Kriz
Son elli yılda en ciddi küresel krizler 1970’lerde ve 2010’lara doğru yaşanmıştı. Sonuncusunu yaşamaktayız. Maalesef bütün krizler öncelikle yoksul ülkelere acılar yaşatır. Açlık ve hele çocuk açlığını düşünmek bile ürpertici.
Yakın geçmişe göz atalım. Savaş, enerji krizi, gıda krizi, pandemi ve iklim değişikliği ön sırada… Bunlardan bütün ülkeler mi zarar görüyor? Evet. Peki herkes aynı oranda mı zarar görüyor? Asla…
Her kriz, nedenine bakılmaksızın sonunda gelir finansa dayanır. Finans endeksli krizler ise; fiyatlarda artışa, göçlerde tırmanışa, oportünizmde ivmeye ve vicdansız ticaret savaşlarında kaosa yol verir.
Gıda krizinin bir diğer nedeninin de büyük miktarda tahılın, örneğin ABD’nde, biyoyakıtlar için ayrılmasıdır. Çünkü biyoyakıtlarda karlılık daha yüksektir. ABD çiftçisi de öyle sarı çizmeli Mehmet Ağa değildir, güçlü siyasi-sosyal-ekonomik lobileri var. Hükümet istese de eskiye kolaylıkla dönemez.
Rusya-Ukrayna Savaşı:
Şubat 2022’nin sonlarına doğru işgalle başlayan savaş, salgın hastalık ve küresel ekonomideki çalkantıların tuzu biberi oldu. Savaşla birlikte gıda krizi patladı. Ukrayna dünyanın en verimli tarım arazilerine sahip. 2.500.000 dekar büyüklüğünde, hemen bütün tahılları ve yağlı tohum bitkilerini üreten tekil tarım işletmeleri var.
Savaş öncesi ekilen tarlalar biçilemezse, ürünler limanlara taşınamazsa, limanlardaki kargolar gemilere yüklenemezse, gemiler menzile varamazsa kriz büyüyecek demektir. Geçen yıldan devreden ürünler depodayken bu sene hasat edilecekler ne olacak? Ötesi, yeni ekim dönemi geliyor. Tohum, ekim, gübre, insan kaynağı hepsi ayrı bir sorun.
Temel gıda maddelerinin anası buğday özelinden gidersek, Rusya + Ukrayna ikilisi dünyada toplam üretimin yaklaşık %15’ini, ihracatın ise yaklaşık %30’unu karşılıyor. Bu kadar önemli yani.
Tahıl Koridoru Anlaşması:
21 Temmuz 2022 günü Dolmabahçe’de “Tahıl Koridoru Anlaşması” imzalandı. Aslında ikili imzalar atıldı. Birisi BM-Ukrayna-Türkiye, diğeri BM-Rusya-Türkiye arasında. Olabilecek kısa-devre engellemelerine rağmen bu anlaşma inşallah akamete uğramaz.
Üç ülke, imzalarına, anlaşmaya sahip çıkacaktır. Çünkü, Ukrayna’nın acil ateşkese ve depolardaki malı paraya dönüştürmeye, Rusya’nın acil olarak ambargolardan kurtulmaya, dünyanın da bir ölçüde küresel gıda açmazından çıkmaya ihtiyacı var. Türkiye ise hem hakem hem de bu anlaşmanın kazananı olarak zaten sahiplenecektir.
Bu kapsamda kurulacak koordinasyon masasında, Tarım ve Ulaştırma Bakanlığından yetkin uzmanlar vardır diye düşünüyorum. Eğer yoksa mutlaka olmalıdır. Dikkat edin, bu Bakanlıklardan birileri değil, hububatı, lojistiği ve dış ticareti bilen yetkin uzmanlar diyorum.
Ukrayna’nın Limanları:
Ukrayna gerek denizde gerekse nehirlerde limanlar ülkesidir. Ancak bu süreçte üç liman öne çıktı, Odessa, Chernomorsk ve Yuzhny. Ne var ki törenin üzerinden 24 saat geçmeden Odessa limanına atılan füzelerden birisi doğrudan hububat silosunu hedef aldı. Sorular, sorular…
Peki kim yaptı bunu?
Odessa açıklarındaki mayınların temizlenmesini kim istemiyor olabilir?
Küresel ihtiyaca her noktada yetecek tahıl ticareti mümkün mü?
Güvenli lojistikte sürdürülebilirlik var mı?
Ne Olacak Ne Yapılmalıdır
Bundan sonra küresel ticarette yeni şartlar gelişecek, aslında çoktan başladı bile ama gıda kriziyle daha da belirginleşti. Bizim özelimizde Suriye iç savaşı daha bir tetikleyici oldu. Ve kendine yeterlilik daha bir anlam kazandı. Görüldü ki hiçbir ülke serbest ticaret var, param varsa alırım diyemiyor. Bu alternatif gündemden düştü. Yani gıda güvenliği için ticarete güvenmenin devri bitti. Çare, üretim, üretim, inadına üretim.
Acaba dünyanın en büyük buğday üreticisi Çin neden sürekli gıda maddeleri stokluyor? Oysa yığınla dış ticaret fazlası var. İhtiyacı olduğu zaman her yerden alacağını alabilir. Ama öyle yapmıyor, stok yapıyor, üretimini artırıyor ve doğrusunu yapıyor.
Yani bundan sonra;
İkili anlaşmalar artacak…
Kendine yeterlilik için daha çok ekim yapılacak…
Krizlere ve olağanüstü hallere hazırlık için daha fazla stoğa gidilecek…
Stokları koruyabilmek için daha fazla altyapıya ihtiyaç duyulacak...
Beklenmedik anlarda her an yeni krizler çıkarılabilecek. Çünkü her krizin mutlak bir kazananı vardır ve olacaktır.
Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun, Türkiye’nin jeopolitik ve tarihsel yerini önemseyenlere ve illa da kendine yeterlilik diyenlere…