Bir seçim maratonunu daha geride bıraktık. Akıllarda en çok yapılan suçlamalar, ithamlar, ağır ifadeler kaldı.
Centilmen, saygılı, ağırbaşlı bir seçim olmasını çok arzu ettik, bu istikamette yazılar da yazdık, ne yazık ki olmadı.
Siyasette üslup önemlidir, öyle ki bir seçimi sırf üslup güzelliği ile bile kazanmak mümkündür. Bunun en yakın ve en bariz misali İmamoğlu'nun İstanbul'da 1994'te başlayan RP-AKP iktidarını yıkmasıdır. Sataşmadan, çirkinleştirmeden bir seçim kampanyası yürüttü ve anasının ak sütü gibi helal bir zafer elde etti.
Mansur Yavaş'ın verdiği mücadele de ondan aşağı değildi. Cumhur kanadı İstanbul'u biraz çantada keklik gördüğü için daha çok Ankara'ya yüklendi. Başaramayacağını anlayınca işi sokak dedikodusuna döktü, bu üslup Yavaş'ın arkasındaki safları sıklaştırdı ve bütün olumsuzluklarına rağmen seçimin galibi oldu. Ankara'da sn Cumhurbaşkanı neredeyse kendini ortaya koydu ve kaybetti.
Ancak kayıp bu kadarla sınırlı değil, asıl kayıp İstanbul'un kaybıdır. AKP bugünkü iktidarına İstanbul belediyesi üzerinden geldi.İstanbul'u yöneten Türkiye'yi de yönetir algısı en önemli referansı oldu. Herkes bilir ki İstanbul Türkiye'nin başındaki taç demektir.
O tacı kaybeden tahtını da kaybeder.
Oy oranlarına bakıldığı zaman MHP ile İYİ partinin oylarında gerileme görülüyor. MHP yüzde 6 da İYİ parti yüzde 7.4'te kaldı. MHP aldığı belediyelerle bu kaybı bir nebze telafi etti. Daha doğru bir ifade ile kapattı. Ancak kazanılan tüm belediyeler toplandığı zaman Adana ve Mersin'in toplamı kadar etmiyor. Bu durumda gerçekten kazandı mı kaybetti mi ben içinden çıkamadığım için bunun takdirini okuyucularıma bırakıyorum. İYİ parti hiç il belediyesi alamadı, Balıkesir, Uşak ve Denizli'de sınırları zorladı ama finişte ipi göğüsleyemedi. Bu İYİ parti için bir kayıptı. Zira, belediyeler partilerin vitrinleridir. Vatandaş ülkeyi yönetmeye talip olanları önce belediyelerde tartar, beğenirse aldığı gibi iktidara götürür. CHP'nin iyi partiye bıraktığı 12 ilin hiçbirini alamaması yerine sadece 18 ilçede belediye başkanlığı alması siz okuyucuların değerlendirmesine bırakıyorum.Bu yönüyle İYİ parti başarısız diyeceğim ama AKP'nin seçimlerde çevirdiği filimler aklıma gelince bir soru işareti koymadan geçemiyorum. İsmail Ok'un yakınmaları da Balıkesir'de alınan sonuçların sıhhatini tartışılır hale getiriyor. Bir de şunu unutmamak lazım sn Akşener çok tehdit edildi, onun maruz kaldığı tehditlere maruz kalan çok kişi sokağa bile çıkamazdı. Bu cesaret gösterisi alınan sonuçları bir kayıp olmaktan çıkarıyor.
HDP'nin oyu azaldı ama sağa sola ödünç verildiğini düşünüyorum. Bir- iki ili kaybetti, Siirt ve Iğdır köşeden döndü. Şırnak gelecek seçimler için önemli bir laboratuar olacaktır. Şırnak'taki durum bu bölgelerde aday tespitlerinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ayrılıkçı siyasetin oyları azaldıkça talep çıtası da aşağı düşecektir. Bunun için bir mastır planı hazırlanmalı ve ciddiyetle çalışılmalıdır. Burada Sezai Temel için bir parantez açmak istiyorum, seçime bir hafta kala yaptığı açıklama ile Millet ittifakına en az 2-3 puan oy kaybettirdiğini düşünüyorum. AKP'nin iddialarını haklılaştırmak için yapılmış maksatlı bir açıklama idi ve hedefine de vardı. HDP'nin Güneydoğu'daki afişlerinde Kürtçe "Biz sahipleriz onlar misafir" gibi tabirler vardı. Bunun ne maksatla söylendiğini söylememe gerek yok herhalde. Bizi ve devletimizi misafir olarak gören bir türlü rasyonelleşmeyen bir hareket. Bu kafa Kürt kardeşlerimize acıdan, üzüntüden başka bir şey getirmez.
Yazının başlığı kim kaybettiydi, bunca laftan sonra cevabını vereyim "İstanbul ve Ankara'yı kim kaybettiyse o kaybetti, kim kazandıysa o kazandı."
Bu kadar açık ve net.
Bu vesile ile Miraç Kandilinizi kutluyorum....