Yıllardan beri müjdeye hasret kalan milletimiz, 21 Ağustos Cuma günü verileceği bildirilen müjdeye kilitlenmiş durumda idi. İnsanımızın kimi gerçekten inanarak sabırsızlanmış, kimi de ihtiyatlı bir bekleyiş içine girmişti. Açıkçası ben de ihtiyatlı davrananlar arasında idim.
Verilecek müjde ile birlikte bir “Eksen kayması”ndan söz edilmesi ise beklentilerle birlikte tereddütleri de doruk noktasına çıkarmıştı. Verilen ipuçları zengin petrol ya da doğalgaz kaynağı bulunması üzerinde yoğunlaşmış olsa da uluslararası ilişkilerde bir dönüm noktasına gelindiğine dair söylentiler konuyu hem karmaşık hale getiriyor hem de ilgiyi arttırıyordu. Sonunda beklenen an geldi, Cumhurbaşkanı Erdoğan Karadeniz’de “320 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğu” müjdesini verdi. Bu miktar elbette azımsanmamalı idi ama kulaklar daha önce de bilmem kaç trilyon metreküp doğalgaz rezervi bulunduğu haberlerini duyduğu için beklenen ve umulan heyecan hissedilmedi. Çünkü AKP iktidarları döneminde 18 yıl içinde defalarca benzer haber çıkmasına rağmen bir türlü arkası gelmemişti. O haberlerin genellikle seçimler öncesine rastlamış olması ise ayrı bir konu idi ve bu haber de bizzat Cumhurbaşkanı tarafından açıklanmasına rağmen yine “Erken seçim” söylentilerinin gölgesinde kaldı.
Ellerinde arşiv zenginliği olan gazeteciler AKP iktidarları döneminde tan 30 defa “Doğalgaz bulundu, Petrol bulundu” açıklamalarını tespit etmişler. Benim de tespitlerim vardı tabii… Gelip geçen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları ve başka yetkililerden mesela, “Niğde’de tuz ararken petrol bulundu”, “Trakya’dan müjdeli haber! Yeni Doğalgaz rezervi”, “Güneydoğu’da bir petrol keşfimiz var; yakın bir süre içinde açıklayacağız”, “Erdoğan’dan son dakika: Doğalgaz, petrol ve bor müjdesi!” gibi haberleri herhalde unutmadık. İşte, iktidarın en yakınında duran Yeni Şafak Gazetesi’nden muhtelif tarihlerde yayınlanan dört ayrı haber ve dördü de resimli: “Adana’da doğalgaz bulundu!”, “Sakarya’da sondaj çalışmaları sonucu üç ilçede doğalgaz bulundu!”, “Büyük Müjde: Trakya’da 600 milyon metreküp doğalgaz rezervi keşfedildi!” Ve sıkı durun: “Trakya’da 20 TRİLYON metreküplük doğalgaz rezervi bulunmasının ardından bölgeden bir müjdeli haber daha geldi!...”
Yine her iktidarın “yalakası” olmakla isimlendirilen TGRT ve Türkiye Gazetesi de benzer haberleri vermiş, 20 Trilyon metreküp olduğu iddia edilen rezervi şu manşetle duyurmuştu:
“Türkiye’yi enerji ithalatından kurtaracak en büyük keşif yapıldı. Kanadalı bir şirket tarafından Trakya’da yapılan sondaj çalışmaları olumlu sonuç verdi. Bölgede yüksek basınçlı zengin doğalgaz rezervi tespit edildi!..”
Gelin de şimdi halimize, derdimize yanmayalım… Bir yıl önce “20 TRİLYON metreküplük rezerv” bulunuyor ve kimse heyecanlanmıyor ama bu yıl “320 milyar metreküp bulundu” diye kamuoyu hareketlendirilmeye çalışılıyor. Haberler böyle havada uçuşup “Yalancı Çoban” hikâyesine dönmüşse, kamuoyunun çıkacak her benzer habere ihtiyatla yaklaşması normal karşılanmalıdır.
Yeri gelmişken, memleketimle ilgili bir “Petrol Bulundu” haberini de aktarmadan geçemeyeceğim. Mahalle camimizin imamı iken emekli olup AKP İlçe Başkanlığı’na getirilen hemşerim 11 Kasım 2006 tarihinde Burdur’un Bucak İlçesi’nde düzenlediği basın toplantısında, “Çalışmalar bitince Yuva Köyü çevresinde 6.500 metre derinlikte TÜRKİYE’NİN İKİNCİ BÜYÜK PETROL KUYUSU BUCAK’TA OLACAK” demişti. Böylesine büyük ve önemli bir açıklamayı neden İlçe Başkanı yapmıştı bilmiyorum ama şahsen ben 24 – 25 yıldan beri ilçemizde “Türkiye’nin en büyük ikinci petrol kuyusu açılacağının” hayali ile yaşıyorum! Bu açıklamayı Bucak’ta belki herkes unutmuş olabilir ama biz gazeteciler unutmayız. İnternette araştıranlar da bulabilirler.
