaz” dememiş?
Neden, “Duyarlı Müslüman, kredi ile kurban almaz, ısmarlama Hac olmaz” dememiş?
Neden, “Duyarlı Müslüman, işçisinin alın terine saygı duyar, emeğin değerini bi tamam verir” dememiş?
Neden, “Duyarlı Müslüman, hakkın ve halkın yanında olur, güçlüyü değil, haklıyı savunur” dememiş?
Neden, “Duyarlı Müslüman, vatanı kurtaran, cumhuriyeti kuran Atatürk’e lanet okumaz, beddua etmez” dememiş.
Neden, “Duyarlı Müslüman, temiz olur, merhametli olur, çevreye ve hayvanlara acır, ormanları katletmez, yakmaz” dememiş?
Neden, “ Duyarlı Müslüman, Afganistan’dan kaçan bir Müslümanın neden bir başka İslam ülkesine değil de, bir kâfir(!) ülkesine gider, sorgulayalım, düşünelim” dememiş?
Siz hiçbir imamı, vaizi, müftüyü ezilenin, işçinin, amelenin, yoksulun yanında yöresinde gördünüz mü? Hangi din insanını bir işçi direnişinde ya da bir hak arama mitinginde gördünüz?
Evet listeyi uzatmanın anlamı yok.
Atatürk’ün emaneti güzide kuruluş, amacından fersah fersah uzaklaştığı için saygınlığını da güvenir olma konumunu da ne yazık ki kaybetmiştir. Acilen DİB, kuruluş amaç ve felsefesine dönmelidir.
Dine en büyük darbeyi bu insanlar yapmaktadır; ama bilerek ama bilmeyerek!