Türk Edebiyat’ının değerli yazarı Emine Işınsu, Ülkücü Hareket’in sembolleşen şehitlerinden Dursun Önkuzu’nun memleketi Zile’ye gidip ailesi ve çevresi ile tanışarak ve 1970’li yılların o   sancılı döneminde yaşananları romanlaştırıp Sancı adıyla yayınlamıştı; yıl 1974. Önkuzu’nun şehadetinden 52, Sancı Romanı’nın yazılışından 48 yıl geçti ama Dursun Önkuzu tıpkı o ilk Ülkü şehitleri Ruhi Kılıçkıran, Yusuf İmamoğlu ve Süleyman Özmen gibi hiç unutulmadı.

            Önkuzu, o yıllarda Millî Eğitim Bakanlığı’na yani doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne bağlı bir okul olan Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisi idi ve devlet kendi okulunda kendi öğrencisini koruyamamıştı. Nitekim daha sonra açılacak dava sonunda Milli Eğitim ve İçişleri Bakanlıkları Önkuzu ailesine tazminat ödemek zorunda kalacaklardı.

            Dursun Önkuzu’ya yapılan işkence insanlık dışı idi ve olayın devletin kontrolünde olan bir okulda yaşanması akıl alacak gibi değildi. Dolayısıyla bu olay yalnızca Önkuzu ailesini değil Ülkücü camia ile birlikte Türk Milleti’nin büyük çoğunluğunu etkiledi, üzdü. Dursun Önkuzu, şehadetinin yıldönümlerinde başta   Gazi Üniversitesi’ne bağlı bir fakülte olan kendi okulunda, memleketi Zile’de, yurt içi ve dışında bulunan ülkücü kuruluşlarda yapılan törenlerle anılıyor. Gazi Üniversitesi Rektörlüğü de Teknoloji Fakültesi B Blok’a “Teknoloji Fakültesi Dursun Önkuzu Binası” adını vererek olayın geçtiği odayı O’nun adına tanzim etti.

            Dursun Önkuzu’nun okul ve dönem arkadaşları, Mesleki Teknik Eğitim Fakültesi’nin öğretim üyeleri, öğrencileri Önkuzu’nun çocukluktan, hatta doğumundan başlayarak hayatının, mücadelesinin yeni baştan yazılmasını, romanlaştırılmasını istiyorlardı. Bu iş ya da bu görev aynı okulun emekli öğretim üyelerinden olan ve daha önce Süyin Bike isimli, tarihi romanı yazan Prof. Dr. Hikmet Doğan’a verildi.

            Hikmet Hoca işe, Dursun Önkuzu’nun hayatta kalan yakınlarını, kız kardeşlerini ziyaret ederek işe başladı. Ailesi olarak kendisine bilgi ve dokümanlar verildi. Ankara’da ve Ankara dışında bulunan okul arkadaşları ile görüştü, onlardan da bilgiler aldı. Yazar, Zile’de Önkuzu’nun doğup büyüdüğü yerleri de görüp arkadaşları, komşuları, başka akrabaları ile de görüşmek için Zile’ye gitti, araştırmalar yaptı, Zile’nin mahallelerini, sokaklarını dolaştı, Zile Kalesi’nin hemen eteğinde bulunan ve halen ayakta kalan doğup büyüdüğü evi gördü.

            Biz, Önkuzu’nun kız kardeşlerinin büyüğü olan Samiye Hanım’la 1975 yılında evlenmiştik. Rahmetli Avukat Hamdi Gülal, olayla ilgili Millî Eğitim Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı aleyhine dava açtığı için kendisiyle görüşmeleri ben yapıyordum. Nihayet dava sonuçlanmış ve kazanılmıştı. Bu durum kamuoyunca pek bilinmiyordu. Roman’a girmesini uygun bulduk ve Danıştay 12. Dairesi tarafından 1976/956 Karar numarası ile “Türk Milleti Adına” verilen o karar da kitapta yerini almış oldu. Önkuzu’nun katilleri ve onlara verilen cezalar da eserde yer alıyor.