Kısacası devletimizin ve milletimizin kaderini etkileyecek olan bu tür haberlerin kesinlik kazanmadan, önü arkası araştırılmadan uluorta verilmesi ve hele de yetkililer tarafından dillendirilmesi doğru değildir. Kulağı “20 Trilyon metreküplük doğalgaz rezervi” haberini duyup fos çıktığını görenlerin, 320 milyar metreküp rezerv haberini duyduktan sonra heyecanlanmamaları ya da ihtiyatla karşılamaları normaldir. Nitekim ben de bu haber/müjde açıklandıktan sonra şöyle bir paylaşım yapmıştım:
“İyi bir şeyler yazmak için bekledim. Çünkü 18 yıldır o kadar gaz ve petrol bulduk haberi çıkmıştı da yok olduğu anlaşılmıştı. Uzmanlarla da görüşüp yazacağım.”
Bunu paylaşınca, sosyal medya arkadaşlarım arasında bulunmayan ve herhalde bir şekilde trol oldukları anlaşılan iki kişiden şu yorumlar geldi: “Ne kadar kudursan da çatlasan da boşuna”, “Görüştüğünüz uzmanlar haberi doğruladığında iyi bir şeyler yazmanızı dört gözle bekliyoruz. Tabii yazarsanız. Hiç sanmıyorum ya, bekleyip göreceğiz bakalım.”
İşte her şey ortada… Ben geçmişte olup bitenleri bildiğim ve böylesine haberler artık inandırıcılığını kaybettiği için ihtiyatlı davranmışım ama peşin hükümlü ve dediğim dedikçiler nazarında bu “kudurmuşluk” olarak yaftalanabiliyor ve gerçekleri “yazmayacağımız” iddia ediliyor. Allah’a şükür, yazdıklarımda gerçek dışı hiçbir satır, hiçbir cümle, hiçbir kelime yok. Arşivler de zaten herkese açık.
Peki, görüştüğüm uzman ne dedi?
“Karadeniz’in derinliklerinde hidrokarbon rezervleri olduğu yıllardır biliniyor. Daha önceki yıllarda da teşebbüsler oldu. Offshore (kıyı ötesi) üretim kolay bir iş değil. Üretime geçilmesi 5 – 6 yılı bulabilir. Geçen yılki tüketimimiz 52 milyar metreküp olduğuna göre 320 milyar metreküp doğalgaz ülkemizin ancak 5 – 6 yıllık ihtiyacını karşılayabilir. Pozitif bakmaya çalışıyorum ancak bu haberin toplumun bunalmış kesimlerinin gazını almak ve bazı heyecanlı kesimlere gaz vermek amaçlı olma ihtimalini de göz ardı etmesek iyi olur!”
Uzman kişi, ilave olarak sorduğum sorulara da şu karşılıkları verdi:
“Bahsedilen miktar öyle eksen kayması getirecek kadar yok.” “Fiyatlara etkisi reel ekonomilerde üretim başlayınca görülür (yani 5 – 6 yıl sonra). Ancak istikrarsız yürüyen ekonomilerde ne olacağı belli olmaz.” “Rusya, İran ve Azerbaycan’la yapılan doğalgaz anlaşmalarında onlara verdiğimiz asgari alım taahhütleri var. Yıllık üretim miktarımız ancak bunlara bağlı olarak belirlenebilir.”
İşte çatlayıp patlamadım ve verilen cevabı olduğu gibi yazdım. Hiçbir siyasi tavrım, art niyetim yok. Geçmişte olup bitenleri, yazılıp söylenenleri aktardım. Geleceğe umutla bakmaktan başka çaremiz yok ama uçarak kaçarak değil. Ayaklarımız yere basmalı, söyleyeceğimiz sözün nereye varıp nelere mal olacağını ölçüp tartmalıyız.
Türkiye’nin bin bir türlü derdi var ama milletimiz gerildikçe gerildi. Siyasilerimizin dilleri de tavırları da değişmek zorunda. Değilse, 320 milyar metreküp değil 320 trilyon metreküp doğalgaz bulunsa da beklenen heyecanı yaratması zor. Çünkü görüyorum ki 1974’te Kıbrıs’a yaptığımız çıkarma sırasında oluşan milli heyecan ve 1992’te Ermenilerin Karabağ işgali sırasında oluşan milli tepki artık yok. Ordumuzun Suriye ve Irak’ta belli yerlere girmesi, Libya meselesi, Mavi Vatan konusu o heyecanları geri getirmedi. Siyasi irade asıl bu konular üzerinde durmalı ve “Biz nerede hata yaptık da millet bu hale gelip heyecanını yitirdi” diye düşünüp kafa yormalıdır.