28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı İkinci tur seçimleri öncesinde Balgat’ta bulunan MHP Genel Merkezi’ne boydan boya asılan tabloyu görünce derin düşüncelere daldım.
Tabloda Cumhurbaşkanı Erdoğan’la MHP Lideri Bahçeli vardı ve Bahçeli gölgede kalmış gibi resmedilmişti.
Bir ya da iki ay kadar önce de Türk Eğitim Sen binasına benzer bir tablo asılmıştı. O resmi paylaşan arkadaşım, “Bu resim gösteriyor ki MHP’nin AKP ile birleşmesinin zaman gelmiş de geçiyor bile” gibi bir ifade kullanmıştı. Özellikle MHP Genel Merkezi’ne asılan tablo sanki o günlerin geldiğine bir işaret gibi idi ve her nedense aklıma Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Savaşı günlerinde yazdığı Bülbül şiiri geldi. O şiir şöyle başlıyordu:
“Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin;
Kıyametler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?”
Bu şiir, yıllar önce Macaristan seyahatimiz sırasında Estergon Kalesi civarında duygulanıp ah çekerek geçmişi yad ederken çevreden gelen bülbül sesleri üzerine de aklıma düşmüş, şu mısraları hatırlamıştım:“…Ne zillettir ki: nakûs/çan inlesin beyninde Osman'ın;
Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!
Ne hicrandır ki: en şevketli bir mâzi serâp olsun;
O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!
Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden Yıldırım Hân'ın;
Şenâatlerle çiğnensin muazzam Kabri Orhan'ın!
Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,
Sürünsün şimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaş!
Yıkılmış hanümanlar yerde işkenceyle kıvransın;
Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!
Dolaşsın, sonra, İslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!”
Orada Başbuğ Türkeş’le Cumhuriyetimizin kurucusu ebedi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi olması gerekmez mi idi? MHP’nin şanlı mazisini şiirde geçtiği gibi ancak serap misali canlandırmak durumunda kalmak ne kadar acı!
MHP şu anda CHP’den sonra Türkiye’nin en köklü siyasi partisi. Ancak sanki geleneklerinden, ülküsünden, davasından koparılmışçasına duvarlarında bir başka siyasi parti liderinin büyük boy resmi asılı ve kendi lideri onun gölgesinde duruyor. Onun için Mehmet Akif gibi biz de çareyi bülbüle sitem etmekte buluyoruz.
MHP Genel Merkezi’ne en son kaç yıl önce gittiğimi hatırlamıyorum. Politika değişikliği pek çok ülküdaşım gibi beni de koparmıştı. Ancak buna rağmen hiçbir siyasi partiye bağlanmadım ve genel oy durumunda ölçü olduğu için en azından İl Genel Meclisi seçimlerinde MHP’ye oy vermeye devam ettim. Çünkü o siyasi partinin adı bile bizi heyecanlandırıyordu. Gelin görün ki yakın geçmişte iktidar cephesinden gelen bunca hakarete rağmen kayıtsız şartsız verilen destek perdeyi yıkıp viran eylemiş durumda.
Şimdi İlkbahar aylarındayız. Bulunduğum yerde yine bülbül sesleri yankılanıyor ve ben İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif gibi o güzel kuşa sitem ederek teselli buluyor ya da kendimi avutuyorum:
“Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin;
Kıyametler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?”