            Kitabın yazarı Hikmet Doğan, akademik kariyeri olan bir profesör. Branşı teknik olmasına rağmen tarihe ve edebiyata meraklı, ayrıca da oldukça mütevazı, alçakgönüllü bir dost, bir arkadaş. Romanın araştırma ve yazma süresince gece gündüz devamlı haberleştik, eksik ya da yanlış bir bilgi verilmesin diye gayret gösterdik. Eserde, bir roman kurgusunda olabilecek her ayrıntı var. Ortaya 528 sayfalık koca bir kitap çıktı. Eminim ki okumasını bilen ve sevenler ellerine aldıktan sonra kitabı bırakamayacaklardır.

            Tamamen kurguya ya da hayallere değil de gerçeklere dayalı bir romanın yazılması kolay değildir. Hikmet Hoca bunu en iyi ve en doğru şekilde başardığı için ayrıca takdir edilmelidir. Kendisi, kitabın Ön Söz’ünde karşılaştığı güçlükleri şöyle anlatıyor:

            “Kitabı hazırlarken Aytülü Zeynep’le olan ilişkileri haricinde yazdığım her şey Dursun’un 22 yıllık gerçek hayatından alınmış parçalardır. Bunları yazarken de onlarca kişiyle ya yüz yüze ya da telefonla görüştüm. Bazıları, “Hikmet Hocam, ağır bir yükün altında çok hayırlı bir iş yapıyorsun! Kalemine sağlık” derken bazılarından da azar işittim! Gecenin bir yarılarında beni telefonla arayarak; “Kardeşim senin başka işin yok mu? Bırakın adamı (ya da arkadaşımı), rahat bırakın, unutun gitsin” diye payladılar. Ama ben, işte tam bu noktada; “Siz unutabilirsiniz ama biz Türk Milliyetçileri unutmayacağız ve unutturmayacağız da ve bu ülkü Turan’a kadar devam edecek. Zaten bir zamanlar dünyaya hükmeden Türk Milleti unuta unuta bu hallere düştü” deyince telefonu yüzüme kapattılar ve daha neler neler…”

            Romanda Dursun Önkuzu’nun yetiştiği ortam, aile düzeni, kardeşlerine ilgisi, arkadaşlıkları, okul ve öğrencilik günleri, tarihe merakı, Zile’nin sosyal ve kültürel yapısına bağlı olarak ayrılıklara, anlaşmazlıklara karşı yapıcı katkıları, Genç Ülkücüler Teşkilatı çatısı altında yaptığı çalışmalarla milletimizin varlığına, birliğine kasteden yabancı ideolojilerin maşaları tarafından uğradığı zulüm ve şehadeti bütün ayrıntıları ve bir roman akıcılığı ile anlatılıyor.

            Kitabın Son Söz’ünde yazarın Zilelilerden bir de dileği var: “Sevgili Zileliler, güzel dostlarım; böyle bir evlat her anaya her babaya nasip olmadığı gibi her ilçeye de nasip olmaz. İlçenizi O’nun sayesinde on binler ve belki de yüz binler tanıdı ve tanıyacak.  Yani demek istiyorum ki; beş tane, sadece beş tane Kenan Zileli (Roman kahramanlarından biri) bir araya gelip bir “Dursun Önkuzu Gençlik Merkezi” kıramaz mısınız? Çok mu zor?”

            Bu dileğe bizler de katılıyoruz. Bir önceki Belediye Başkanı Önkuzu’nun defnedildiği Zile Mezarlığı’nın hemen yanı başındaki parka Dursun Önkuzu Parkı adını vermişti. Kendisi ile görüşüp ailesi olarak oraya bir çeşme yaptırabileceğimizi söyleyince de “Belediye olarak çeşmeyi biz yaparız” demişlerdi ama anlaşılan kısmet olmadı. Dileriz, uygun bir yere öyle bir çeşme de yapılır.

            Kuzu adı verilen bu güzel romanı basıp okuyucuların hizmetine sunarak büyük bir kadirşinaslık örneği gösteren Türk Edebiyatı Vakfı’na teşekkür ederiz. Kitap Türk Edebiyatı Vakfı’ndan, internet ortamından ve bizzat yazarı Hikmet Doğan’dan ücreti karşılığı temin edilebilir. Hikmet Bey’den imzalı kitap alma ayrıcalığına sahip olmak isteyenler için kendisinin iznini alarak telefon numarasını veriyorum:

Hikmet DOĞAN: 05325743667

Dursun-Önkuzu--1)