Ortadoğu, Afrika, Doğu Avrupa ve Asya’nın bir bölümü savaşsız yıl yaşamıyor. Bazı ülkeler doğrudan savaşırken, bazıları vekilleri savaştırıyor. Güncel birkaç örnek… Yemen’de Husiler’i İran, yerel yönetimi Suudiler, Lübnan’da Hizbullah’ı İran, Suriye’de YPG’yi (PKK) ABD destekliyor. Dış destek olmaksızın hiçbir terör örgütü uzun süreli yaşayamaz. Suriye’den girip Irak’tan çıkan DEAŞ/İŞİD’e ne oldu, neredeler? Şimdi Husiler Kızıldeniz’de dünya ticaretini etkileyecek eylemler yapıyor. En büyük askeri güç ABD ise her nasılsa başa(!) çıkamıyor.
Katı veya sıvı yük fark etmeksizin dünya ticaretinin çok önemli bir kısmı denizlerdedir. Zira 100.000 tonluk bir gemi yükü için karayolunda 4.000 TIR gerekir. Üstelik maliyetler iki, bazen beş katına ulaşır. Güzergâh kısalığı ve ciddi ekonomik faydalar sağladığından okyanusları ve denizleri birbirine bağlayan yapay kanallar ve doğal boğazlar öne çıkar. Bunlardan, Kızıldeniz’i, Akdeniz’e bağlayan Süveyş Kanalı (193 km, Mısır) en önemlilerdendir. Çok sayıda kanaldan diğer önemli ikisi, Panama Kanalı (82 km, Panama) ve Kiel Kanalı’dır (98 km, Almanya)…
Çok sayıda geminin geçebildiği, küresel dış ticaretin %15’e yakının gerçekleştiği kanallarda olabilecek her kaza veya terör saldırısı ciddi maliyetler doğurur. Ve vekâlet saldırıları, savaşları gündeme gelir. Bazen vekâlet verenin vekilini dövmesi, bazen de vekilin sahibine saldırması gerekebilir. Ne de olsa oyun büyük.
Çin, Hindistan, Güney Kore gibi küresel ticarette önemli paya sahip ülkelerden ve Afrika’dan, AB’ne, Türkiye’ye, Rusya’ya ve diğer ülkelere karşılıklı yük taşıyan gemiler, Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rota olan Süveyş Kanalından geçmek zorundadır.
Aksi halde, gemilerin Afrika Kıtasının ucundaki Ümit Burnundan dolaşması gerekir. Bu da; yükün 12-18 gün gecikmesi, maliyetlerin asgari % 15 artması, sefer sayılarının azalması, konteyner yetersizliklerinin doğması gibi bir dizi ek yük demektir.
Her kriz çoklar için zarar, azlar için fırsatlar doğurur. İşte o azlar vekillerine görev verir. Ve savaşlar başlar. Husiler İsrail’in Gazze katliamı gerekçesiyle Kızıldeniz’de gemilere saldırdı. ABD ve İngiltere de Husileri bombaladı. Ve devasa şirketler Kızıldeniz'de seferlerini durdu. Rusya düşmanımın düşmanı dostumdur düsturuyla, ABD ve İngiltere'nin Yemen'e saldırısını, barış ve güvenliğe tehdittir diyerek kınadı. Hizbullah da aynı saldırıyı kınadı. Kınamalar siyasetin bir parçası fazla aldırmamalı lakin ABD Yemen'e saldırılarımız devam edecek dedi. Bu arada, ABD'nin yük gemisi Aden Körfezi’nde Husilerce füzeyle vuruldu.
Kriz devam ediyor, daha uzun süre edecek gibi. Bu krizde; gerçekten parası, gemisi, yükü çok olanlar, yani ABD, Çin, Hindistan, İngiltere, Almanya gibi eko-lokomotifler “telafisiz kayba” uğruyorsa, kriz ancak onlar isterse biter.
Peki, isterler mi? Bitmediğine, Kızıldeniz dinginleşmediğine, Gazze yanmaya devam ettiğine ve ticaret bir şekilde sürdüğüne göre…
Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun krizleri körüklemeyenlere…