Eminim hepiniz sorguluyorsunuzdur.

Eski yaşantınız ile şimdi ki yaşantınızı.

Doğa kanununun gereğidir her şey döngü halinde olması ve sürekli hareket etmesi.

Ve her şey değişim geçirmek zorundadır.

Ama bu değişim canlı ve cansız arasında farklı gerçekleşir.

Canlı ve canlının bir parçası olan insan arasında da farklıdır.

Tabiattaki bütün her şey bu kanun çerçevesinde süreci tamamlar.

Maddesel eşyalar bir süre sonra yok olmak, işlevsel özelliğini kaybetmek zorundadır.

Bu evren kanununun bir parçasıdır.

Canlılarda da öyledir,

Bitkilerde de öyle.

Ama süreç içerisinde canlı cansız her şey sürekli ya kendini yeniler ya değişime uğrar ama mutlaka bir hareketlilik vardır olumlu veya olumsuz yönde varlıkta.

Ama olayı insan noktasından aldığımız zaman bütün canlılardan ayrılan bir özelliği olduğunu “düşünme” yetimizin olduğunu bize evrenin kanunu şak diye karşımıza çıkarır.

Klasik bir söylemdir insan doğar büyür yaşar ve ölür diye.

İşte bu süreç içerisinde,

Döngü halinde hayatını idame ettiren insan aldığı yol nispetinde hayatta anlamı vardır.

Bu yolu anlamlandıran unsur ise;

İnsanın hal, hareket, davranış ve faaliyetleriyle orantılıdır.

Buraya kadar klasik doğa döngüsünü açıklamamın nedeni konumuza ışık tutması içindi.

Şimdi esas konumuza gelelim Eski Türkiye ile Yeni Türkiye’ye.

Evet, insanlar gibi her ne kadar soyut kavramda olsa Ülke de, gelişmeye ilerlemeye ve kalkınmaya mecburdur.

Aksisi o ülkenin yıkılmasıyla yok olmasıyla sonuçlanır.

Tarih bunun birçok örnekleriyle doludur.

1923 yılında ilan edilen Cumhuriyetten bu yana;

öyle yada böyle,

az yada çok,

ülkemiz aşama aşama belirli bir ivme almış ve yol katetmiştir.

1930’lu, 40’lı, 50’li...... yıllardan 2000’li yıllara kadar ülke olarak çok gelişmiş sayılmasak da bir yol kat etmişiz.

Ülkenin önemli üretim tesislerini, barajlarını, silah fabrikalarını vs vs yapmışız kurmuşuz, üretime sokmuşuz.

2001 yılında Kurulan, 2002 yılında iktidara gelen AKP’den bugüne kadar elimizde bir tane üretim tesisi kalmamış hepsini satmışız,

Yetmemiş Türkiye’yi Cumhuriyet tarihinin borç batağına saplandırmışız,

Yetmemiş ak akçe kara gün içindir sözüne istinaden devletin kötü günler için biriktirmiş olduğu yedek akçeyi de yemiş bitirmişiz yetmemiş,

Milyonlarca yoksulun varken,

Bunun üzerine milyonlarca Suriyeliyi almışsın.

Senin vatandaşının hakkını yabancılara yedirmişsin yetmemiş,

Bütün gelişmiş devletler pandemi sürecinde;

İşçisine,

Esnafına,

Sanayicisine geri almaksızın devlet kredisi ve yardımlarda bulunurken,

Sen vatandaşına IBAN göndermişsin 10 lira çık diye yetmemiş,

Sen kalkmışsın vatandaşa, yardım ediyorum adı altında bankayla uzaktan yakından ilgisi olmayan insanları da banka kredisine borç batağına sürüklemişsin yetmemiş,

Bunun adına da devlet vatandaşının yanında diye caka satmışsın yetmemiş,

Çevremizde bir tane dost diyebileceğimiz ülke bırakmamışsın yetmemiş,

Adalar göz göre elden çıkmış sayenizde yetmemiş

Her sıkıştığında oy kaybı yaşadığında milli ve dini unsurları koltuğunu korumak için kullanmaktan hiç tereddüt etmemişsin yetmemiş,

Hukuku bitirmişsin yetmemiş,

Milli eğitimin içini boşaltmışsın Atatürk kavramını yok etmişsin bitmemiş,

Tarımı bitirmişsin yetmemiş,

Hayvancılığı bitirmişsin yetmemiş,

Esnafı bitirmişsin yetmemiş,

Halk arasında kutuplaştırmaları had safhaya getirmişsin vatandaşın arasında yetmemiş

Sonra kalmışsın üstüne üstün bir de Yeniden Büyük ve Güçlü Türkiye yarattık diye naralar atıyorsun halk yerse diye.

Geçti işte borun pazarı sür eşeği Niğde’ye derler adama

Evet, biz eski Türkiye’yi istiyoruz,

Mustafa Kemal değerlerinin ve fikirlerinin önemsendiği Türkiye’yi,

Tarımda Dünyanın en Önemli tarım ülkesi olduğumuz Türkiye’yi,

Zor koşullarda bile üretebilen, üretim tesisleri kuran Türkiye’yi,

Atatürk’ün Yurtta Sulh Cihanda Sulh siyasetinin yapıldığı Türkiye’yi,

Kardeşin kardeşi ötekileştirmediği bir Türkiye’yi,

Hukukun üstün olduğu, Adaletin her şeyin üstünde olduğu, Hakimlerin,

Savcıların hiç kimsenin önünde eğilip bükülmediği, cüppe iliklemeye çalışmadığı, devletin hakimi, devletin savcısı olduğu bir Türkiye’yi,

Milli eğitim sisteminin yozlaştırılmaya çalışılmadığı bir Türkiye’yi,

Basına baskı yapılmadığı, Düşünce özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğini idrak eden bir Türkiye’yi istiyoruz

Dini inançların siyaset malzemesi yapılmadığı bir Türkiye’yi istiyoruz

Biz değerlerimizi ve öz kaynaklarımızı satarak tüketen değil,

Bilakis bu değerlerimize sahip çıkarak bunları modern donatılarla destekleyip üreten Türkiye istiyoruz.

Evet, biz Eski Türkiye’yi istiyoruz.