ATATÜRK, "zamanı gelmeyen hiç bir fikri konuşmadım, zamanı gelen hiçbir fikri de ertelemedim" der. Bir fikrin doğruluğu kadar zamanlaması da önemlidir. Yanlış zamanlama en doğru ve etkili teşebbüsleri bile sonuçsuz bırakır. Bu, günü gelmeden bir bebeği ana rahminden almaktır. Böyle bir çocuk yaşayamaz. Zamanlaması doğru olmayan fikirler de ölü doğarlar.
İYİ Parti genel seçimlerin hemen ertesinde hür ve müstakil olarak seçime gireceğini açıkladı. Bunun haklı nedenleri de vardı. Özellikle CB adayının belirlenmesinde İYİ Parti’nin yok sayılması ve CHP'nin İYİ Parti’nin duyarlılıklarını dikkate almaması bu kararın alınmasında etkili olduğu söylenebilir.
CHP/İYİ Parti ilişkisi ile AKP/MHP ilişkisi karşılaştırıldığında Erdoğan'ın, CHP'nin aksine bir çok konuda Bahçeli'nin görüşlerine önem verdiğini, kendi taleplerini geri çektiğini görmek mümkündür. Mesela daha bir kaç gün önce CB seçiminde yüzde 51'i eleştiren Erdoğan'a karşılık, Bahçeli yüzde 51'i savununca bu mesele kapanmıştı. Bu tür ittifakların devamı, herkesin kendisi olarak kalacağı zemini oluşturmaya ve iş birliği yapılan parti veya partileri savunamayacağı politikalara zorlamamaya bağlıdır. Herkes ötekine ağır gelen bazı politikalarından geri çekilirse o iş birliği uyum içinde devam eder. İYİ Parti gibi bir partinin, CHP'nin HDP'ye gösterdiği yakınlığa daha fazla katlanması mümkün değildi, öyle de oldu.
Ancak bu işin bir cephesi, diğer cephesi ise zamanlamadır. Genel seçimlerle yerel seçimler arasındaki on aylık süreçte bu radikal dönüşümü tabana anlatmak, onun motivasyonunu sağlamak çok zordur. Hele taban -tek adam yönetimini- değiştirmeyi parti mensubiyetinden öne almışsa daha da zordur.
İşte İYİ Parti’de yaşanan sıkıntı ve sancıların sebebi budur; doğru bir işi yanlış zamanda yapmak. Halbuki genel seçimlerde bunun denemesi yapılmış, masadan kalkmanın maliyetinin çok ağır olduğu görülmüştü. Bu hamle yerel seçimlerden sonraya bırakılsa 2028'e kadar hem parti tabanı buna hazır hâle getirilir hem de bu sarsıntılar yaşanmazdı.
Genel seçimlerden sonra İYİ Parti büyük fire verdi. Aday tespitlerinin yerinde olmadığı görüldü. Toplum, siyasetçilerin ani kararlarına uyum sağlayacak kadar çevik değildir. Değişim emir-komuta işi değil, zaman işidir. Yerel seçimlere bu kadar az zaman varken böyle bir girişim için yeterli zaman yoktu. En azından adaylar doğru seçilse bu kadar çözülme söz konusu olmazdı. Bırakıp gidenlere bakıldığında, - yolda bulunanları- yola çıkmışlara tercih etmenin ne kadar yanlış olduğunu göstermiştir. Siyasette kadro sadakati kadar, lider sadakati de önemlidir. Yine de (şahsi çekince ve duygularımı bir tarafa bırakarak) ayırt etmeden bütün milliyetçi partilerin başarılı olmasını diliyorum. Geldiğimiz nokta, -nefsimizi- tatmin için milliyetçi partilerle hesaplaşma günü değildir. Ama bu yöntemle de başarılı olunamayacağını, ülkücülerin bir defa daha siyasetin yetimi olarak kalacağını söylemek de -kalemimizin- namusu gereğidir.