Partilerin din, Liderlerin yarı tanrı, sözlerinin mutlak hakikat olarak görüldüğü toplumlarda doğruları yazmak zordur. Çünkü doğrular zaten bellidir, onlar da parti ve liderlerin söyledikleridir. Hele böylesi durumlarda, herkes doğru -yanlış ayırımı yapmadan mevcut politikalara destek olmayı bekler.
Doğruya desteğin de, yanlışa karşı çıkmanın da -tayin edilmiş- bir zamanı yoktur. Normal zamanlar da karşı çıktığınız bir politikaya, hassas dönemlerde destek olmak o politika sahiplerini yanlışta ısrar etmeye itmekten başka işe yaramaz. Aydın sorumluluğu, her hal ve şart altında bozgunculuk yapmadan, doğruyu söylemektir. Çünkü ülke menfaatleri şu veya bu faninin hırslarına, şu veya bu partinin geleceğine feda edilemez. Aslolan milletin saadet ve bekasıdır. Bir politika beka sorunu yaratıyorsa, sırf bir siyasetçinin bekası için o politika savunulamaz.
***
Şehit sayımız her geçen gün artıyor, dilerim bu tip acılarla bir daha karşılaşmayız. Ama bunun yolu her an her dakika politikalarımızı gözden geçirmek, gözden kaçan, doğru olmayan yanları varsa bunları düzeltmektir. Yanlışta ısrar daha büyük yanlışlara ve maliyetlere neden olur.Bugüne kadar bu yönde yapılan uyarılara kulak verilmedi. Netice de o uyarıların çoğunun iktidarın politikalarından daha gerçekçi olduğu ortaya çıktı. İslam'da siyasetin üç önemli kriteri vardır, adalet, danışma ve liyakat. Danışmayı bırakan bir toplumun başı beladan kurtulmaz. Toplum dahli olduğu kararların sonuçlarına daha rahat katlanır. O kararlarda payı olmayan bir toplum sonuçlarının bedelini de yüklenmek istemez. Ortak karar almak aynı düşüncede olan insanların birbirlerini teyit etmeleri değildir. Farklı düşüncede olan insanlarla bir danışma mekanizmasının kurulmasıdır.Danışma ancak bu şekilde bir anlam ifade eder. İslam'ın istediği danışma biçimi de budur. Uzun zamandır tek kişi konuşuyor, hep beraber dinliyoruz. Farklı bir ses, farklı bir söz neredeyse vatana ihanet olarak görülüyor. Oysa Türkiye'nin meseleleri -tek akılla- çözülemez, ve kimse Türkiye'den büyük değildir. Bu ülkenin ödediği her bedeli hep beraber ödüyorsak, hep beraber de konuşacağız. Çünkü susan toplumların yanlışları durdurma imkanı yoktur.
***
Her şehit haberinden sonra bazıları birlik beraberlik çağrıları yapıyor. Bununla milliyetçilik, vatanseverlik yaptıklarını sanıyorlar. Birlikten kasıtları, yumruk gibi olalım, el ele gönül gönüle olalım, partisiz, cemaatsiz, birleşelim,dayanışma içinde olalım değil, susalım. Susarsanız birlikten, susmazsanız ayrılıktan yanasınız. Bu kafa ne birliğin ne olduğunun, ne de susmanın maliyetinin ne kadar büyük ve ağır olduğunun farkındadır. Elbette birlik olalım ama birlik yanlışı görüp susmak değil,düşmana karşı ortak tepki gösterip, iç siyasette de çeşitliliğimizi korumaktır. Çünkü hakikate giden yol fikri çeşitlilikten çıkar.
Ayrıca niçin hep böyle zamanlarda birlik aklınıza geliyor? Her zaman birlik olmak gerekmez mi? Keşke bu talepleri seçim dönemlerinde de yapabilselerdi, bugün bir anlamı olurdu. Önüne geleni hain, PKK'lı, FETÖ'cü ilan edenlerin beyanları arşivlerde duruyor.İnsanlarda dayanışacak, kucaklaşacak gönül mü bıraktınız? Birliği sağlayacak olan liderlerin söz ve davranışlarıdır. Daha şehitlerin cenazesi kalkmadan sayın CB, bay Kemal'den, Gezi olaylarından bahsetmeye başladı bile. Rusya askerimizi şehit ediyor, Cumhurbaşkanı bay Kemal ile uğraşıyor.Bu durumda halka yapılan birlik çağrılarının bir anlamı olur mu? Evet ortak düşmana karşı birlik olacağız, askerimize, vatanımıza yönelen her tehdit ve tehlikeye karşı birlik olacağız, ama birliği yanlış politikaların arkasına takılmak olarak değil, ordumuz ve devletimizin yanında ve arkasında olmak olarak anlayacağız.
***
Bugün 1 Mart, Esat'a verdiğimiz süre doldu. Meydanlarda ölüme hazırız nutukları attık. Ortalığı velveleye verdik.Nutuk atarak savaş kazanılacağını sandık. Ne oldu? Elin oğlu bizden atik davrandı ve mesajını 36 gencimizi şahit ederek verdi. Artık biraz susun, konuştuğunuzun yüzde biri kadar zamanı düşünmeye, politikalarınızı gözden geçirmeye ayırın. Belki çoktan başınızdan gitmiş olan akıl avdet eder de gerçeğe döner, ülke menfaatlerinin bu kafa ile korunamayacağını anlarsınız...