Dünya, bu salgın krizi bir şekilde aşacak. Önemli olan kriz sonrası nasıl olacak? Bunun hesabında.
Acaba biz ne yapıyoruz? İnsanlarımızı aç bırakmamak için ne gibi önlemlerin ve planlamanın içindeyiz? Ben tarımın her evresini görmüş ve tarımla iç içe büyümüş bir köy çocuğu gözü ile bakıyorum Tarıma:
Türkiye, son 10 yıldır üretimi unutmuş gibi. Tarım ülkesi olan ve yetiştirdiği tarım ürünleriyle, kendi kendine yeten dünyanın 7 ülkesinden biri iken. Bu gün hemen hemen tüm tarım ürünlerinin ithalatını yapar konuma gelmiştir.
Eğer gerekli önlemler alınmazsa, ileride bir açlıkla karşılaşmak olasıdır.
Türkiye ağırlıklı olarak, Rusya ve Ukrayna’dan buğday ithal etmekte!. Duyumlarıma göre bu iki ülke buğday, göndermeyeceklerini söylemektelermiş.
Kanada’dan nohut, mercimek başta olmak üzere pek çok ülkeden bakliyat ithalatı yapmaktayız.
Taş gibi Taşköprü sarımsağımız var iken Çin sarımsağı ülkemizi istila etmiş durumda.
Erzurum-Kars yöremizin otlaklarında büyükbaş hayvan yetiştiren Türkiye, ne acı ki 12 yıllık devlet olan Sırbistan başta olmak üzere pek çok ülkeden et ithal eder konuma gelmiştir.
Bulgaristan’dan saman, kimi ülkelerden hububat Kapçığı ithali de cabası. Türkiye her tür tarım ürününü ne yazık ki ithal eder noktadadır.
Bu asla bir başarı değil, utanılası bir durumdur. “Paramız var ki alıyoruz” mantığı asla sağlıklı değildir. Tarım Bakanı Sn. B. Pakdemirli’nin “Artık et ve hayvan ithali olmayacak” açıklamasına karşın son günlerde getirilen 10 bin büyük başın izahı nedir?
Dünya kendi kaynaklarını, kendi ulusunun hizmetine sunma derdinde iken bizde durum nedir?
Bugün kayıtlı çiftçi sayısı: 2.100.000 civarındadır. Çiftçi toprağından kopmuş, ürettiğinin karşılığını alamamaktan dertlidir. Genç nüfus, tarımdan kaçmış şehirlere taşınmıştır. AKP, kendi çıkardığı yasa ile “Türkiye bütçesinin % 1’ni tarıma destek için verir” hükmüne rağmen bu parayı bile çiftçilerden esirgemektedir.
Tarımın desteklenmesi öncelikli konuma gelmiştir. Tarım-Kentleri oluşturulmalı, Tarım Kooperatifleri kurulmalı, Çiftçiler acilen Ziraat Mühendisleri ve Veterinerlerce desteklenmeli. Tarımın girdileri mutlaka ama mutlaka düşürülmeli.
Çiftçiye ürün alım desteği ve garantisi verilmeli. Çiftçi ürettiğinin karşılığını almalı, yaşam standardı mutlaka yükseltilmeli.
Köy okulları yeniden açılmalı. Köyler canlandırılmalı. Yerli ve milli tohum üretilmeli. 5042 ve 5553 sayılı Tarımı ve tohumu ilgilendiren yasalar gözden geçirilip çiftçinin lehine maddelerle değiştirilmelidir.
Özellikle ve özellikle genç nüfus tarıma döndürülmelidir.
Tanrı korusun, saraylar, köprüler, otoyollar bir yere kadar. Ama açlık ve gıda kıtlığı… Düşünmek bile istemiyorum.